Elm Sokağı serisi incelemelerine devam ediyoruz. Bir önceki yazıya buraya tıklayarak ya da aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
5. Elm Sokağı Kabusu 5: Hayal Çocuk (1989)
Serinin beşinci filminin IMDb puanının bu kadar düşük olması akıl alır gibi değil. Senaryosu bir harika. İlk beş film içerisinde bence en güzel senaryo bu filmde karşımıza çıktı. En kısa şekilde olayları şöyle özetleyebiliriz.
Bir önceki filmde tanıştığımız Alice, Freddy’yi aynaları kullanarak kabus boyutunda alt etmeyi başarmıştı. Freddy’nin içerisinde ruhlar serbest kalmış ve Freddy muhtemelen Cehennem’e gitmişti. Olaylar buradan ve Alice üzerinden devam ediyor.
Alice bilindiği üzere özel birisi ve rüyaları kontrol edebiliyor. Freddy, net bir zaman verilmese de muhtemelen bir yıl kadar kabuslara sızamıyor. Herkes rahat ediyor.
Ancak filmin başlarında Freddy yavaş yavaş Alice’in kâbuslarında ona tekrar görünmeye başlıyor. Alice, Freddy’nin geri dönebileceğine ve kabuslarına sızabileceğine ihtimal vermediğinden ötürü en başta rüya kontrol gücünü devre dışı bırakan bu kabuslara bir anlam veremiyor.
Ama Alice’in arkadaşları ölmeye başlayınca artık her şey netleşiyor: Freddy kabuslara sızmak için bir yol bulmuş, ama ne? Nasıl yapıyor bunu?
Üstelik çakal Freddy artık nasıl yapıyorsa Alice uyanıkken onu kabus boyutuna alıyor ve bir şekilde onun rüyalarını kullanarak diğerlerine ulaşıyor. Rüyalar konusunda bir uzman olan Alice bile Freddy’nin bunu nasıl yaptığını anlayamıyor.
Alice epeyce bir beyin fırtınası sonrasında Freddy’nin bunu nasıl yaptığını çözüyor. Meğerse Alice, ölen yakın arkadaşı Dan’dan hamileymiş ve anne karnındaki bebekler de rüya görürmüş. Freddy işte onun karnındaki bebeği kullanarak kabuslara sızıyor ve Alice’in rüya kontrol gücü devre dışı bırakabiliyormuş.
Ama olay bununla da bitmiyor. Freddy, Cehennem’den çıkmak için de annesinin ruhuna ulaşmış, ona ulaşmış ve yıllar önce yaşanan tımarhanedeki doğum anını kabuslarda tekrar ederek yeniden doğmuş ve böylece Cehennem’den çıkabilmiş.
Freddy sen bir dahisin…
6. Elm Sokağında Kabus 6- Freddy’nin Ölümü: Son Kâbus (1991)
Elm Sokağı serisinin bu 6. filmiyle birlikte artık 90’lı yıllardayız ve Freddy efsanesi neredeyse 10. yılına ulaşmak üzere. Altıncı filme Freddy’nin Ölümü- Son Kâbus adı verilmiş. Daha önce akıl almaz yöntemler kullanarak Cehennem’den kabus boyutuna, oradan da yaşayanların dünyasına geçişler yapabilen Freddy eğer ölecekse bu öyle kolay olmayacak elbette. Yoksa bu başlık ilgi çekmek için mi atılmış… Göreceğiz.
Altıncı film senaryo olarak inanılmaz dolu bir yapım. Freddy’nin orijin hikâyesini onun çocukluğuna kadar götürüyor ve onun neden çocukları kaçırmaya başladığını, nasıl bir çocukluk ve hatta nasıl bir gençlik geçirdiğini aktarıyor bizlere. Ayrıca ilk kez bu filmde Freddy’nin güçlerinin kökenlerine dair önemli bilgilere ulaşıyoruz ve bir de Freddy’nin gerçekten çok stratejik düşünen korkunç bir oyun kurucu olduğunu görüyoruz. Bir hamle yapıyor, ama bu hamlenin iki üç adım sonrasını hesap ederek pusuya yatıyor.
Filmde yaşananları yapabildiğim kadar basit bir şekilde ve detaylara girmeden aktarayım.
Önceki filmden 10 yıl sonrasına atlıyoruz. Freddy Elm Sokağı’nın kâbusu olmaya devam etmektedir. Springwood’da artık çocuk ve genç nüfusu kalmaz. Evet, Freddy bu bölgenin üzerinde tam bir hâkimiyet kurmuştur.
Ancak Springwood’da doğmuş ve hayatta kalmış bir genç olduğu söylentisi vardır ve Freddy gerçekten de kim olduğu bile tam olarak hatırlamayan bu gencin rüyalarına girmekte ve onu rahatsız etmektedir. Acaba Springwood’da doğduktan sonra hayatta kaldığı söylenen genç bu mu? Freddy o yüzden mi kabuslarına girse de onu öldürmemektedir? Sorular, sorular…
Freddy o kadar sinsi ve planlı hareket ediyor ki onun gerçek amacı ancak filmin sonlarına doğru anlaşılabiliyor. Özetin özeti şu:
Freddy denen ruh hastasının başından beri peşinde olduğu kişi aslında psikolog Maggie’ymiş. Maggie, Freddy’nin öz kızı. Freddy, eşinden de habersiz bir şekilde bodrum katında minik çocukları kaçırdığı, sakladığı ve öldürdüğü bir yer yapmış. Kadın bunu fark edince Freddy onu acımadan öldürmüş. Minik kızını konuşmayacağını düşünerek hayatta bırakmış. Ancak minik kız babası Freddy’den birilerine bahsetmiş. Yani Freddy’yi yakalatan kişi aslında minik öz kızıymış.
Bu arada Freddy’nin güçlerinin kaynağının kadim rüya şeytanları olduğu ortaya çıktı. Rivayete göre şurada çizimleri görülen bu üç şeytan, rüyalarda dolaşır ve yaşayan en kötü ruhu ararmış. Freddy, evde komşuları tarafından yakılmak üzereyken yani ölmek üzereyken bunlar Freddy’e gelmiş. Onun ruhunun ne kadar pis ve kötü olduğunu bildikleri için ona çizgiyi aşma gücü yani yaşayanların tarafına geçiş yapabilme ve ölümsüzlük vermişler.
Şeytanların bu işteki kârı ne diye düşünebiliriz: Saflarına karanlığa ve dehşete hizmetkarlık edecek bir ölümsüz şeytan daha çekiyorlar. Onların kârı bu. Yedinci filmde bu söylediklerimi destekleyen argümanlara ulaşacağız
Şimdi gelelim, filmin adına… Freddy’nin ölümü. Freddy gerçekten ölüyor mu? Sizi şaşırtacak bir cevap olabilir, ama evet, gerçekten ölüyor. Ancak rüya boyutunda değil. Freddy, rüya ya da kabus boyutunda asla ölmez. Bunu unutmayın.
Freddy’nin kızı Maggie, rüyalar konusunda uzman bir doktor arkadaşı ile yaptığı plan sonucunda, Freddy’yi kendi boyutlarına çekmeyi başardı. Zaten öncesinde Freddy için epeyce hazırlık yaptılar. Freddy, kabus boyutundan çıktığında neredeyse sıradan bir insana dönüştü. Maggie, kanındaki o vahşi yönün de verdiği güç sayesinde Freddy’i vahşi bir şekilde öldürmeyi başardı.
Ve filmin sonunda Maggie, Freddy’nin öldüğünü duyurdu. Bu doğru; ancak sadece yaşayanları boyutu için geçerli…
ELm Sokağı incelemeleri bölüm 2’ye 25. Kare‘nin yedek kanalı olan CinemaTube üzerinden ulaşabilirsiniz.
