Jason Statham hiç şüphesiz ki günümüz aksiyon yıldızları arasında en parlak isimlerden birisi. The Transporter- Taşıyıcı serisindeki karizması aradan geçen yıllara rağmen eksilmeden devam ediyor.
The Beekeeper- Arıcı: Ölüm Kovanı benim merakla beklediğim bir filmdi. Daha önce henüz film gösterime girmeden siteye kısa bir yazı eklemiştim.
Filmin aksiyon yönü Jason Statham’in karizmasını göz ardı ederseniz orta sınıf bir Hollywood filminden öte değil. Ancak spoiler vermeden şu eksi yönlerinden de bahsedeyim. Arıcı Jason Statham için yazılmış en basit rollerden birisi olabilir. Oyunculuğu ve karizması sayesinde bir şeyleri toparlasa da oynadığı “arıcı” gerçekten çok fark atabilen ve öne çıkabilen bir karakter değil.
Bir binanın içerisinde abartısız belki 30 tane silahlı ve çok hazırlıklı FBI ajanı ve artı tonlarca özel güvenlik çoğu zaman silah bile kullanmayan bir adamı “indiremiyor.” Bu nedir şimdi? Aksiyon filmlerinin hepsi birbirine benzemeye ve kalitesizleşmeye başladı. İzlerken aklı ve mantığı bir tarafa koyabilirseniz gerçekten sorun yok. Ancak aksiyon demek böylesine mantıksız seçimler yapan, Robocop gibi önüne geleni indiren “ölümsüz” bir adamın önüne geleni öldürmesi anlamına mı geliyor? Ben almayayım.
Konu aslında bir dolandırıcılık hikayesi; ancak karakterler o kadar boş ve o kadar sığ ki… Kötü adamlar özellikle inanılmaz sıradan. Ne kadar güçlü ve karizmatik kötü “adam” o kadar eğlenceli film… The Beekeeper bu basit algoritmadan bile habersizdi. Maymun gibi bir özel güvenliği emekli ajanın karşısına çıkarıp 1 dakika kavga ettirerek karizmatik kötü adam sorununu çözemiyorsunuz…
Her neyse… Mantığı bir tarafa bırakıp hiçbir sorgulama yapmazsanız The Beekeeper’ın gideri var. O da Jason Statham’in karizmasının hatırına… Dolu dolu ve doyurucu bir film beklentiniz varsa yanlış adrestesiniz.
