1920’lerin Oklahoma’sında geçen Dolunay Katilleri’nin Oscar alma olasılığı yüksek. Usta yönetmen Martin Scorsese’nin 2006’da yayınlanan Köstebek’i tam 4 tane Oscar kazanmıştı. Gerçi Leonardo DiCaprio o filmle ödül alamamamıştı; ama kendisi En İyi Yönetmen ödülünü hak etmişti. Killers of the Flower Moon’un doğrudan Oscar hedeflenerek çekilmiş bir yapım olduğu açık.
Gerçek bir hikayeyi aktarması, Amerika’nın karanlık dönemlerinden birisine cesurca ışık tutması, ayrıca eleştirmenler tarafından beğenilmesi filmin Oscar’a göz kırptığını gösteriyor.
Bilindiği üzere film aynı isimli romanından beyaz perdeye aktarılıyor. Film, o dönemde işlenen cinayetleri evli bir çiftin üzerinden aktarıyor. Mollie safkan bir Osage kadını. Kocası Ernest onunla severek evlenen bir beyaz adam. Mollie’nin yakınları da bu cinayetlere kurban gidiyor ve insanlar ölümlerin neden yaşandığını, onları kimin öldürdüğünü bulmak istiyor.
Karşımızda karmakarışık, çözülmesi zor cinayetler falan yok. Dolunay Katilleri bir cinayet filminin çok ötesinde bir yapım. İnsanların açgözlülüğünü, para doymazlığını ve dibin dibi olmadığını çok güzel aktarıyor. İnsan bu kadar dip olabilir mi, diyorsunuz izlerken ama oluyor işte… Hayatın ta kendisi…
Tabi filmin ana temalarından birisi de ırkçılık… Topraklarından petrol fışkıran Osage ulusu ya da kabilesi tabir yerindeyse paraya para demiyor. Beyaz erkekler Indian denen bu kabilenin kadınlarıyla evlenmeye can atıyor. Tabii onlar da aptal değiller. Beyaz erkeklerin neden kendilerini seçtiğini anlamayacak bir durumda değiller; ama onların da işine geliyor. Filmin ırkçılık noktasındaki açık kapalı göndermeleri ve ince dokunuşları, örneğin çocukların renkleri üzerinden yapılan göndermeler çok iyiydi. Amerika gibi ulusların günümüzde yer yer benzer hatalara düşüyor olsalar da geçmişleriyle hesaplaşabilmesi bu konuda yönetmenlerin elini güçlendiriyor.
Robert De Niro’nun karakteri filmin en kilit adamlarından birisi. Bölgeye yetkili, tanınan ve zengin bir adam. Ernest’in amcası. Görünüşe göre Osage’lerin en sağlam müttefiklerinden birisi.
Filmde bana göre en iyi işlenen karakter oydu. Hem onun hem de DiCaprio’nun yüz ifadeleri inanılmazdı. DiCaprio film boyunca öyle bir suratla oynuyor ki gerçekten bu ifadeyi yakalamak için çok çalıştığına eminim.
Martin Scorsese filmde ustalığını konuşturmuş. Sizi alıp 1920’lerin dünyasına götürüyor. İnanılmaz bir ortam, çok başarılı bir sinematografi. Oyunculuklar örneğin Mollie’nin asilliği, William ve Ernest karakterlerinin birbirinin kopyası gibi duran yüz ifadeleri, Osage halkından seçilen karakterler hepsi çok iyiydi. Filmi izleyenlerin takılacağı tek bir nokta var: Süresi…
Killers of the Flower- Dolunay Katilleri film incelemesi 25. Kare Youtube kanalında.