Bir önceki The Godfather Part II– Baba 2 incelemesinde Vito Corleone‘nin Sicilya’dan New York’a gelişi sonrasında yaşadıklarına bakmıştık. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Önce 1900’lerin Sicilya’sına ardından da 1900’lerin ilk çeyreğine gideceğiz.
Yazı tabii ki spoiler içeriyor.
Corleone’nin hükümdarı
Geleceğin Godfather’ı Vito henüz dokuz yaşlarında bir çocukken, gücün ne anlama geldiğini acı yollarla öğrenmişti. Yaşadıkları hiç kuşkusuz bir trajediydi; ancak önceki videoda da söylediğim üzere bu zor şartlar onu adeta yoğuruyor ve potansiyelinin ortaya çıkmasını sağlıyordu.
Filmde Vito’nun babasını hiç görmedik. Filmi başında onun yerel bir mafya şefi tarafından öldürüldüğü söyleniyor. Burada kullanılan kelime (insult) Türkçede hakaret anlamına geliyor. Filmde daha fazla detay verilmiyor. Ancak kaynaklar Vito’nun Don Ciccio’ya haraç vermediği için öldürüldüğünü söylüyor.
İlginçtir ki bu olaydan yaklaşık 15- 16 yıl sonra Vito Corleone de aynen babası gibi yerel yani bölgesel bir mafya liderine haraç ödemeyi reddedecektir.
Michael’in rol modelleri
Bu olayın bizi ilgilendiren kısmı baba Vito’nun sonunda ölüm bile olsa korkusuzca hareket edebilmesi. Yani adam cesur ve onurlu birisiymiş. Psikolojik gelişim kuramları bağlamında düşünürsek; Vito’nun ilk rol modelleri olan annesi ve babası son derece cesur ve korkusuz insanlardı. Vito’nun abisi de aynı karakterdeydi; çünkü korkup kaçmak ya da hiçbir işe yaramayacak olsa da Don Ciccio’dan aman dilemek yerine savaşmayı tercih etmiş. Vito, 9 yaşına kadar yani karakter gelişiminin büyük orada tamamlandığı bir döneme kadar böyle cesur ve onurlu insanların yanında büyümüştü.
Godfather’ın gelecekteki klas ve karizma duruşunun ardında işte böyle rol modelleri vardı.
Kendisine rağmen…
Peki, Vito’nun annesi Signora’nın Don Ciccio’ya giderek af dilemesi bir zayıflık değil mi? Bu hareket ailede görülen onurlu duruşa aykırı mıydı, değil miydi?
Hayır, bu bir zayıflık olarak kabul edilemez; çünkü Vito’nun annesi oraya kendisine rağmen gidiyor, kendisi için değil. Bir anne olarak acaba çocuğumu kurtarabilir miyim, düşüncesiyle elindeki son şansı değerlendirmeye çalışıyor. Hani olmaz, ama belki insafa gelir ve çocuğumu affeder, diye düşünüyor.
Yoksa Signora’nın, kocasını ve çocuğunu öldürmüş bir adamdan af dilemeye gitmeyecek bir karakterde olduğunu zaten daha sonra görüyoruz. Don Ciccio’nun fikrini değiştiremeyeceğini anladığı anda tavrı değişiveriyor. Az önceki yalvaran ezik görünüşlü kadın yok oluyor, birden bire çocuğu için savaşan bir kadına dönüşüyor. Çocuğuna kaç, diye bağırması Vito’ya zaman kazandırma gayreti. Kadın orada Don Ciccio’yu öldürmeyi başarsa da çocuğunu hayatta bırakmayacaklarını biliyor ve ona kaç diye bağırıyor.
Sağlam dostluklar
Buradaki bir diğer önemli nokta, çaresiz ve kimsesiz kalmış Vito’ya muhtemelen babasının arkadaşlarının yardım etmesi. Don Ciccio, Vito’nun başına ödül koymuştu. Ayrıca onu saklayanları açıkça tehdit ediyordu. Buna rağmen bu ailenin risk olarak Vito’ya yardım etmesi, Vito’nun babasının sağlam dostluklar kurabildiğini gösteriyor. Aksi durumda, zaten kimsesiz kalmış bu çocuğa yardım ederek bölgenin hükümdarı Don Ciccio’ya asi olmayı göze alamazlardı.
Sadece intikam mı?
Bu noktada yine Vito’nun stratejik hamleler yapabilme becerilerinin üst düzey olduğunu görüyoruz. Bunun sadece bir intikam olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Vito’nun burada bir taşla iki hatta üç kuş vurduğunu söyleyebiliriz.
Vito, bu suikastten çok daha önce şurada görülen Tommasino adındaki adamla çalışmaya başlamıştı. Tommasino dikkat ederseniz Vito’dan ortağım diye bahsediyor. Bu suikast sonrasında Tommasino her ne kadar yürümekte zorlansa ve tam olarak iyileşemese de Don Ciccio’nun yerine geçiyor.
Vito’nun kazançları: 1) Elbette ailesinin intikamını aldı. 2) Zeytinyağı şirketi için önemli bir kaynak sağladı. Onun bu bölgeden zeytinyağı alımına uzun yıllar devam edeceğini biliyoruz. 3) Corleone bölgesine kendi dostunu yerleştirmiş oldu. Eğer bu bölgeye Tommasino değil de Don Ciccio (çiço) veya onun adamlarından birisi hükmetseydi örneğin ileride yani 1940’ların sonunda Michael’ın buraya gelmesi söz konusu olamazdı. Vito bu gölgeyi kendisi için bir nevi güvenli alan haline getirdi.
Michael’i anlamak
Michael aynen babası gibi bir liderdi. Ne basit denebilecek bir tuzağa balıklamasına atlayan, fevri davranan Sonny ne de ikinci filmde kolayca manipüle edilebileceğini gördüğümüz Fredo… Bunların hiçbirisinde Michael’in yetenekleri ve becerileri yoktu. Vito zaten bunu gördüğü için ölmeden önce işleri Michael’e devretmeyi uygun görmüştü.
Ancak Michael ve Vito arasında elbette hem karakter bağlamında hem kuşak anlamında hem de yöntemsel olarak derin farklar bulunuyor.
İşte bence ikinci filmin en temel anlatımı bu noktada şekilleniyor. Karşımızda hatalarıyla ve sevaplarıyla yeni bir lider portresi görüyoruz. Artık kucaklayıcı, toplayıcı ve insan ya da dost kazanma odaklı çalışan bir baba figürü yerine; en yakınlarının bile kalbini kıran, hemen herkesle arasına protokoller koyan, filmin neredeyse tamamında buz gibi bir suratla seyrettiğimiz Michael var.
Bu farklılığın sadece Michael’in kişiliğinden kaynaklandığını düşünmek eksik bir yaklaşım olur. The Godfather Part II, baskın kültürün ya da Amerikan rüyasının böylesine köklü ve kapalı bir aileyi bile kaçınılmaz olarak nasıl değiştirdiğini hem Michael’ın şahsında hem de farklı karakterlerin üzerinde öylesine güzel aktarır ki bence bu anlatıma şapka çıkarmamak mümkün değil.
The Godfather Part II– Baba 2 incelemesinin ikinci bölümü 25. Kare Youtube kanalında.