Netflix orijinli Run Rabbit Run (2023), Sarah Snook’un başrolünde yer aldığı bir psikolojik gerilim filmi. Hastanede doğum uzmanı olarak çalışan Dr. Sarah minik kızının yedinci yaş gününde tuhaf olaylarla karşılaşmaya başlar. Örneğin bahçelerinde bir tavşan bulurlar, minik kız adı Mia olmasına rağmen kendi adının Alice olduğunu söylemeye başlar vs.
Run Rabbit Run (2023), aslında psikolojik travmayı çok güzel yansıtan filmlerden birisi. Ancak film o kadar sıkıcı ki bu türü sevenlerin bile filmi sıkılmadan izleyebileceğini düşünmüyorum. Run Rabbit Run’ı izlerken kaç kez filmden koptuğumu ve kaç kez geri aldığımı hatırlamıyorum.
Bu inanılmaz düşük tempoya dayanabilirseniz filmi izleyebilirsiniz. IMDb puanının bu kadar düşük olmasının nedeni bence filmin akıcılığı yakalayamaması, yoksa konusu gerçekten güzel. Bundan bağımsız olarak filmin oldukça güzel dokunuşları ve ince detayları var. Ayrıca finali de akıl karıştırıcı ve ters köşe diyebilirim. Zaten bunları aydınlatmak için bu yazıyı hazırlama ihtiyacı hissettim.
Şimdi lafı çok uzatmadan final üzerine biraz konuşalım.
Orijinal Adı: Run Rabbit Run
Tür: Korku, gerilim, gizem
Yönetmen: Daina Reid
Ülke: Avustralya
Gösterim Tarihi: 28 Temmuz 2023 (Türkiye)
Oyuncular: Sarah Snook, Lily LaTorre, Neil Melville, Katherine Slattery, Damon Herriman, Georgina Naidu
Süre: 01s 40dk
IMDB: 5,1
25. Kare puanı: 5,9
Run Rabbit Run Final Çözümü
Öncelikle şunu bir netleştirmemiz gerekiyor. Sarah, pek anlaşamadığı ve sürekli kavga ettiği kardeşinin ölümünden sorumlu kişi. Bu ikisi henüz küçükken saklambaç oynarlarken Sarah, Alice’i ahırda bulunan bir dolaba kilitliyor. Bu dolabı zaten filmin açılışında görüyoruz. Filmin bu dolap sahnesiyle (ve buna bağlı bir kâbusla) açılması Sarah’ın aradan yıllar geçse de hâlâ bu travmanın etkisinden kurtulamadığını gösteren önemli bir detay. Kilit açıldığında Alice, Sarah’a saldırıyor ve neden beni buraya kilitledin, diyerek ona saldırıyor ve Sarah’ı yere yıkıyor. Bu sırada Sarah eline aldığı bir tavşan tuzağını onun kafasına vuruyor. Alice ağzı yüzü kan içerisinde kaçmaya başlıyor. Uçuruma kadar koşan Alice’i, Sarah uçurumdan aşağıya itiyor ve onu öldürüyor. Ancak kızın cesedi bulunamıyor (Ceset muhtemelen göl sularının altında ağaçlara, su altı bitkilerine vs. takıldığı için su yüzüne çıkmıyor ve orada kalıyor. Sarah daha sonra göl sularına daldığında bu yüzden kendi kızını suyun altındaymış gibi görüyor. Bu korkularının bir yansımasıydı… Kardeşi Alice’in bedeninin suyun altında kaldığını biliyor).
İşte hem Sarah’ın hayatta olan annesini görmeye gitmemesinin hem de annesinin ona “Sen tehlikelisin, Mia senin yanında tehlikede” demesinin altında bu var. Sarah’ın kardeşine zarar verdiğini anneleri hissediyor; ama elinde bir kanıt olmadığı için herhangi bir ispat ortaya koyması söz konusu değil.
Final sahnesi bir halüsinasyon mu?
Finalin çözülebilmesi için şu iki detayı iyi anlamak gerekiyor. Birincisi şu: Sarah’nın içten içe yaşadığı o travma ve suçluluk duygusu bastırılmış haldeyken ve dışa çok fazla yansımazken kendi kızı Mia, Alice’in öldüğü 7 yaşına geldiğinde travması ve bilinçaltı artık dışa vurmaya başlıyor ve Sarah finale kadar adım adım deliriyor. Küçükken yaşadığı eve gittikten sonra da gerçekliği tamamen kaybediyor ki zaten filmde Sarah daha o eve gitmeden onun gerçeklik algısının ciddi anlamda sorunlu olduğunu gösteren çok fazla örnek var (Mia’nın yaralarını sadece Sarah’ın görebilmesi ve sonra onların kaybolması, araçta aslında Mia’nın burnunun kanamaması ama Sarah’nın kanadığını zannetmesi, araca çarpan kuşu Mia’nın görmemesi, duvardan kaldırdığı fotoğrafların aynen yerinde kalması, Mia’nın suda boğulduğunu görmesi vs. vs.).
Filmin ikinci önemli detayı tavşan. Tavşan, filmin doğaüstü yönü… Alice’in ruhu tavşanla birlikte Sarah’nın hayatına giriyor ve finalde onun kızını kendisiyle birlikte alıp giderek onu cezalandırıyor. Tavşan’ın hiçbir özelliği olmayan ve tesadüfen bahçede beliren bir hayvan olmadığı net. Öncelikle Sarah, kardeşinin başına tavşan tuzağı ile vurmuştu. Yani dolaylı olarak Sarah’nın travmasıyla tavşanın bir ilgisi var. İkinci olarak yönetmen bize bu olağanüstü dokunuşu anlayabilmemiz için çok önemli bir ipucu veriyor.
Sarah ve Mia, o anıt mezardan ayrıldıktan sonra kamera karanlığa odaklanıyor. Orada Alice’in hayaletini görüyoruz. Bu görüntünün Sarah’la ve onun travmasıyla hiçbir ilgisi yok. Eğer burada bu hayaleti gören kişi Sarah olsaydı elbette her şey değişirdi. Ama bu hayaletin görüntüsünü o değil, biz görüyoruz. Bu filmin çözümü adına çok önemli bir dokunuş.
Zaten tavşan ortaya çıkar çıkmaz, Mia değişmeye başlıyor. Sarah rüyasında bahçedeki tavşanın yerinde kız kardeşini görüyor. Sarah, onun kafasına vurduğu için burnu kanıyor ve karanlıkta olması da saklambaç sırasında dolapta kilitli kalışını sembolize ediyor.
Sarah gözlerini açar açmaz, Mia’yı tavşan maskesiyle annesini yanında dikilirken görüyoruz ki bu hiç de normal değil. Minik kız birden bire neden böyle bir şey yapsın?
Ayrıca Mia daha sonra annesinin maskeyi çıkarmak istemesi karşısında onun elini şiddetle itiyor. Sarah buna çok şaşırıyor; çünkü bu normal bir davranış değil. Mia daha sonra aynen bir tavşan gibi bir deliğin içerisinde bulunuyor. Nasıl nefes alıp verdiğine dikkat. Bu sahnede seyrettiğimiz kişi aslında Mia’nın ruhunu yavaş yavaş ele geçiren Alice. Dolapta sıkışıp kaldığı sırada nasıl korkuyla nefes alıp verdiyse şimdi aynısını yaparak kız kardeşi Sarah’ya geçmişi hatırlatıyor.
Tavşan konusunda elbette daha söylenebilecek çok fazla detay var; ancak anlaşıldığını düşünüyorum. Alice’in ruhu tavşanı kullanarak Sarah’nın hayatına giriyor ve yavaş yavaş Mia’nın kontrolünü ele alıyor. Finalde de minik kızı kendisiyle birlikte alıp gidiyor.
Sarah’nın annesi ilk ziyaretlerinde Alice’i tanımıştı. Bu sahne Sarah’nın gördüğü bir halüsinasyon değil. Buna nasıl emin olabiliyoruz? Hasta bakıcının tepkilerinden… Adam “Joan, bu Mia, Sarah’ın kızı” diyor. Bu minik dokunuşlar gerçekliği algılamamız adına çok önemli. Yaşlı kadının Alice’i akıl sağlığı yerinde değilken hissedebilmesi de çok güzel bir dokunuş olmuş. Sarah’ı tanıyamazken ya da ona hiçbir tepki vermezken yıllardır yolunu gözlediği kızı Alice hissedebildi.
Peki, ikinci ziyarette neden bu kez, minik kıza Mia dedi? Bunun iki nedeni olabilir. İlkinde akıl sağlığı yerinde olmadığından ötürü minik kızı olduğu gibi görmüş olabilir. İkinci ziyarette ya akıl sağlığı yerinde olduğu için Alice’i dış görünüşüyle yani Mia gibi görüyordu ya da o an gerçekten de karşısındaki kişi Mia’ydı. Çünkü Alice kontrolü tamamen eline almıyordu. Bazen Mia konuşuyordu bazen de Alice.
Dikkat ederseniz Mia bazen doğrudan Alice gibi konuşurken bazen de “o” diyerek Alice’e referans veriyordu. Alice’in büyüsü her neyse Mia’nın bedenini doğrudan ve zorla ele geçirmek yerine finalde gördüğümüz üzere daha çok onunla arkadaş olarak minik kızı etkilemeye dayanıyor. Minik kızın araçta ölen insanların geri gelip gelmeyeceğini sorması, daha sonra dedesinin annesinin korumak için bir hayvan görünümünde geri geleceğini söylediğini aktarması… Tüm bunlar tesadüf değildi.
Resimleri çizen kimdi?
Dikkat ederseniz öğretmen, o çizimleri asla Mia’nın çizdiğini söylemiyor. Bu güzel bir dokunuştu. Öğretmen, Sarah’a Mia’nın çizim kağıtlarının ardındaki rahatsız edici çizimleri gösteriyor. Sonuçta o kağıtlar evden geliyordu. Zaten daha sonra Sarah’nın bilinçsiz bir haldeyken (filmin sonlarına doğru yerde uzanırken), evin zeminine o çizimlere benzeyen karalamalar yaptığını görüyoruz. Ayrıca Mia’nın çizim yaptığı sahnelere dikkat ederseniz o karanlık çizimler hem onun tarzı değil hem de o çizimleri çizebilecek bir yeteneği yok. Mia basit ağaç resimleri, basit insan çizimleri yapabiliyor, ötesini asla çizemez.
Mia bir sahnede hikaye kitabının üzerindeki çizimleri kendisinin çizmediğini söyleyerek yemin ederken doğruyu söylüyordu. Tüm bunlar Sarah’ın gerçeklikten ne kadar koptuğunu gösteren güzel detaylar.
Filmin tamamını bu yazıda bahsettiğim detayları göz önünde tutarak izlerseniz burada bahsetmediğim pek çok detayı yakalayabilirsiniz.
Ben çok farklı düşünüyorum. Bence ruh girme olayı felan kesinlikle yok, bu yönetmenin asil ters köşesi. Sarah kızına zorbalık yapıyordu ve kızının hep alice olarak görüyor şu. Sürekli halisunasyonlar görüyordu, bunlarin basindada kizinin ben alicem demesi annenin halüsinasyon u. Kızın yaralarıni alice de görmesi,resimleri cizmesi ve duvar resimlerini asili görmesi gibi. Filmin sonundada babayi öldürüyor , adamin sahnenin başında ve sonundaki yatış pozisyonunu dikkat edin. Bence kizinida oldurdu. Benim yorumum bu. Sizin yorumunuza da saygi duyuyorum tabiki. Teşekkürler.
Ruh girme olayı olmayabilirdi; ancak söylediğim birkaç sahne bize bunun aksini düşündürüyor. Ortada ruh falan yok dersek o anıt mezarın altında görülen hayalet kızı nereye koyacağız? O sahnede özellikle Sarah ve kızı oradan ayrıldıktan sonra o sahneye geçiş yapılıyor ki halüsinasyon olmadığı iyi anlaşılsın…
Eğer her şey halüsinasyonsa bu sahnenin anlamı nedir? O zaman bu “ters köşeye” girmez, basit bir sahtekarlık olur yönetmen adına ve filmin değeri çöp olur.
Başka noktalar da var. Alice’in okul sonrasında o dar yerde bir tavşan gibi sıkışıp kalması örneğin? Bu tam bir nokta atışı… Dolapta sıkışan Alice’i sembolize ediyor. Ruh olmasa minik kız bunu nasıl bilsin ve yapsın?
Bir diğer detay tavşanın ortaya çıkışı. O zaman bir yerlerden kaçan bir tavşan ne tesadüftür ki tam kızının 7. yaş gününde bahçede belirecek. Kedi değil, köpek değil, kuş değil bir tavşan… Bu bir tesadüfse film gerçekten “çöp” demektir.