MGM+‘nın gizem gerilim dizisi From 10. bölümle birlikte sezon finali yaptı. Bölüm sonu gerçekten çok sağlamdı. Detaylara bakalım. From 9. bölüm anlatımına burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Bir önceki bölümde Julie, Randall ve Marielle, “melodi” durdurulmazsa ölebilecek “üç” gibi görünüyordu. Randall’ın ölmesi kasaba adına kayıp olmazdı orası bir gerçek… Her neyse…
Bölüm başlarında Boyd’un hissettiği suçluluk duygusunun onu nasıl üzdüğünü görüyoruz. Jade, en başından beri karşı karşıya oldukları durum hakkında en ufak bir fikre sahip olmadıklarından yakınıyor ve Boyd, bu çaresizliği sessizce kabul ediyor.
Geçmişte kafasında duyduğu sesler nedeniyle yaptıklarından ötürü kasabanın nefret objesi haline gelen Sara, yaptıklarını bir şekilde telafi etmek istiyordu ve Boyd, şimdi bunun fırsatı olduğunu söylüyor. Ben hep Sara’nın bir şekilde Kenny’i ölümden kurtararak ödeşeceklerini düşünüyordum ama henüz böyle bir gelişme olmadı.
Boyd; Sara ve Kenny’yi zindanın kalıntılarına getirir ve burada Sara’nın yer hakkında bir şeyler hissetmesini umut eder. Sara, müzik kutusundan melodiyi duymaya başlar ve kimsenin göremediği yerini işaret eder. Aslında Sara dışındakiler orada müzik kutusunu görmese de daha sonra Boyd zindan geçiş yapabildiğinde Sara’nın baktığı yerde gerçekten de müzik konusunun olduğunu göreceğiz.
Zihinsel stres nedeniyle ıstırap çeken Sara, müzik durdurulmazsa üçlünün acı çekeceğini ve öleceğini söyler. Bu sırada kızını bu kadar korkunç bir durumda gören Tabitha, Victor’un annesinin yıllar önce izlediği yolu izlemeye karar verir: Kuleye gidip bu kabusa son vereceğini düşündüğü çocukları kurtarmak. Belki de bu yüzden çocukları görüyordum, belki de onlar benden yardım istiyordu, diye düşünür ve bu planını Jim’e anlatır.
Diğer taraftan şu yerinde duramayan çılgın Jade sonunda alması gereken kararı alır. Ölü barmen Tom’un görüntüsüyle yaptığı konuşa adeta kendi vicdanıyla girdiği bir tartışmayı andırır. Tom yani vicdanı ondan yer altı tünellerine girerek sembolleri takip etmesini ister. Jade sonunda Julie’nin hayatını kurtarmak için en ufak bir şansı bile aramak için bunu yapmaya karar verir.
Tünelin içinde Jade, Tabitha’nın daha önce gördüğü ve defalarca ‘Anghkhooey’ demeye devam eden aynı tuhaf çocukları görüyor. Yedi çocuk yedi kaya üzerinde yatmaktadır ve yukarıda bir deliği kapatan dev ağaç köklerinin yarattığı sembolün aynısını görür. Görüntü başladığı hızla dağılır, tepedeki delik artık kapanmıştır.
Colony House’daki Reggie, (ortağı Paula’yı daha önce kabus saldırıları sırasında kaybetmişti), kimsenin haberi olmadan akıl sağlığını kaybetmeye başlar ve silah çalmak için birisini öldürür. Amacı olanlardan sorumlu tuttuğu Boyd’la hesaplaşmaktır.
Boyd, Colony House’da oğlunun ve Fatima’nın nikahını kıydırırken aklına birden zindandan getirdiği meşale gelir. Onu kullanmanın her yeri yeniden ortaya çıkaracağını umar. Tekrar o yıkıntılara doğru giderken gerizekalı Reggie ortaya çıkar ve Boyd onu vurmak zorunda kalır.
Boyd zindana girer ve bu sefer meşaleyi ateşleyerek zindanı eski haliyle görür. Randall, Mari ve Julie’nin zihinleri o yaşlı Martin gibi prangalara vurulmuştur. Bu sahne aslında olan bitenleri anlayabilmek için büyük bir ipucuydu; çünkü orada bağlı kişiler aslında bedensel olarak kasabaydı. Demek ki bu geçişlerin tamamı zihinsel oyunlardan ibaret ve canavarlar dahil olmak üzere herkesin bedeni bir yerlerde her şeyden habersiz yatıyor olabilir.
Boyd müzik kutusunu yok etmek üzereyken karısı Abby ortaya çıkar. Abby, Boyd’un spekülasyonunun aksine, “onun” korkuyla değil, umutla beslendiğini söyler ki bu bana çok mantıklı geldi. Müzik kutusunu yok etme, bunlar zaten öldü, şimdi olmasa da sonra ölecekler, onları kurtarırsan kasaba halkı büyük acılar çekecek, der. Boyd bir an tereddüt eder ama sonunda müzik kutusunu kırar ve kasabadaki üçlü normale döner.
Şimdi gelelim, finalin bombasına…
Tabitha gerçekten de kasabadan çıkmayı başardı mı?
Tabitha, Victor’dan onu kuleye (ya da fener, her neyse…) götürmesini ister. Victor da onu kuleye ulaştıracak ağaca götürebileceğini belirtir. Ağaç gerçekten de işe yarar. Bu bizi (barmenin söylediği sözlerden ilhamla) şu sonuca ulaştırıyor. Burası her neyse kendi fiziksel kuralları var. Karmaşa deniyor, çünkü insanlar bölgenin fiziksel kurallarını henüz çözemediler. Aslında ağaçlar insanları rastgele bir yerlere götürmüyor. Her birisinin açıldığı yerler var. Tabitha’nın geçişi bunu ispatlıyor.
Tabitha ağaca girer ve kulenin girişine ulaşır. Merdivenlerden yukarı çıkarken her taraftan gelen ‘anghkhooey’ sesi onun doğru yolda olduğunu onaylar. Tabitha deniz fenerinin tepesine ulaşır. Beyazlı çocuğun zaten orada olduğunu görürüz. Çocuk ilk kez konuşmaktadır. “Üzgünüm, ama tek yolu bu der” ve Tabitha’yı fenerden aşağıya iter.
Tabitha, vücudunda yaralanma belirtileri ve ona bağlı tıbbi ekipmanla bir hastanede uyanır. Kafası karışmış bir şekilde, St. Anthony’nin hastanesinde olduğunu ve üç gündür bilinçsiz şekilde yattığını öğrenir. İki yürüyüşçü onu ormanda baygın halde bulmuştur.
Tabitha, kasabadan kaçtığını, ancak ailesinin ve diğer kasaba halkından hiçbirinin bunu başaramadığını düşünür. Pişmanlık ve endişe içinde pencereyi açar ve dışarıda bir körfez alanı görülür.
Tabitha gerçekten kasabadan kurtuldu mu, yoksa karmaşık bir simülasyonun bir sonraki aşamasına mı geldi? Her ölen kişi kasabadan çıkıyor muydu, yoksa bunun tek yolu kuleye gelmek miydi? Eğer bu gerçek dünyaysa diğer “ölenler” de mi burada? Tabitha bu durumda kasabaya tekrar gitmenin ve ailesine ulaşmanın ya da onları oradan çıkarmanın bir yolunu bulacak mı?
Kim ne derse desin sezon çok harika bir sonla bitti. Yaşananlar size Lost’ta gördüklerimizi hatırlatmadı mı? İzlemeyenler için spoiler vermeyeyim; ama oradakiler adadan çıkabilmiş miydi? Çıktılarsa sonra ne olmuştu? Ada, kasabaya benzemiyor mu?
From 3. sezonla ilgili bir teori videosu 25. Kare Youtube kanalında.
