The Good Liar– Sahtekar (2019), nitelikli dolandırıcılık yapmakta olan Roy isimli yaşlı bir adamın hikayesi. Roy, yeni hedefini belirlemiştir: Betty. Roy’un yaşlarında ve dul bir kadın olan Betty’in bir oğlu dışında kimsesi yoktur ve Roy için kolay bir hedef gibi görünmektedir. Roy planlarını hazırladıktan sonra hamlesini yapar ve av-avcı oyunu başlar.
Netflix’te yayınlanan filmin suç, drama ve gizem etiketleri bulunuyor. Yüzüklerin Efendisi‘nin Gandalf’ı İngiltereli oyuncu Ian McKellen’ı böyle bir rolde seyretmek ilginç bir deneyim. The Last Station (2009) rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı kazanan Hellen Mirren’le birlikte harika bir ikili olmuşlar. Her ikisinin performansı da bir harikaydı.
Filmin senaryosu Nicholas Searle’ın aynı isimli romanından beyaz perdeye aktarılmış. Sıkılmadan izlenilebilecek bir dolandırıcılık öyküsü. Finali güzel ve ters köşe denebilir. Finaldeki bence birkaç can sıkıcı nokta olmasaydı film rahatlıkla 7 ve üzeri bir IMDb puanına ulaşabilirdi. Böylesine harika oyuncular, güzel bir senaryo neden basit ve can sıkıcı hatalar yapar anlamakta zorlanıyorum. Bunun ne olduğunu spoiler içeren paragrafta anlatayım.
Sonuç olarak The Good Liar- Sahtekar (2019) izlemeye değer bir film olmuş.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Betty’nin can sıkıcı hatası
Betty’nin karşısında son derece aşağılık bir adam var. Üstelik Betty geçmişte yaşananlardan ötürü onu herkesten daha iyi tanıyor. Harika bir plan hazırlamış ve son ana kadar her şey harikaydı. Ancak; böyle zeki bir kadın neden ölüm riskini alır, anlayamıyorum. Filme heyecan katmak için eklenmiş birkaç dakika bence filme değer katmak yerine tam tersi olmuş.
Betty, Roy’un tüm parasını aldıktan ve ona kendisini tanıttıktan sonra (üstelik onun saç örneğini ele geçirip gerçek kimliğini ortaya dökeceğini söyledikten sonra) evden rahatça çıkıp gidebileceğini düşünmüş. Bu nasıl olur? Stephen ya da dışarıda araçla dolaşan Michael en kritik anda kelimenin tam anlamıyla her şeyin yaşanabileceği bir anda neden ortalıkta olmazlar? Betty’nin onlara en çok o an ihtiyacı var; çünkü adamın ne yapacağını kestirmek imkansız; ama bu kahramanlar(!) onu yalnız bırakmışlar ve yoklar. Zaten adam korumasız durumdaki Betty’e saldırdı ve onu neredeyse öldürecekti. Betty yere düşünce kafasını çevirse ve boynunu kırsa birkaç saniye içinde onu öldürmüş olacaktı. Ama Betty onun elini ısırdı ve kurtuldu…
“Dışarıda beni bekleyenler var” diyor Betty ama telefonunu adama kaptırmak gibi çocukça bir hata yapabiliyor. Dışarıdakilerin boş evin boş bir odasında beklemelerine engel mi vardı? Ya da telefon açık kalsaydı ve işler ters gittiği anda içeriye koşan birileri olsaydı.
Böylesine güzel bir senaryoya bu sinir edici basitlik yakışmamış. Romanda bu sahnenin olup olmadığını çok merak ediyorum.
keske yazarın diger kitapları da uyarlansa.guzel bir filmdi.