Amerika ve Almanya ortak yapımı Chemistry of Death (2023- ) dizisinde, geçmişi başarılarla dolu adli patalog David (Patoloji, hastalıklara tanı koymak amacı ile alınan örnek numuneleri inceleyerek hastalık tanısını raporlayan tıp dalı) kırsal bir köye yerleşiyor ve orada işlenen bir cinayet araştırmasına katılmak zorunda kalıyor.
Dizinin şu ana kadar dört bölümü yayınlandı ve ben hepsini seyrettim. Anlaşılan o ki David karakteri farklı farklı cinayetleri araştırmaya ve hatta bir uzman olarak farklı bölgelere gitmeye devam edecek. İlk cinayetin çözümünün ardından ikinci bir iş için bir adaya gitmesi dizinin nasıl ilerleyeceği konusundaki en büyük ipucuydu.
Açıkçası David karakterine çok ısınamadım. İzleyiciyi bıktırırcasına sürekli geçmişinden flashback-ler gösterilmesi ilginç bir tercih olmuş. Bu gösterimler o kadar sık ki bir ara acaba bu dizide paralel evrenler falan mı seyredeceğiz diye düşünmedim değil. David’in bir yerde kendi geçmişini kastederek “O farklı bir yaşamdı” demesi böyle düşünmemi tetikledi ama sonuçta ilgisi yok. Adam geçmişiyle birlikte yaşıyor ve geçmişi şu anını da etkiliyor.
Sonuca gelirsek Chemistry of Death‘in ilk bölümleri ilgimi çekti ve beğenerek seyrettim. Her ne kadar karakter oluşturma noktasında çok iyi olmasa da delileri çözen ve adım adım katile ulaşan bir başrol beklentilerimizi karşılamasa da izlenebilir bir diziydi. Suç türünü sevenler için beklentileri yükseltmeden izlenebilecek bir yapım olmuş.