Berkun Oya’nın Netflix’te yayınlanan Bir Başkadır dizisini beğendiğimi 25. Kare üzerinde hazırladığım videoda belirtmiştim. Ancak aynı şeyleri yine Netflix’te yayınlanan Cici için söyleyemeyeceğim.
Cici; trajik bir kaybın sonrasında yaşadıkları köyden kente göç etmiş bir ailenin uzunca bir süre sonra (30 yıl) önceki evlerinde yaşadıkları buluşmayı konu ediniyor. Filmde oldukça ünlü isimler görüyoruz. Yılmaz Erdoğan, Nur Sürer, Ayça Bingöl bunlardan bazıları…
İzlenimlerim (spoiler yok)
İki buçak saat süren bu film beni inanılmaz derecede sıktı ve filme zor tahammül ettim. Çok sıkıcı ve uzun süren diyaloglar, artık kabak tadı vermiş ve 100’lerce baskısı yapılmış (taşra kültürü, ailesine karşı çok haşin ve gaddar bir baba, ezilen çocuklar ve eş vs.) bir konu… Yerli dizilerin işleye işleye izleyicilerde bir bıkkınlık meydana getirdiği toplumsal ya kültürel sorunlardan bahsediyoruz. Bunların içine suya sabuna dokunmayan politik eleştiriler eklendiği zaman filmin çok beğenileceğini düşünüyor olmalı yapımcılar…
Filme övgüler düzen eleştirmenlerin yazılarını okudum, filme harika diye Youtuber-lar gördüm. Bunların referansları filmin dokunduğu sosyokültürel mesajlar, kültürel zıtlıklar vs. vs. Hayretler içerisindeyim; zira kendisini tekrar eden yapımların ve yönetmenlerin koşulsuzca alkışlandığı bir ülkede sinema sektöründe kendimiz çalıp kendimiz oynamaya devam ederiz. Ben böyle düşünüyorum.
Bıktık artık bu konulardan… İsimlerin değiştiği ama benzer olayların yaşandığı film ve dizilerden. Dram yapmak için bunlar şart mı? Töre ve kültür dokunuşları olmadan dram yapılamaz mı? Bal gibi de yapılır. İzleyenlere 25. Kare Youtube kanalında incelemesini yaptığım 21 Gram’ı ve Bir Rüya İçin Ağıt’ı öneriyorum. Dram işte böyle olur dedirecek yapımlar…
Bunca teknik imkâna, nitelikli oyunculara sahip sektörün böyle kısır bir döngüde çırpınmasını aklım almıyor. Her yapımda kendisini aşmaya çalışmak varken (Nolan gibi) böylesine bıkkınlık vermiş konulara- senaryolara demir atılması bana çok şaşırtıcı geliyor.