Ölüme dair kelimelerimiz yoktu; neşemizin hiç bitmeyeceğini düşünürdük (Galadriel)
The Lord of the Rings: The Rings of Power- Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisi olanca ihtişamıyla sahne aldı. İlk iki bölümde tablo gibi sahneler seyrettik diyebilirim. Özellikle cücelerin mekânı Khazad Dum’un görkemini çok beğendim.
Fragmanlardan sonra siyah elf konusunda çoğu izleyicide soru işaretleri oluşmuştu. Ama dizi başlayınca bu kaygı silindi diyebilirim. Siyah asker elf, Galadriel, Elrond her birisi rolüne yakışıyordu. Sadece Elfler’in Kralı Gil-galad’a bir türlü ısınamadım… Onu biraz sinsi ve içten pazarlıklı bulduğum için olabilir.
Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri görselliğe inanılmaz yatırım yapmasına rağmen ilk iki bölümde heyecan ve sürükleyiciliği orta düzeyde buldum. İlk iki bölüm itibariyle öyle aman aman, muhteşem ve uçan kaçan bir dizi yok karşımızda (görsel başarısı hariç). Tabii ki bu sözlerim dizinin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Ortalamanın üzerinde ve potansiyeli çok yüksek bir yapım. Ama tüm bunlara rağmen senaryosu umduğumdan zayıftı. Tanıtımlarda öne çıkarılan ve büyük ümitler beslediğimiz Galadriel’i, bunca yatırıma rağmen bir karakter olarak zayıf bulduğumu itiraf edeyim.
Orijinal Adı: The Lord of the Rings: The Rings of Power
Tür: Aksiyon, macera, drama
Yapımcılar: Patrick McKay, John D. Payne
Ülke: Amerika
Türkiye Gösterim Tarihi: 02 Eylül 2022
Oyuncular: Morfydd Clark, Lenny Henry, Markella Kavenagh, Sara Zwangobani, Thusitha Jayasundera, Robert Aramayo, Ismael Cruz Cordova, Daniel Weyman, Nazanin Boniadi
Süre: 1 saat (ortalama)
IMDB: 6,1
25. Kare puanı: 7,8
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Galadriel’in intikam yemini
İlk bölüm Geçmişin Gölgesi adını taşıyor. Bu bölümün başında Galadriel’in çocukluğuna gidiyoruz. Galadriel’i diğer Elf çocuklarından ayıran hırsını, azmini, cesaretini ve becerisini görüyoruz.
Daha sonra hızlı bir tarihsel anlatı yapılıyor. Sauron’un efendisi, orkların ve pek çok şeytanî varlığın yaratıcısı Morgoth, Elf diyarına saldırıyor. Elf’ler bunun üzerine Valinor’u terk ediyor ve Orta Dünya’ya geliyorlar.
Burada yüzyıllarca devam eden savaşlar sonrasında Ork’lar yeni, zalim ve kurnaz bir büyücü liderin komutasına giriyorlar. Galadriel’in abisi Sauron’un peşine düşse de onun tarafından öldürülüyor.
Bu andan sonra Galadriel, abisinin intikamını almak için her yerde Sauron’u aramaya başlıyor. Yıllar yılları kovaladı, asırlar da asırları… Zaman adeta Sauron’un izini silmişti. Ork’lar ortada görünmüyordu. Elf’lerin çoğu artık kötülüğün yok olduğunu, Sauron’un mazide kaldığını düşünüyordu. Ancak Galadriel bu konuda netti: Kötülük uyumaz. Pusuya yatar ve zayıf anını beklemeye başlar.
Kalbi, Sauron’un yok olmadığını, bir yerlerde olduğunu biliyordu.
Galadriel ve komutasındaki askerler sonunda Souron’un izini buluyorlar.
Birkaç minik eleştiri ve endişe
Bu sırada karşılarına bir trol çıkıyor. Bu trolü Galadriel’in tek başına ve çok kısa kısa bir süre içerisinde indirmesi bence çok abartı olmuş.
Çünkü Yüzük Kardeşliğindeki trolü Gandalf, Aragorn, Legolas ve daha kaç kişi zar zor yenebiliyordu. Galadriel’in trolü zorlanmadan yenebilmesi onun gücüne ve hızına yapılmış bir yatırım; ama bence çok abartılı olmuş.
Aynı şekilde Galadriel’in Kutlu Diyar’a girmeden hemen önce okyanusa atlaması ve okyanusu yüzerek geçebileceğini düşünmesi. Elf de olsa gücünün bir sınırı var. Zaten Galadriel bir süre sonra salın üzerinde kendisini bırakıyor ve çok bitkin görünüyor. Peki ya sal olmasaydı ne yapacaktı? Okyanusun bir başından diğerine kadar yüzmeyi nasıl göze alabiliyor? Ben onun Elrond’un görüşünden çıktıktan sonra suya atlamasını bekliyordum.
Senaristler ilk bakışta herkesin eleştirebileceği açık olan böyle bir detayı gözden kaçırması çok düşündürücü ve bir yönden de endişe verici…
Aynı endişeyi demirci ustası Celebrimbor ve Elrond’un yolculuğunda da hissettiğinize eminim. Bu ikisinin Khazad Dum’a yürüyerek gitmeleri bir bana tuhaf gelmiş olamaz. Orta Dünya’da uzun bir yolculuğa çıkıyorlar ve yanlarında korumaları yok. Ayrıca bir anda yürüyerek hem de o liman şehrinden ayrılıp Khazad Dum’un önünde bitiyorlar. Korumaları geçtim atları bile yok. Böylesine önemli Elf-ler sanki komşu kapıya gider gibi yürüye yürüye Khazad Dum’a geliyorlar… İlginç…
Elf Arondir ve İnsan Bronwyn aşkı
Güney Topraklarında insanların diyarında hem ilk Ork saldırısını hem gizemli bir kılıcı görüyoruz. Asker Elf Arondir ve bir tabur asker bu topraklarda uzun yıllardır nöbet tutuyor. Onları buraya el Kralı’nın gönderdiğini anlıyoruz. Elf’ler her yerde Ork-ların izini sürüyorlar.
Burada bir insan ve Elf aşkı filizlenmeye başlamış. Arondir 79 yıldır burada olduğunu söylüyor. Bu bölgedeki şifacı bir insan olan Bronwyn’e aşık olmuş. İkisi arasında bir şeylerin yaşandığı anlaşılıyor. Bir Elf ve insan aşkının sonu muhtemel bir trajediyle sonuçlanabilir. Bronwyn bir şekilde Ork’lardan kaçarken falan ölürse Arondir’e iyi bir intikam motivasyonu verilmiş olur.
Bu arada köyde 3 gündür farelerin Bronwyn’in çocuğu Theo’yu rahatsız ettiğini duyduk. Bunun nedeni yer altından yapılan kazılardı. Ork-lar hem güneşten korunmak için hem de gizli kalmak için böyle yöntemler keşfetmişler. Bu arada ilk gördüğümüz Ork gerçekten iyiydi. Oraya yalnız gelmesi muhtemelen keşif yaptığını gösteriyor. Belki de Orklar o diğer kasabaya yaptıkları gibi burayı da yakıp yıkacaklardı.
Bu arada kasabadaki insanların Elf-lere olan düşmanlığı hemen seziliyor. Hatta aynı düşmanlığı ya da en azından soğukluğu Theo’da bile görebiliyoruz. İnsanlar Elf-lerden ve onların boyunduruğunda yaşamaktan hoşlanmıyorlar. Zaten geçmişte buradaki insanların atalarının Morgoth’un tarafında saf tuttuğunu da öğreniyoruz.
Bu arada Ork-lar belki de Theo’nun bulduğu gizemli kılıcın peşindedir… Yoksa onların rastgele köylere saldırıp dikkat çekmek istemeyecekleri açık.
Gizemli kılıç ve Meteor Adam
Theo’nun elinde gördüğümüz parçalanmış kılıç adeta onun kanını kendisine çekiyor. Kanla aktif olan bir kılıç muhtemelen kara büyüyle yapıldığını gösteriyor. Üzerinde Sauron’un işareti var. Zaten onunla bir bağlantısı olduğu kesin. Bu kılıcın köye nasıl geldiği, kime ait olduğu ve Ork’ların onu arayıp aramadıkları şu an için bir gizem. Bu bence Sauron’un kara büyü için ihtiyacı olan bir kılıç… Bir şekilde insanların eline geçmiş ve şu an onu arıyor.
Meteor adama gelirsek onun gizemi kocaman bir muamma… İyi mi yoksa kötü birisi mi? Oraya yanlışlıkla mı düştü yoksa Nori’nin söylediği gibi onunla kaderleri çoktan bütünleşti mi? Yoksa bu adam bizim büyücü Gandalf mı? Ya da Sauron’un görünmeyen dünyalardan ya da yıldızların bir köşesinden yanlışlıkla orta dünyaya getirdiği bir büyücü mü?
Kim olursa olsun büyük ve görkemli bir gücü var. Ancak şu an için hikâyeye nasıl bir katkı sağlayacağı net değil… Belirsizliğini koruyor.
The Lord of the Rings: The Rings of Power- Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri incelemesini 25. Kare Youtube kanalı üzerinden seyredebilirsiniz.
