Yaklaşık iki hafta önce 25. Kare üzerinde Orphan: First Kill– Evdeki Düşman: Başlangıç’ın fragmanı üzerine konuşmuştuk. Filmi hiç seyretmeyenler o videoya göz atabilir. Aradan geçen 13 yılın ardından Esther’ın geçmişini konu alan bir film geldi. Orphan: First Kill- Evdeki Düşman: Başlangıç (2022).
İkinci filmin konusu şöyle: Acımasız ve psikopat bir katil olan Leena, Estonya’da hapsedildiği ya da sıkı bir gözetim altında tutulduğu hastaneden kaçıyor. Çocuksu görünümünden yararlanarak hali vakti yerinde Amerikalı bir çiftin kayıp kızı Esther’ın yerine geçiyor. En başta olaylar herkes için iyi giderken her şey yavaş yavaş değişmeye başlıyor.
İlk filme göre çok daha kanlı ve çok daha vahşi bir senaryoyla karşı karşıyayız.
Bu yazıda film hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Yazı tabii ki spoiler içeriyor.
Oyuncunun yaş sorunu
Evet, bu bir sorun; çünkü artık dıştan bakıldığında yüzü bir kadın gibi görünen oyuncunun herkesi bir çocuk olduğuna inandırması komik olmuş. Bu arada sorun Isabelle Fuhrman’ın oyunculuğunda değil… O çok iyiydi; ancak sorun yaş faktörü. Sayısız sahnede ve özellikle de Esther’ın yüzünün görünmediği sahnelerde çocuk kullanılması bile durumu elbette kurtaramıyor. Yüz, tüm makyaja rağmen bir çocuğa değil bir kadına ait. Bu durum inandırıcılığa korkunç bir darbe vurmuş. Film boyunca nasıl olur ya, bunu nasıl fark edemezler, diyorsunuz…
Neden check-up yapılmadı?
Kaçırılmış ve 4 yıl sonra bulunmuş bir çocuğun en azından bir check-up’tan geçmemesi tuhaf bir durum. Hem genel sağlığına hem bedensel olarak istismara uğrayıp uğramadığına bakılması gerekiyordu. Tabii normal şartlarda Esther’ın böyle bir kontrolden geçemeyeceği kesin. Ama en azından bir teşebbüs olurdu, Esther zekasını kullanarak bunu yaptırmazdı, ileri tarihe atılırdı vs. vs. Ancak o heyecan bize yaşatılırdı. Bu bir eksiydi…
Filmin adı neden First Kill?
Filmin başlarında onun daha önceden de bir aileye sızdığını ve fotoğraflara bakınca da orada da cinayet işlediğini görüyoruz. Bu durumda filmin adı neden First Kill? İsim ve içerik arasında uyuşmazlık var. Biz bu filmde Leena’nın katile dönüşümünü seyretmiyoruz; o zaten karşımıza bir katil olarak çıkıyor.
Diğer bazı sorunlar
Leena’nın en tehlikeli hasta olarak tanımlanıyor; ancak gardiyanlar ona karşı aptalca hatalar yapıyor. Onun odasına giren ilk gardiyan son derece aptaldı. Oyun olsa yapay zekası yetersiz diye yapımcılara kızardım. Kapıdaki iri yapılı adamı sanırsınız ki bir zombi alt ediyor. Çocuk sonuçta… Bu çocuk şansa bakın ki tam da Leena’nın ihtiyacı olduğu zamanda ihtiyacı olduğu yerde ortaya çıkıyor. Kocaman adam bu çocuk üzerine daha iyi atlasın diye bekliyor sanki… Sonrada zombi saldırısına uğramış gibi hiçbir şey yapmıyor.
Kadın ve çocuk profesyonel kralık katiller kadar sakin ve soğukkanlılar. Dexter’ı seyrettiğinizi sanıyorsunuz bir an… “Aşağıya git ve işini bitir!” Bu nasıl soğukkanlılık böyle?
Leena polis tarafından yakalanarak eve getirildikten sonra hiçbir şey olmamış gibi lavaboya gidiyor ve öldürülmeyi bekliyor. Halbuki ona daha önce zehir verdiler. Yani onların kendisini öldürmek istediği ve bu kararı aldıklarını Leena biliyor. Nasıl bu kadar safça hareket edebiliyor. Leena eve girdikten sonra üst katta ani bir hazırlık yapacak diye bekliyordum ama boşuna beklemişim. Yakalandı ve komik denebilecek bir şekilde ellerinden kurtulup kaçtı. Bunlar küçük ama önemli detaylar…
Sonuç olarak ilk filmi aşan bir film beklerden maalesef ortalama hatta ortalamanın altı bir filmle karşılaştık… İzlenir mi? İlk filmin hatırına evet…