Neil Gaiman’ın 1989’da piyasaya sürülen ve adeta çığır açan çizgi roman serisi… The Sandman… Gaiman’ın hayal gücünü yansıtan çizgi roman serisinin kelimenin tam anlamıyla devasa bir evreni var. Bu serinin destansı anlatımları çağları ve 10’larca topluluğu içerisine alır.
“İnsanlık buna gerçek dünya demekte kararlı. Onlar her nedense gözlerini kapattıklarında yaşadıkları dünyadan pek bahsetmezler. Orası benim diyarım.” (Sandman)
Tüm hikâyelerin merkezinde The Endless yani Sonsuz olarak bilinen bir aile var. Sandman her birisi var oluşun farklı bir yönünü temsil eden (kader gibi, ölüm gibi, arzu gibi…) Sonsuzların yedi üyesinden birisi.
Bu devasa evreni bir ya da birkaç sinema filmiyle aktarmaya çalışmak büyük cesaret ister. Zaten Neil Gaiman’ın 1990’lardan beri film projelerine karşı direndiği ve bunları kabul etmediği biliniyor.
Riski büyük çünkü milyonlarca fanı bulunan bir çizgi roman serisi, efsaneleşmiş bir karakter ve onun çağları içerisine alan evreni ya da evrenleri söz konusu… Bu bağlamda Sandman’in dizi olarak gelmesi elbette en mantıklısıydı.
Neil Gaiman, 30 yıl önce yazdığı eserleri bu şekilde seyretmenin onu duygulandırdığını söylüyor. Gaiman, aktörleri çok beğendiğini ayrıca altıncı bölümde gözyaşlarını tutamadığı ve bu bölümün gördüğü en iyi TV şovlarından birisi olduğunu aktarıyor.
Orijinal Adı: The Sandman
Tür: Drama, fantastik, korku
Ülke: Amerika
Oyuncular: Tom Sturridge, Niamh Walsh, Patton Oswalt, David Thewlis, Joely Richardson, Boyd Holbrook, Mason Alexander Park, Vanesu Samunyai
Sezon sayısı: 1 tane yayınlandı
Bölüm sayısı: 10 (ilk sezon)
Süre: 50 dk (ortalama)
IMDB: 8,3
25. Kare puanı: 7,5
Dizinin konusu
Dizinin 10 bölümlük ilk sezonu büyük oranda çizgi roman serisinin ilk cildinden alınmış. Son dört bölümse ikinci cildin yeniden tasarlanmış ve kurgulanmış hali…
Sandman kendi tabiriyle amatör bir büyücünün büyüsüne yakalanıyor ve 100 küsur sene esir hayatı yaşıyor. Onun yokluğu hem rüya dünyasını hem de insanların uyku ve rüya düzenlerini altüst ediyor ve bunları bir kaosa sürüklüyor. Dizi hikâyesi; Sandman’in kendi krallığını yeniden inşa etmesini, kayıp eserleri aramasını ve kendi yokluğundan istifade ederek kaçan kâbusları toplamaya çalışma sürecini anlatıyor ve onlarca yıl sürüyor. Sandman bu yolculuğunda Cehennem’in hükümdarı Lucifer’ı bir takas için ziyaret ediyor, ayrıca ölümlülerin koruyucusu denebilecek kız kardeşi Death’le yani Ölüm’le buluşuyor.
The Sandman’in artı ve eksileri
Ben bu yapımın tamamen fanlara yönelik olduğunu düşünüyorum. Morpheus ya da Düş’ün evrenini bilmeyenlerin dizi üzerinden karakteri ve onun dünyasını anlayabilmeleri için büyük sabır göstermeleri gerekiyor. Çünkü yapımcıların hiç acelesi yok ve her şeyi yavaş yavaş ve detaylıca aktarıyor. Dizi fanları dışındakiler bu sabrı gösterebilir mi? Ben şüpheliyim.
Dream karakteri özellikle ilk başlarda soğuk ve herkese karşı inanılmaz mesafeli duruyor. Bu ilerleyen bölümlerde değişiyor; ancak en başlarda bu karakter evreni bilmeyenlere itici gelebilir ya da itici gelmese de ona hemen ısınamayabilirler.
Dizinin CGI’ların büyük bir kısmı bana çok basit geldi. Böylesine ihtişamlı bir kahramanın evreni daha gösterişli olmalıydı diye düşünüyorum. Tabii bu bütçeyle alakalı bir durum; ancak ne olursa olsun çoğu sahnedeki CGI’lar bana göre yetersizdi.
Dizinin en büyük başarısı sizi Dream’ın evrenine taşıyabilmesi. Farklı bir evrende olduğunuzu iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Ancak en başta söylediğim gibi bu yapımın hedef kitle olarak çizgi roman fanlarını seçtiğini düşünüyorum ve evreni hiç bilmeyenlerin diziyi etkili ve vurucu bulmayacağını düşünüyorum.
The Sandman incelemesine 25. Kare Youtube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.