Sinema Sayfam

Sistemi Alt Üst Eden Dizi: The Boys 3. Sezon İncelemesi

the boys starlight-10

Bu yazıda Amazon Prime’in sıra dışı dizilerinden The Boys’dayız. Yazıda, diziyi hiç seyretmeyenler için spoiler içermeyen bir girişin ardından 3. sezon finali üzerine kısa bir değerlendirme yer alıyor.  

Nedir bu dizinin olayı?

The Boys’u (aynen benim önceden zannettiğim gibi) Marvel tarzında ama biraz daha ciddi ve düzgün bir süper kahraman dizisi sanıyorsanız size bir haberim var. Yanlış düşünüyorsunuz. The Boys bunun çok ötesinde bir yapım.

Dizinin bana göre dört temel bileşeni var. Birincisi elbette süper güçlere sahip kahramanlar. İkincisi bunlarla geçmişte sorunlar yaşamış veya şu an sorunlar yaşayan ve süper kahramanlara karşı mücadele insanlar. Dizinin üçüncü bileşeni kahramanların çalıştığı devasa bir şirket. Sonuncu bileşen de fanlar ya da fan olmasa da vatandaşlar yani halk… Bu dört bileşenin de gerçek yaşama bakan sembolik anlamları var. Bundan daha sonra bahsedeceğim.

Süper kahramanların en güçlüsü ve tartışmasız lideri Homelander. Bu Türkçede vatanserver anlamına geliyor. Homelander ve diğer “vatansever” kahramanları halka pazarlayan, onların filmlerini ve belgesellerini hatta çizgi filmlerini çeken, giysilerini satan Vought devasa bir şirket var. Bu şirketin temel amacı elbette daha fazla kâr etmek ve çok daha fazla para kazanmak.

Şirket özünde peş para etmeyen, rezil denebilecek kadar çapsız ve karaktersiz süper kahramanları halka en başta Amerika’yı sonra da dünyayı kurtaran süper insanlar olarak yutturuyor. Yani imaj onlar için her şeydir. En başta kahramanların imajlarını korumak ve bu yolla şirketin hisselerini tavanda tutmak uğruna yapamayacakları hiçbir şey yok.

Örneğin dizinin başında kendi halinde birisi olan Hughie Campbell’ın kız arkadaşı, hız manyağı A-Train tarafından adeta moleküllerine ayrılıyor. A-Train onun içerisinden geçiyor. İşte bu ve buna benzer durumlar halktan gizleniyor ki çark dönmeye devam edebilsin.

Dizinin mantığı kabaca bu. The Boys’un şu ana kadar üç sezon boyunca devam eden son derece güzel bir hikayesi var. Marvel yapımları gibi gittikçe içi boşalan ve ruhsuzlaşan bir dizi değil. Mesajları güzel, insan ve süper kahraman psikolojisinin aktarımını çok beğendim. Karakter gelişimleri, onların iniş ve çıkışları çok iyi. Sezon sonları gerçekten güzel ve beklenmedik sürprizlerle sona eriyor.

The Boys sonuç olarak güzel dizi… Bu tarzı seviyorsanız diziye bir şans verebilirsiniz.

Şimdi sembolik anlamlarından ve mesajlarından bahsetmek istiyorum. Tüm sezonlarla ilgili spoiler içeren bölüme geçiyoruz.

Orijinal Adı: The Boys
Tür: Aksiyon, suç, drama
Ülke: Amerika
Oyuncular: Erin Moriarty, Karl Urban, Jack Quaid, Antony Starr, Dominique McElligott, Jessie T. Usher, Laz Alonso, Tomer Capone, Karen Fukuhara, Colby Minifie, Claudia Doumit, Nathan Mitchell
Sezon sayısı: 3 (devam ediyor)
Bölüm sayısı: 8 (her sezon)
Süre: 60 dk (ortalama)
IMDB: 8,7
25. Kare puanı: 8,0

V Bileşeni ve yeni dünya düzeni

Bilindiği üzere şirketin kurucusu Frederick Vought, V bileşenini insan denekler üzerinde 1939’da denemeye başlamıştı. Daha sonra bu bileşimin güç verdiği askerler, Frederick’in taraf değiştirmesinden sonra Alman’lara karşı kullanılmış. Frederick Amerika’ya geldikten sonra 1984’te öldüğü düşünülen ama gerçekte Rusların elinde esir olan Soldier Boy’un önderliğinde ilk ekip kurulmuş. Soldier Boy’dan sonra şirket onun biyolojik çocuğu olan Homelander’ı ekran yüzü olarak kullanmaya başlamış.

Şirketin kuruluş yılları tam olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk geliyor. Yani 1939 ve 45 arasında. Şirketin tarihçesi Amerika’nın süper güç haline gelişiyle paralel ilerliyor. Bu yönden Vought şirketi için Amerika’nın başta kendi ülkelerinde sonra da tüm dünyada kurduğu ikiyüzlü ve çıkar odaklı sistemin kendisi diyebiliriz. Homelander’ın yenilmezliği ve gücü hem sistemin gücünü hem de bizzat Amerika’nın hâkimiyetini sembolize ediyor.

A-Train’in 3 sezon boyunca yediği en sağlam tokatlardan birisi sonradan şirket yönetimine gelen Ashley’den geliyor. Kendi abisi, Mavi Şahin tarafından saldırıya uğrayınca adalet talep eden iki yüzlü A-Train… Ashley bu küstah talep karşısında adeta deliriyor ve “Adalet şimdi mi aklına geldi?” diye bağırıyor.

O güne kadar özellikle Homelander’ın aşağılamalarına ses bile çıkarmayan, kendi ruhunu sisteme satmış aşağılık A-Train, kendi yakını zarar görünce adalet talep ediyor. Aslında her şeye rağmen bu bile bir gelişme; çünkü insan böyledir işte. A-Train, özür dilemekten ve yüzleşmekten kaçtığı Hughie’den bu sayede ilk kez ve içtenlikle özür diledi.

Süper düşman ihtiyacı

Ancak sistemin tek özelliği kurulu düzeni, yalanlar ve sahte kahramanlar üzerinden devam ettirmesi değil. Şirketin bir diğer önemli özelliği sahte düşman üretmesi…

Pazarlamanın en önemli ayağı ihtiyaç oluşturmaktır. Şirkette çalışan kahramanların, sivil savunmaya resmî olarak girebilmesi için piyasaya süper kötüler sürülüyor. Gerçek anlamda zeki birisi olan Homelander; gizlice, el altından özellikle Suriye taraflarına V bileşeni taşıyor ve orada süper kötüler ortaya çıkmaya başlıyor. Bu durumda süper kahramanlara sadece sokaklarda başı dertte olanları kurtarma noktasında ihtiyaç duyulmanın bir adım ötesine geçiliyor. Artık ordunun da onlara ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.

The Boys incelemesinin tamamına 25. Kare üzerinden ulaşabilirsiniz.

Exit mobile version