“Bu dünya gerçek değil!” Gerçekliğin doğasını sorgulama eğer bir tür insansı virüsse bunun insanların yeni tanrılarına bulaşmasını nasıl anlamak gerekiyor? Host-ları insan gibi tasarlayan yaratıcıları kendi zayıflıklarını istemeden de olsa onlara mı aktarmıştı?
Westworld 4. sezon 5. bölümde gerçekliği sorgulama virüsü görünüşe göre insanlardan host-lara bulaşıyor. Bu arada Westworld 4. sezon 4. bölümün incelemesine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Host-lara bulaşan insan virüsü
Siyah giyen adamımız 5. bölümün başında restoranda oturan host-lara “Hiçbir kontrolünüz yok ama yine de kendinizden o kadar eminsiniz ki…” diyor. Host William’ın sonraki “tereddüdünü” ve insan William’la konuşmasını göz önünde tutarsak onun Tanrı (Tanrıça denilmeliydi bence), Charlotte Hale’i kızdıracağı kesin… “Bu onun dünyası, benim değil” demişti host William… Yoksa insanların kıskançlık virüsü de mi host-lara bulaştı?
Ben Charlotte Hale’in bir tanrı olarak bulunduğu mekanda sıkılmasını da buna bağlıyorum. Bir yerde insan doyumsuzluğuna atıf yapılmıştı. Host-lar sanırım kendi düşündüklerinden daha fazla insan… Tanrı modu bile Charlotte Hale’e yetmiyor. İnsanları evcil hayvanlara çevirmeleri, pürüzler olsa da mutlak bir zafer ilan etmeleri bile yetmemiş onlara… “Yıllar geçti ama hâlâ doyamıyoruz!”
Bu aslında insan doğası… Charlotte bir yönden insanlara benzemekten rahatsızken (onların bitmeyen iştahının kendilerinde olması) diğer yönden de insanlar gibi olmama konusunda kararlı görünüyor. William’la konuşurken kendi türünü kendisi gibi düşünmeye zorlayamayacağını söyledikten sonra “Bunu onlar yapardı” diyor köle insan ırkını kastederek…
William “İstediğimizi yapabilmemiz için bizleri özgür kıldın” diyor; ancak Charlotte Hale yine de aykırı-larla iletişime geçtikten sonra intihar eden host-larıdan çok rahatsız. Peki neden? Bunun nedenini William’a söylediği bir cümlede yakalıyoruz: “Onlarla birlikte sefalet çekmen için yaratmadım seni! Biz çok daha fazlasına kadiriz!” Charlotte Hale bence bu sezonun anahtar cümlesini burada sarf etti… “Biz çok daha fazlasına kadiriz…” Host-ların kibirlenmeyeceğini varsayarsak bu hüküm cümlesi, insan ve host ırkı arasındaki savaşın nihayetini gösteriyor olabilir. Yani tamamen köleleştirilen insan ırkı pes etmeyerek, direnerek ve host-ları bile etkileyerek yeniden tanrı koltuğuna geçiş yapabilir… Göreceğiz… Charlotte Hale’in “daha fazladan” neyi kastettiği şu an için bir gizem. Bir ara “bedenin terk edilişi” gibi bir şeyler gevelese de bu nokta açığa kavuşmadı… Tanrıcılıktan öte ne olabilir? Tekrar insana dönüşmek mi? Yok artık…
Outliers- Aykırılar (Düzensizler)
Görünüşe göre Charlotte Hale’nin planı kusursuz gibi dursa da insan doğası zayıf bile olsa içten içe asimile olmaya karşı türsel bir direnç gösteriyor. Aslında Charlotte Hale için bu beklenmedik bir durum değil. Onu asıl düşündüren insanların aykırılıkta bulunması değil (“Hasadın içinde her zaman belirli bir miktar bozulma söz konusudur”); Charlotte bunun kendi türüne bulaşması karşısında çok endişeli (“Bizden birisinin kendi canına kıyması… Bu asla olmamalı”). Şu ana kadar düzensizlerle etkileşime geçtikten sonra tam 38 host intihar etmiş. Onun elini kanattığı sahnenin arka planında bu vardı. “Neden bu sorunu çözemiyorsun?” diye bağırırken kendi türünden olan William’a bir yönden onun halefine olan hayranlığını da dile getiriyor: “Atan asla böyle çuvallamazdı… O bir insandı ama en azından etkiliydi.”
Charlotte Hale, başarısızlığı kabul etmiyor ve sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Programlamada bir sorun olmadığı William’ın sözlerinden sonra netleşti… Charlotte Hale belki de kusursuz olarak gördüğü ırkının ve kendisinin sandığı kadar mükemmel olmadığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacak… Kim bilir…
Hikâye anlatıcısı ya da Tanrı Christina
Teddy’nin, tam patronuyla konuşurken Christina’yı araması ve daha sonra ona “Burası gerçek bir dünya değil” demesi ve onun gözlerini gerçeğe açmaya çalışması… Matrix’le paralel bir hikaye seyrediyoruz. Morpheus da Neo’ya telefonla ulaştı ve ona gerçekliği anlatmaya çalıştı. “Matrix her yerde” demişti Morpheus aynen Christina’nın patronu gibi… “Duvarlı bahçe, yani kapalı sistem… Nerede o?” Cevap şuydu: “Her yerde… Sadece onu görmen gerekiyor.”
Christina, görünüşe göre Charlotte Hale tarafından Dolores’ten esinlenerek hikaye yazması için tasarlanmış bir host. Charlotte elbette Dolores’ten nefret ediyor; ancak aynen insan William’a olan hayranlığı gibi kendi türünden birisine karşı gizli bir hayranlık besliyor olması da olası… Onu bu yüzden yaratmış olabilir.
Charlotte’nin bizzat onu ziyaret etmesi ve onun herhangi bir dışsalla iletişim kurup kurmadığını anlamaya çalışması ona verilen önemi gösteriyor. Charlotte’nin kurduğu bu sistemde en önemli taşlardan birisi Christina gibi duruyor. Eğer bu taş çekilirse yani Christina gerçekliği sorgulamaya başlarsa ki başladı, tüm sistem Charlotte’nin başına yıkılabilir.
Christina, hikâye yazmanın ötesinde Charlotte’yle aynı güçleri paylaşıyor. Her ikisi de sanal gerçekliğe müdahalede bulunabiliyor. İki tanrı(-ça) bir gerçekliğe fazla… Kapışma adım adım yaklaşıyor… Christina’ya açılan kapı aslında onun gerçekliğe ilk geçişi… Gizli bir kontrol odası… Bu odada Christina bu dünyanın sadece bir hikâye olduğunu ve kendisinin de bu hikâyenin anlatıcısı olduğunu net olarak görüyor. Teddy’le birlikteyken insanları etkilediği anda zihni tam olarak “Tanrı” olduğuna ikna olmamıştı. Sahte öğle yemeği randevusunda bir tık daha ikna olsa da yine aklında soru işaretleri vardı… Ancak şimdi yaşadığı gerçekliğin sahteliği konusunda düşünceleri netleşti…
Christina daha sonra gece vakti Teddy’i bulur. Artık Kule’yi görebilmektedir. Sorduğu soru yeni bir evrenin habercisi: “Bunu bana kim yaptı?” Cevap şaşırtıcı: “Sen yaptın!”
Tüm bunlardan sonra bence artık şu soru sorulabilir: Christina gerçek dünyada mı yoksa Hale’in gerçek dünyayı daha iyi anlayabilmek için tasarladığı bir simülasyonun içerisinde mi? Böyleyse eğer Teddy’i gönderen kişi Charlotte… Amacıysa aykırılara neden olan hata kodlarını çözebilmek…
Gelecek bölümü merak ediyorum.
