Westworld’ün 4. sezonu 4. bölümde dizi özüne döndü ve hepimizi sağlam ters köşe yaptı diyebilirim. İlk üç bölüm sonrasında bende açıkçası biraz hayal kırıklığı oluşmuştu; çünkü beklendik gelişmeler oluyordu. Ancak bir taraftan da yapımcılardan (Lisa Joy ve Jonathan Nolan) her an şaşırtıcı ve ters köşe yapıcı bir hamle bekliyorduk. Bu hamle 4. bölümde geldi ve bölüm gerçekten iyiydi… Neden iyiydi? Çünkü bizler bir süredir neler olduğunu anlamaya çalışırken senaristler büyük bir maharetle bizim beynimizi de manipüle ediyorlarmış. Farklı zamanları seyrettiğimizi az çok tahmin edebiliyorduk; ancak bu kadarını beklemiyorduk.
Neler olmuş neler…
En son insan Caleb ve host Maeve’i başları fena halde dertteyken bırakmıştık. Maeve, çakal William’a yenilmişti; Caleb’in beynine de sinekler adeta hücum etmişti. Bir önceki bölümü burada bitirmiştik.
Dördüncü bölüm Maeve ve Caleb’in bir adanın üzerinde bulunan güçlendirilmiş bir Rehoboam yedekleme sunucusu saldırısıyla başlıyor. Bu saldırının zamanı net değil. Çatışma sonrasında Caleb ağır yaralanıyor. Bu sırada bize onun ağzının içinde (üst damağında) onun host olduğu gösteren bir görüntü gösteriliyor. Maeve bunu görmesine rağmen hiç şaşırmıyor ve sana özgürlüğü tattıracağım gibi sözler söylüyor. Daha sonra da Caleb’in implantına giriş yaparak ona özgür ve mutlu olduğu bir yaşamı göstermeye başlıyor. Burada aklımız iyice karışıyor. Acaba Caleb baştan beri bir host muydu, diye sormaya başlıyoruz. Bu soruya net bir yanıt alamadan Caleb gözlerini açıyor ve kendisini sinek saldırısına uğradığı mekanda buluyor (3. bölümün sona erdiği yer). Charlotte Hale, ona “Evcil hayvanım” diye sesleniyor ve insan ırkına yapmayı planladıkları artık açığa çıkıyor. Onları kontrol etmek ve evcil hayvanlara dönüştürmek…
Bu sırada Meave, Caleb’i bir kez daha kurtarmayı ve sinyalleri geçici de olsa susturmayı başarıyor. Ben bu kaçışı çok basit ve kolay bulmuştum. İşin aslı sonradan ortaya çıktı. Kaçış sırasında Caleb, Altın Çağ parkının içerisinde, bölüm başında Rehoboam saldırısında yara aldığı yerin tam simetriğinden bir bıçak darbesi alıyor (Bu bıçak aslında sadece hostlara zarar verebiliyor olmalıydı… Bu sahnenin anlamı da daha sonra ortaya çıkıyor). Bu sırada bu kez Rehoboam saldırısı sonrasına dönüyoruz. Meave, Caleb’e haftalarca başında oturduğunu söylüyor ve Caleb’in yaraları iyileşmeye başlıyor. Buradaki detayları geçiyorum.
Tekrar parktan kaçışa dönüyoruz. Caleb ve Meave, Siyah Giyen Adam’la son bir kapışma gerçekleştiriyor. Meave ve William kapışırken Caleb, kelepçeli Charlotte’yi bir tür sığınağa götürüyor ve yardım istiyor. Bu sırada beyni hâlâ sineklerle savaşıyor. Charlotte ona kontrol altında olduğunu söylese ve Meave’i vurmasını istese de o tam aksine William’ı vurur. Charlotte onun kendisine nasıl direndiğini anlayamaz ki bu önemli bir nokta. Meave aşağıda, William’ı haklamak için patlayıcıları ateşliyor ve kendi ölümü pahasına William’ın da işini bitiyor.
Bu noktada fena karışıyor. Charlotte, Caleb’e bu anı hatırlayıp hatırlamadığını soruyor. İşte bu an bizim de beyin devrelerimiz yanmaya başlıyor; çünkü Charlotte bu anın 278. kez yaşandığını söylüyor. Meğerse aslında 3. bölümün sonunda Caleb’in beynine sinekler girdikten sonra savaşı Charlotte kazanmış. Aradan 23 yıl geçmiş ve tüm insanlar (en azından direnişçiler dışında ki artık onların neye- kime karşı direndiğini de anladık) o ürpertici kuleden yayılan sesin kontrolüne girmiş. Ancak Caleb de bir şeyler var. Charlotte zaten bunu araştırıyor. Onun beyni görünüşe göre teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Neden? Bunu henüz biz de bilmiyoruz Charlotte de bilmiyor.
Bu arada Caleb, Charlotte’nin zihin deneylerinde bir kobaya dönüşmüş bu tamam ama Meave’e ne olduğu belirsiz. Ancak bölüm bunun da cevabını neredeyse veriyor.
Şimdi gelelim Bernard’a…
Meğerse “süperman-e” dönüşen Bernard’ın aradığı silah aslında Meava’in bedeniymiş. Çölde yapılan kazıda Meava’in bedenine ulaşıyorlar. Ancak bölüm sürprizleri burada da bitmiyor. Çöldeki direnişin iki numarası Caleb’in kızıymış. Onu en son minik bir kızken bırakmıştık. Şimdi aradan tam 23 yıl geçmiş. Ancak soru şu ki; Charlotte çocukların beyninin direnemediğini, köleleşmeye yatkınlıkları olduğunu söylemiş ve Caleb’in kızının da direnmediğini anlatmıştı. Ancak şimdi Frankie’yi karşımıza bir direnişçi olarak çıktı. Charlotte’nin yalan söylemediğini varsayarsak Frankie’nin sineklerin kontrolünden bir şekilde çıkmayı başardığını söyleyebiliriz. Bakalım senaristler bu noktayı nasıl aydınlatacaklar…
Sonuç olarak artık Charlotte’nin dünyasındayız. Charlotte’nin gücü ve kontrol etkisi sinek sürüsüyle birlikte inanılmaz boyutlara ulaşmış ve durdurulması zor görünüyor.
Artık “her şeyi bilen” Bernard ve yeni dünyanın tanrıçası Charlotte aynı zaman çizgisindeler (daha farklı bir sürpriz olmazsa). 23 yıllık zaman sıçraması taşları yerine oturtmuş görünüyor. Bu arada geçmiş bölümlerde “yasak topraklar” geçen bölgenin de muhtemelen 4. sezonda gördüğümüz park alanı olduğu anlaşılıyor. Meava’in bedeni orada bırakılmış ve Bernard deneme-yanılma yöntemiyle onun bedeninin yerini tespit etmiş. Park’ın neden yer altına gömüldüğü ciddi bir soru işareti. Orada Charlotte’ye karşı bir isyan mı başladı? Ya da ne oldu da tüm park gözden çıkarıldı ve yerin altına gömüldü? Bu soruların cevabını da merakla bekliyoruz.
Christina’nın gizemi ve zaman dilimi hâlâ gizemini koruyor. Christina eğer gerçekten bir insansa bu durumda onu Dolores’e bağlayan bazı psişik güçleri var demektir. Christina ve Dolores arasındaki bağları geçen bölümlerde net olarak gördük. Şu an için Christina’nin gerçek insan olduğunu varsayarak şöyle söyleyebiliriz: Christina oyun için tasarladığı karakterleri güçleri sayesinde gerçek yaşamına yansıtabiliyor. Tabii Christina’nın yaşadığı evrenin bizim hiç bilmediğimiz bir sunucuda çalışan bir simülasyon olma olasılığı da var. Eğer bu doğruysa o zaman karşımız bu simülasyonu kim tasarladı sorusu çıkacak. Cevabın Dolores olma olasılığı çok yüksek…
Belki de Christina’nın yaşadığı New York şehri Caleb’in sadakat testinden dışarıya kaçtığında gördüğü şehirdir. Bu da bir olasılık…
Westworld’ün 4. sezonu 4. bölüm çok iyiydi. Yapımcılar… İşte bize bunlarla gelin…
