İngiltere yapımı Men, 2022 yılının en dikkate değer gizem filmlerinden birisi. Ünlü yönetmen ve senarist Alex Garland imzalı filmde kocasının ölümü sonrasında kafasını toparlamak isteyen genç bir kadın, İngiltere’nin kırsal kesiminde bir süre yalnız kalmak ve doğanın tadını çıkarmak için bir ev kiralıyor. Bir gün ormanlık bölgede yürüyüş yaparken kendisini takip eden ürpertici bir adamla karşılaşıyor. Sonrasında inanılmaz olaylar yaşanmaya başlıyor.
İzlenimlerim (spoiler yok)
Bu filmin yazarı ve yönetmeni Alex Garland; Ex Machina (2014) ve Yok Oluş (2018) gibi filmlerin de yönetmeni ya da senaryo yazarı. Garland, yönettiği pek çok filmin aynı zamanda senaryo yazarlığını da yapıyor. Karşımızda ne yaptığını çok iyi bilen, kendi tarzını oluşturmuş bir yönetmen var. Başroldeki Jessie Buckley zaten bu tür roller için biçilmiş bir kaftan gibi… Harika bir oyuncu.
Men adındaki bu film baştan sona kadar metaforlarla dolu, oldukça rahatsız edici görüntüler içeren bir film. Gizem sevmeyenler, mitolojik göndermeler de içeren sembolizmden hoşlanmayanlar ve senaryo üzerine kafa yormayı sevmeyenler bu filmi doğal olarak beğenmez. Ancak bu türü seviyorsanız karşınızda zevkle izleyeceğiniz bir film var.
Orijinal Adı: Men
Tür: Drama, korku, gizem
Yönetmen ve senarist: Alex Garland
Ülke: İngiltere
Türkiye Gösterim Tarihi: 03 Haziran 2022
Oyuncular: Jessie Buckley, Rory Kinnear, Paapa Essiedu, Gayle Rankin, Sarah Twomey, Zak Rothera-Oxley, Sonoya Mizuno
Süre: 01 40dk
IMDB: 6,1
25. Kare puanı: 7,3
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Bu Film Ne Anlatıyor?
Bu film, yüzeysel bir bakışla Harper’ın kocasının ölümünden sonra yaşadığı travmanın dışa vurumu olarak görülebilir. Bu yanlış bir yaklaşım olmaz; ancak senaryo bundan daha derin. Film ezici bir çoğunlukla yani filmin neredeyse tamamında (onun bakışından aktarmadığı sahneler de var) bir kadının gözünden erkek doğasının rahatsız edici yönlerini aktarıyor. Zaten filmin adında çoğul ifade kullanılmış. Men yani erkekler denilmiş. Harper’ın travmasının kökeninde de ki filmin sonunda bu çok net olarak ortaya dökülüyor, işte bu var. Yani erkeğin kadını yer yer irite eden doğası…
Karakterler üzerine…
Harper kırsala gittikten sonra karşısına çıkan erkeklerin her birisi James’in şahsında görülen ve Harper’ı rahatsız eden erkek doğasının bir yönünü sembolize ediyor.
Bunların tamamının finale doğru bir bütün halinde, bir döngü olarak birbirinin içerisinden bir diğerini parçalayarak doğduğunu kaçırmayın. Bu doğumlar finalde zaten fiziksel olarak James’e dönüşüyor. Harper önce iğrenerek ya da korkarak baktığı bu doğumlara sonradan alışıyor. Korku ve endişesi ya da kaygısı yok oluyor. Zaten en sonda yani finalde kocasının şahsında bir kadın olarak erkeklere benden ne istiyorsun (bizden ne istiyorsunuz, olarak da düşünebiliriz) diye soruyor. Bu soruya bir kadının erkek doğasını anlamlandırmaya çalışması olarak bakabiliriz.
Geoffrey
Ev sahibi Geoffrey, Harper’ın ölen kocasının dolayısıyla erkek doğasının ilgisiz, pasif ama yer yer agresif ve rahatsız edici ayrıca kayıtsız tarafını temsil ediyor. Geoffrey evin etrafında davetsiz birisinin dolaştığını duyunca önce inanmıyor ve bunu inkar ediyor. Sonra olayın ciddi olduğunu anlayınca işi şakaya vurmaya çalışıyor. Aslında burada kendi üzerine gelebilecek eleştirilere karşı siper alıyor; çünkü daha önceden Harper’a “Burada kapıyı kilitlemene bile gerek yok” demişti. Yanıldığını kabullenerek özür dilemektense böyle aptalca triplere giriyor.
Evi dolaştırırken ne kadar yüzeysel anlatımlar yaptığını ve bu işi bile beceremediğini görebiliyoruz. Bu adam film boyunca hep Harper’ı rahatsız eden işler yapar. Örneğin eve giren karganın boynunu kırar, evden kaçmak isteyen Harper’ın karşısına farkında olmadan da olsa bir engel olarak çıkar ve onun kaçış yolunu kapatır; sonra araçla onun üzerine gider yani kendi hatasını görmez ve yaşananların Harper’ın yanlışı olduğunu düşünerek onu ezmeye- yok etmeye çalışır. En gerekli anlarda, Harper’ın ona ihtiyacı olduğu anlarda ortalıkta bulunmaz; bulunduğu zamanlarda da somut bir yararı olmaz.
Papaz
Papazın birkaç yönü var. Birincisi bu adam James’in dinî geçmişini temsil ediyor. Tartışma sırasında James’in özellikle kiliseye vurgu yaptığı görülüyor. Papaz ve Harper karşılaşması kilisede gerçekleşiyor. Papaz öncelikle Harper’a güven veriyor ve Harper bu sayede ona içini açıyor. Bu onların evlilik süreci. Harper’ın James’le evlenmesi zaten ona güvendiğini gösteriyor. Aksi durumda evlilik olmazdı. Ancak sonra işler çirkinleşiyor.
Papaz önce Harpar’a fiziksel olarak dokunuyor. Harper bir art niyet görmediği için önce ona bir şey söylemiyor. Papaz James’in ölümü noktasında tüm suçu Harper’a yüklemeye başlıyor. Hatta papazın daha sonra şiddet konusunda bile James’e hak verdiği görülüyor. Bunun üzerine Harper küfür ederek oradan ayrılıyor. Bu da onun ayrılma ve boşanma süreci.
Toparlarsak Harper, önce papazın kendisini anladığını düşünerek onunla samimi bir şekilde konuşuyor; yani evlilik sorunsuzca ilerliyor. Ancak sonra papazın kendisini anlamadığını, hatta suçladığını fark ediyor. İşte bu manipülasyonun aynısını kocası intihar edeceğini söyleyerek yapıyor. İntihar edersem bunun yüküyle yaşamak zorunda kalacaksın demesi bir manipülasyondur. Harper’ı köşeye sıkıştırma çabasıdır. Bunun aynısını bu salak peder de yapıyor. Suçu Harper’a yüklemeye ve onu bir vicdansal yük altına almaya çalışıyor.
Papazın, Harper ayrıldıktan sonra onun oturduğu yere dokunması, James’in karısına adeta bir hayvan gibi şiddet uyguladıktan sonra özür dilemeye çalışmasına benziyor. Papazın evde Harper’a yaptığı cinsel saldırıyı ve iğrenç sözlerini de göz önünde tutarsak bu adam; James’in kadınları aşağılayan, istediği zaman onlara şiddet uygulayabilecek sonra da özür dileyerek kaldığı yerden devam edebileceğini düşünen yönlerini sembolize ediyor diyebiliriz.
Papaz ve Yunan Mitolojisi
Evde geçen konuşmada Papaz neden kendisini bir kuğuya benzetiyor. Bu benzetmeyi neden yaptığını hiç düşündünüz mü? Bunun anlamı onun bunu benzetmeyi yapmadan önce sarf ettiği sözlerinde gizli. Onun Harper’a tecavüze yeltenmeden önce alıntı yaptığı sözleri Yunan mitolojisinde yer alan Leda ve Kuğu hikâyesinde geçiyor. Bu hikayede Zeus bir kuğu şekline girer ve sonradan Spartan kraliçesi olacak Leda’yı ya baştan çıkarır ya da ona tecavüz eder. Bu papaz kılıklı adam kendisini yani filmin terminolojisine göre erkeği, tanrı yerine koyuyor ve kendisinde Harper’e tecavüz etme yetisi ya da hakkı görüyor.
Men film incelemesinin tamamına 25. Kare Youtube kanalından ulaşabilirsiniz.