Jurassic Park serisi 1993 yılından beri devam eden bir efsane… Bu seri insanları, 66 milyon yıl önce nesilleri tükenmiş dinozor ırkıyla karşı karşıya getiriyor. Jurassic Park serisi inanılmaz ve büyüleyici bir dünyanın kapıları aralıyor. Milyonlarca yıl önce yaşam döngüsünde şansını kullanan ve doğanın yok olmasına izin verdiği dinozorları günümüze taşıyor.
Bu karşılaşmada aslında her iki tür için de tehlikeli. Serinin ilk filmlerinde genellikle yırtıcı, etobur dinozorların saldırılarını seyretsek de sonraki filmlerde yavaş yavaş işler tersine dönmeye başlıyor.
Bu yazıda sizleri Jurassic Park’ta yer yer tehlikeli yer yer de duygusal ve epik bir gezintiye çıkarmak istiyorum.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
1. Film: Jurassic Park (1993, IMDb: 8,2)
Jurassic Park serisinin başlangıç filmindeyiz. Dominik Cumhuriyeti’nde bulunan bir madende önemli bir keşif yapılıyor. Bu keşifte ele geçen sivrisinekte dinozor kanı bulunmaktadır ve bilim insanları bu sayede dinozorların DNA’larına ulaşılır. Bir süre sonra Kosta Rika açıklarında bulunan bir adada güvenli bir bölgede dinozor üretilmeye başlanır.
Adanın içerisinde yaklaşık 8 km’lik bir alan kapatılmış ve yüksek güvenlik önlemleri alınmıştır. Amaçları bu adayı gezilere açmak ve bunun üzerinden para kazanmaktır.
Ancak işler umdukları gibi gitmez. Şirketten aldığı parayı az bulan bir teknisyen dinozor embriyolarını satın alacak birileriyle anlamıştır. Bu adamın neden olduğu karmaşa sonrasında adada bulunanlar dehşeti yaşarlar. Dinozorlar adada serbest kalırlar ve yırtıcı olanlar insanları avlamaya başlar.
Bu olaylar öncesinde adaya gelen bilim insanları (Grant, Ellie ve Malcolm) bu yaratıkların kontrol edilemeyeceğini savunurlar. Örneğin adadaki “zeki” bilim insanları tüm dinozorların dişi olmasını sağladıklarını ve bu sayede onların kendi kontrolleri dışında üreme yapamayacağını iddia eder. Ancak bu konuda yanıldıklarını anlamaları uzun sürmez. Adada dinozor yumurtaları bulunur. Ayrıca yeni aynı “zeki” bilim insanları dinozorların ihtiyacı olan bir enzimi doğum sırasında almamaları için de bir çalışma yaparlar. Böylece bu enzimi onların vücutlarına kendileri verecek ve dinozorlar bir şekilde kontrol dışına çıkarlarsa kısa süre içerisinde öleceklerdir.
Ancak bu planların hiçbirisi işe yaramaz. Zira yaşam her zaman bir yolunu bulur. Sonraki filmde dinozorların bu enzimi doğada bulunan bazı bitkilerden sağlamayı öğrendikleri ortaya çıkacak.
İki saat süren filmin özellikle dinozorlar serbest kaldıktan sonraki kısmı izlemeye değer. 90’lı yılların başında çekilen bu film tüm zamanların en iyi dinozor filmi olarak kabul ediliyor ve bu övgüyü sonuna kadar hak ediyor. Film 1994 yılında tam üç tane Oscar ödülü kazanmış (En iyi görsel efekt, en iyi ses miksajı, en iyi ses kurgusu).
T-Rex’in yaklaştığı sahnelerde suyun hafifçe dalgalanması gibi unutulmaz sahneleri var. T-Rex’in etkileyici sesinin ortaya çıkması için köpek, timsah, kaplan gibi pek çok hayvan sesinin bir bileşimi kullanılmış.
Senaryoya dönersek filmin sonunda çeşitli kayıplar verilse de ana karakterlerin tamamı adadan kaçmayı başarıyor. Tesisler paramparça oluyor ve bu tesislerin sahibi olan Hammond helikoptere binmeden önce yıkılan hayallerine son bir kez dönüp bakıyor.
2. Film: The Lost World: Jurassic Park- Kayıp Dünya: Jurassic Park (1997, IMDb: 6,5)
Serinin ikinci filmi yine Steven Spielberg’ün yönetmenliğinde çekilmiş. Olaylar ilk filmden 4 yıl sonrasında geçiyor. Hammond’ın şirketi adadaki tesislere yaptıkları yatırımların çöpe gitmesinden sonra zor günler geçiriyor. Şirketin kontrolü Hammond’ın elinden neredeyse çıkmış gibi…
Bu arada dünya henüz dinozorların varlığından resmî olarak haberdar değil. Adada yaşanan olayların üzeri kapatılmış ve orada bulunanlarla gizlilik anlaşması imzalanmış.
Bu kez ikinci bir adanın varlığı ortaya çıkıyor: Sorna Adası. Meğerse asıl üretim burada yapılıyormuş. Şirketteki elemanlar dinozorlardan bazılarını kaçırıp şehirde kurulan hayvanat bahçesine kapatmak istiyorlar. Hammond’ın planıysa halkın desteğini alarak insanların adaya gitmesini, dinozorların yaşamlarına karışmasını engellemek.
Adaya iki farklı ekip gidiyor. Bir tanesi onları doğal yaşamında filme kaydetmeyi ve bunları halka göstermeyi amaçlıyor… Diğer ekipse dinozor avlayıp onları şehre götürmek istiyor.
İkinci ekip bir tane T-Rex yakalamayı başarıyorlar ve onu gemiyle şehre getiriyorlar. Ancak T-Rex gemi şehre varmadan önce kurtuluyor ve tüm mürettebatı öldürüyor. Daha sonra da şehre çıkıyor. Dr. Malcolm ve kız arkadaşı olan Sarah yavru T-Rex’i kullanarak baba T-Rex’i tekrar gemiye çekiyor ve onu hapsetmeyi başarıyorlar. T-Rex tekrar adaya götürülüyor.
İkinci filmin dinozor sahneleri ve çekimleri daha kaliteli. Karavanın aşağıya düştüğü sahne o kadar güzeldi ki izlerken gerçekten seyircilere heyecan vermeyi başarıyor. T-Rex’in şehirdeki sahneleri de çok başarılıydı.
The Lost World: Jurassic Park- Kayıp Dünya: Jurassic Park son derece eğlenceli, macera dolu ve güzel bir devam filmi olmuş.
Filmin sonunda doktor şöyle söylüyor: “Onların var olmak için bizim yokluğumuza ihtiyaçları var…”
Bu filmin en önemli özelliği dinozorların varlığının artık dünya tarafından bilinmesi… Önceki filmde olduğu gibi artık onlar dünyadan gizlenemez.