Sinema Sayfam

The Oak Room Final Çözümü

the oak room-film-12

The Oak Room (2020), farklı ve özgün konusuyla dikkat çeken, düşük bütçeli bir gizem ve gerilim filmi. Başrolde efsane dizi Breaking Bad’de Mr. White’ın oğlu olarak seyrettiğimiz oyuncu RJ Mitte var.

Filmin konusu

Oldukça şiddetli bir kar fırtınası sırasında geç vakitlerde bir barın kapısından Steve adında bir genç girer. Barın sahibi Paul’e eskiden kalma borcu olduğu anlaşılan Steve, borcu karşılığında ona bir hikâye anlatmak istediğini söyler. En başlarda amacı olmayan, basit ve sıradan görünen bu hikâye bir süre sonra gerilim dozu yüksek gelişmeleri tetikleyecektir.

Orijinal Adı: The Oak Room
Tür: Gizem, gerilim
Yönetmen: Cody Calahan
Ülke: Kanada
Gösterim Tarihi: 27 Nisan 2021 (Kanada)
Oyuncular: RJ Mitte, Peter Outerbridge, Ari Millen, Nicholas Campbell, artin Roach
Süre: 01s 30dk
IMDB: 5,6
25 Kare puanı: 6,0

İzlenimlerim

The Oak Room sürprizlerle dolu bir film. Gizem dozu yavaş yavaş artmaya başlıyor ve finalde zirve yapıyor. Bu bağlamda filmin senaryosunu beğendim. Ancak filmin yavaş ilerlemesi özellikle ilk yarısında onu sıkıcı hale getirebiliyor. Film bir tek mekân yapımı değil ama neredeyse tamamı birbirine çok benzeyen iki farklı barın içerisinde geçiyor. Bu nedenlerle The Oak Room herkesin beğenebileceği bir yapım değil.

Eğer The Oak Roomu seyretmek istiyorsanız bunun aksiyondan uzak, uzun konuşmalarla dolu ve neredeyse tek mekânda bir film olduğunu göz önünde bulundurmalısınız. Ben filmin gizem yönünü, birbirinden bağımsız parçaların birleşme mantığını ve finalini beğendim.

Şimdi detaylara çok girmeden sadece filmin çözümüne değinmek istiyorum.

Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.

The Oak RoomFinal Anlatımı

Steve, maalesef göründüğü gibi masum birisi değil. Okulunu bıraktıktan sonra evi terk eden ve babasını bile hiç aramayan, aldığı paraları nereye harcadığı bilinmeyen ve şu an ne iş yaptığı bile belirsiz bir karakter. Babasının cenazesine gelmemiş. Filmin ortalarında tuvalette aynaya bakarak yüzüne tükürmesi onun kendisinden ve yaptıklarından utandığını gösteriyor.

Onun geç vakitlerde tam da katilin aradığı kişinin bulunduğu bu bara gelerek güya masumca bir hikâye anlatıyormuş gibi davranması bir tesadüf değildi. Anlatacağı hikâyenin Paul üzerindeki etkisini en baştan beri biliyordu. Bunu nereden çıkarıyorum? Paul, bir katilin bara doğru geldiğini öğrendiğinde dehşete kapılırken Steve istifini bile bozmuyor. Onun kendisine zarar vermeyeceğini ve buraya neden geldiğini biliyor.

Muhtemelen Steve Michael birlikte çalışıyordu. Steve cinayetin tüm detayları bu yüzden biliyordu. Barda oturan birisi vardı, dediği bölüm gerçeği çarpıttığı andı. Oradaki bendim, diyemezdi. Bara bu geç vakitlerde, hiç kimse yokken gelmesinin nedeni Paul’ü katil gelene kadar oyalama göreviydi. Katilin doğruca bu bara geldiğini biliyordu. Onunla iletişim içerisinde olduğunu söyleyebiliriz.

Paul korku içinde “Sanırım hikâyenin tümünü asla öğrenemeyeceğiz” dediği sırada onun Paul’e nasıl baktığına dikkat. Sinsi ve ürpertici bir bakış… Bunun ardından dışarıda yağan kara bakarak “Çok fazla tadını çıkaramayacak olman ne kötü” demesi bir tesadüf mü? Asla… Paul’ü adım adım dehşete düşürmüştü… Şimdi de hikâyenin sonunda ona ne olacağını bildiğini ima ediyor. Paul ölecek…

Peki, The Oak Room adındaki diğer barda bulunan barmeni öldüren katil yani Michael kimdi? O bir kiralık katildi. Onu görevlendiren kişi Jimmy Thomson’du. Onu film boyunca hiç görmüyoruz. Ancak Paul’ün onun adını duyar duymaz dehşete katılması şunu gösteriyor: Jimmy, Paul’ü öldürmeye birisini gönderdiğine göre geçmişte Paul’le arasında karanlık ilişkiler vardı. Paul ve Jimmy arasındaki ilişkinin içeriği açıklanmıyor. Bu bizim hayal gücümüze bırakılmış. Katili gönderen Jimmy’nin asıl hedefi Paul’dü.

Dikkat ederseniz hikâyedeki bütün karakterlerin geçmişlerinde karanlık noktaları var. Katil Michael çocukken yeni doğan bir domuz yavrusunu öldürmüş. Büyüdüğünde katil olmuş. Bara giren gizemli adam Richard sağlam ayakkabı değil. Bu anlaşılabiliyor. Hikâyesi çelişkili ve sakladığı şeyler var. Steve’in babası Gordon da Cehennemlik olduğunu düşünüyor. Hayatı boyunca içmekten fazla bir şey yapmadığını ve hayatını boşa harcadığını düşünüyor. Steve zaten en basit ifadeyle hayırsız birisi ve karanlık işlere bulaştığı anlaşılıyor. Paul’ün karanlık tarafıysa peşindeki kiralık katille ortaya çıkıyor. Demek ki geçmişi temiz birisi değil…

Paul bir yerde Steve’e “Önce hikayenin ikinci kısmını mı anlattın?” diye fırça atmıştı. Film de bunun aynısını yapıyor. Açılışta gördüğümüz o kavga aslında filmin sonu. Bara gelen katil Michael, Paul’ü de öldürüyor. Hikâyenin sonu aynen Steve’in yaptığı gibi filmi başında verilmişti.

The Oak Room incelemesi 25. Kare Youtube kanalında.

Exit mobile version