The Thing– Şey (1982), Antartika’da bulunan bir araştırma tesisinde yaşananları anlatıyor. Canlıları kopyalayabilen bir uzaylı yaşam formu tesisteki insanları avlamaya başlar. Araştırma tesislerinde bulunanlar ölmeden önce kimin gerçek insan olduğunu bulmak zorundadır.
Seyir zevki oldukça yüksek olan The Thing, ve çekildiği zamanı aşan filmlerden bir tanesi. Gerek çekim kalitesi, gerek konusu ve gerekse oyunculuklarıyla bugün bile açıp seyredilebilecek bir yapım. 2011 yılında bu filmin öncesi çekilse de efsane bu yapımla başlamıştı.
The Thing’insonu yoruma açık ve aslında ne yaşandığı bugün bile bir gizem. Bu yazıda filmin sonu hakkında ne düşündüğümü paylaşmak istiyorum.
Orijinal Adı: The Thing
Tür: Korku, gizem, bilimkurgu
Yönetmen: John Carpenter
Ülke: Amerika
Türkiye Gösterim Tarihi: 25 Haziran 1982
Oyuncular: Kurt Russell, Wilford Brimley, T.K. Carter, David Clennon, Keith David, Richard Dysart, Charles Hallahan, Peter Maloney, Richard Masur
Süre: 01s 49dk
IMDB:8,1
25. Kare puanı: 8,5
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Uzaylı(-ların) Amacı
Pilot MacReady’nin de söylediği gibi yaratığın asıl amacı kendisini gizlemek ve bu yolla da hayatta kalmak. Bu nedenle kendisini öldürmek isteyen insanlardan gizlenmek ve kendisine tehdit oluşturan bu insanları öldürmek zorunda.
Şunu kaçırmamamız gerekiyor: Filmde karşımızda bir tane uzaylı yok. Onun kopyaladığı her insan ya da canlı artık bağımsız bir yaratığa dönüşüyor. Mac zaten bir süre sonra bunu çözmüştü. Bu nedenle karşımızda bir tane uzaylı var gibi düşünürsek filmi tam olarak çözemeyiz.
Peki bu durumda şu soruyu soralım.
Tesislerde kaç uzaylı vardı?
Bilindiği üzere en baştaki köpek bir taklitti. Uzaylı Norveçlilerin tesisinden kaçtı ve buraya sığındı. Bu birinci uzaylı. Bir de diğer tesislerden gelen iki kafalı uzaylı var. Onu yakmışlardı ama yaratığın organizmaları ya da hücreleri hâlâ tam olarak ölmemişti ve sıcak ortama getirilince canlanmıştı. Sonuç olarak tesislerde en başta birbirinden bağımsız iki tane uzaylı formu bulunuyordu.
Köpek gece vakti birisinin yanına süzülüyor. Yüzü gösterilmese de onun Palmer olduğu anlaşılabiliyor. Kafa yapısı ve saçı bu gölgeyle uyumlu olan tek kişi o. Yaratık orada Palmer’ı içine alıp sindiriyor ve onu kopyalıyor. Dönüşüm yarım kalmıyor, tamamlanıyor.
Bu noktada şu belirsizliği netleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yaratık Palmer’ı kopyaladıktan sonra onu içine alarak sindiriyor. Bu tamam. Yani gerçek Palmer’a burada veda ettik. Onun gerçek bedeni artık fiziksel olarak yok. Ancak bundan sonra yaratık çoğalıyor mu yoksa tek olarak mı devam ediyor?
Yaratığın kopyalama adımları şöyle: Palmer’ı kopyalamak için onu köpek görünümündeki bedeninin içine çekti, onu sindirdi ve en sonda da onun fiziksel görünümünü aldı. İşte bu andan sonra sadece Palmer’ın görünümünde bir tane yaratık mı var yoksa köpeğin bedenindeki uzaylı da ayrıca mı devam ediyor?
Uzaylıların sayısını takip edebilmemiz için bu önemli bir nokta. Palmer’ın odasında herhangi bir köpek cesedi vs. bulunmadığına ve köpeğin daha sonra kafese götürüldüğünü gördüğümüze göre yaratık çoğaldı demek daha uygun. Hem köpeğin içerisindeki yaratık yaşamına devam ediyor; hem de klonlanan Palmer’ın görünümündeki uzaylı.
Böyle kabul ettiğimiz takdirde Palmer’la birlikte tesislerde üç tane yaratık var demektir. Birisi köpekte, diğeri zaten Palmer ve sonuncusu da donmuş halde…
Köpeği kopyalamış olan uzaylı kafesin içerisinde yakılıyor ve ölüyor. Ancak Clark kapıyı kapatmadan önce dışarıya bir parça kaçtığı özellikle gösteriliyor. İşte bu kaçan yaratığın Norris’in içine girerek onu dönüştürdüğünü anlıyoruz (Norris kıvırcık saçlı olan). Nauls’un bulduğu elbiseler Norris’e aitti.
Ama her nedense yaratık Norris’in içindeki dönüşümü tamamladıktan sonra bile bir şeyler ters gidiyor. Belki de Norris’in bedeni bir şekilde dönüşümü kabul etmedi. Ters bir şeyler var ama bunun nedeni açıklanmıyor. Finale doğru Norris’in karnı ağrımaya başlıyor ve sonra nefessiz kalıyor. Daha sonra Dr. Copper ona kalp masajı yaparken göğsü içine çöküyor ve oradan yaratık çıkıyor. Ancak kaçamıyor; Mac onu yakıyor.
Norris’in bedenindeki uzaylının ölümü finale doğru gerçekleşiyor. Biz başlara dönersek kafesteki köpeğin ölümünden sonra tesislerde insan görünümlü iki tane uzaylı var: Birisi Palmer. Diğeri Norris. Donmuş olanı henüz faaliyete geçmedi.
Donan uzaylı bir süre sonra kendisine geliyor ve Bennings’e saldırıyor. Ancak dönüşümü tamamlayamadan yakalanıyor ve öldürülüyor. Geriye sadece Palmer ve Norris kalıyor.
Dr. Blair’ın Dönüşümü Üzerine
Dr. Blair, helikopteri bozuyor çünkü bilgisayar ekranındaki verileri okuduktan sonra ümitsizliğe kapılıyor. Yaratığın bu tesislerden ayrılmaması için kendince bir yol buluyor. Bu yüzden çevresine zarar veriyor. Blair tek başına bir yere kapatılmadan önce insandı. Hatta o Mac’a “Burada garip sesler duyuyorum” diyor. Duyduğu sesler aşağıdan geliyordu. Daha sonra orada uzaylıların kaçmak için bir tür araç inşa ettiği görülecek.
Dr. Blair uzunca bir süre insan olarak kalıyor. Ancak bir ara ona da kan testi yapmak için oraya gittiklerinde kapı açılmıştı. Kapı dıştan sürgülüydü. Normalde açılamazdı. Demek ki bir uzaylı kapıyı açtı, içeriye girdi ve Blair’i de dönüştürdü.
Artık tesislerde üç tane uzaylı var: Norris, Palmer ve Dr. Blair.
Uzaylıların sinsi taktikleri
Peki, tesislerdeki ışıkları kapatan ve Mac’in elbiselerini ortalığa atan bunlardan hangisiydi? Benim buradaki teorim şu: Kopya uzaylılar birbirlerini tanıyorlar ve yardımlaşıyorlar. Bunu nereden çıkarıyorum? Mac’in şu sözlerinden: “Ben insan olduğumu biliyorum. Eğer hepiniz o şeylerden birisi olsaydınız bana saldırırdınız. Demek ki içinizden bazıları hâlâ insan.”
Mac’in mantığı şu: Hepiniz uzaylı olsanız ve ben tek insan olsam bana saldırırsınız; çünkü ben sizin için bir tehlikeyim. Ama bunu göze alamıyorsanız bazılarınız hâlâ insan demektir. Yani uzaylılar; kimin kim olduğunu biliyor ve yardımlaşıyorlar.
Sonuç olarak bunlardan bir tanesi ışıkları kapatıyor. Işıkları kapatan uzaylı ya da diğeri Fuchs’u dışarıya çekiyor. Oraya Mac’in parçalanan elbiselerini atmışlar. Elbiseleri akıllıca kullanıyorlar. Önce onları kullanarak Fuchs’u kızartıyorlar. Onu kızartan kişi muhtemelen Norris’ti. Dikkat ederseniz alev makinesi hâlâ üzerindeydi ve onu bir süre görmedik.
Sonra Mac’i şüpheli duruma düşürmek için yine o elbise parçasını kullanıyorlar. Odasına giderek onu oraya bırakıyorlar. Nauls, bu yemi yutuyor ve Mac’ten şüphe edilmesine neden oluyor. Nauls kan testini geçti ve insandı. Bu nedenle o yalan söylemiyor. Sadece yaratıkların attığı yemi yutuyor.
The Thing- Şey film incelemesinin tamamına 25. Kare Youtube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.