Bu yazıda tam 4 dalda Oscar adayı gösterilen Drive My Car (2021) adındaki Japon filmi üzerine konuşmak istiyorum. Drive My Car aynı isimli bir romandan uyarlanmış ve neredeyse 3 saat uzunlukta bir dram filmi. Baştan son kadar uzun diyaloglar içeriyor. Filmde aksiyon yok ve hikaye; aşk, tesadüf ve kurgu ya da hayal diyebileceğimiz bir üçgenin içerisinde geçiyor.
Filmin şu dallarda Oscar adaylığı bulunuyor:
En İyi Film
En İyi Uluslararası Film
En İyi Orijinal Senaryo
En İyi Uyarlama Senaryo
Filmin konusu
Kahramanımız ünlü bir tiyatro oyuncu ve yönetmeni olan Yusuke. Yusuke’nin eşi Oto ani bir şekilde ölüyor. Daha sonra Yusuke, Vanya Amca adındaki oyununun prodüksiyonunu yönetmen için bir teklif alıyor ve Hiroşima’ya gidiyor. Orada filme sessiz denebilecek bir şoför Misaki giriyor. Ancak oyunculardan bir tanesi olan Takatsuki ve Yusuke arasında gizemli bir gerilim baş gösteriyor.
Filmin konusu özet olarak böyle. Şimdi sizleri bu derin ve zor senaryonun kıvrımlarda bir gezintiye çıkarmak istiyorum.
Orijinal Adı: Doraibu mai kâ- Drive My Car
Tür: Dram
Yönetmen: Ryûsuke Hamaguchi
Ülke: Japonya
Türkiye Gösterim Tarihi: 28 Ocak 2022
Oyuncular: Hidetoshi Nishijima, Tôko Miura, Reika Kirishima, Park Yu-rim, Jin Dae-yeon
Süre: 02s 59dk
IMDB: 7,9
25. Kare puanı: 7,8
Gizemler Sarmalı
Filmin en önemli anlarından birisi finale doğru kırmızı aracın içerisinde geçen konuşma. Burada üç önemli karakter bir araya geliyor ve taşlar büyük oranda yerine oturuyor.
Yönetmenimiz Yusuke önce, Takatsuki’yle beraber bizi şöyle bir sarsıyor. Onun karısını aldattığı sahnedeki tepkisizliği ve sonradan hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmesi bizi şaşırtmıştı. Meğerse Oto daha önce de pek çok kez kocasını aldatmış ve Yusuke bunları biliyormuş. Oto, kızının ölümünün ardından senaryoları dizi olarak çekilmeye başladıktan sonra kocasını defalarca aldatmış. Bunu öğrenince muhtemelen ilk olduğunu düşünen Takatsuki’yle beraber biz de şaşırıyoruz.
Peki, Yusuke neden buna bir tepki vermiyor. En temel nedeni şu: Oto’yu seviyor. Hayatı kızları öldükten sonra bir düzene girdi ve bu düzen bir daha parçalanırsa, bozulursa Oto’yu sonsuza kadar kaybedeceğini düşünüyor. Bu bir. İkincisi de Oto’nun kendisini sevmediğini düşünmüyor. Eşim beni seviyordu diyor ve bu sevişme olaylarını onun senaryo yazımı süreciyle ilişkilendiriyor. Oto’nun hikayeleri ve seks ilişkisini biliyoruz. Buraya vurgu yapıyor.
Bu konuşmadaki ikinci önemli detay daha var ve beni asıl etkileyen nokta işte bu. Filmin bence en güzel ve anlaşılması en zor yeri.
Oto’nun hikâyesini biliyoruz. Yamaga adında bir arkadaşına âşık kızın öyküsü. Ancak bu noktada tuhaf bir durum var ki Yusuke de buna çok şaşırıyor. Oto, en heyecanlı yerinde bıraktığı hikâyesinin devamını Takatsuki’ye anlatmış. Bunu duyduktan sonra aracın içerisinde Yusuke’nin ağzını deyim yerindeyse bıçak açmıyor. Peki neden? Bu hikâyeyi bir başkasından duyduğu anda aslında eşinin kendisine uzun süredir bir şeyler anlatmaya çalıştığını ama kendisinin bunu göremediğini anlıyor.
Söylediğim gibi senaryonun bence en güzel anı buydu.
Yusuke çoklu dile adapte ettiği tiyatro oyun metinleriyle Oto’ya kendi iç dünyasını açarken ve ona mesajlar gönderirken, Oto da ona anlattığı son hikayeyi kullanarak cevap veriyor ve kendisini anlamasını istiyormuş.
Şimdi sizi Yusuke gece dinlediği hikayeyi pek hatırlamadığını söylediği ana götürmek istiyorum. O öyle söylüyor ama tam aksine her şeyi hatırlıyor. Zaten ekranda eşinin hikayede anlattığı o balığa bakıyor; ancak üzerine konuşmak istemediği için hatırlamıyorum diyor ve aksi bir durum yaşanmasın diye de ekranı da aşağıya indiriyor.
Aslında bu durumda Oto’nun bu hikâyeyi unutması gerekiyor. Zihninin bulanık olduğunu biliyoruz. İkisi arasındaki sistem şöyle işliyor: Oto, gece seks sırasında hikayeler anlatıyor; ama sabah bunları hatırlamıyor. Yusuke de ertesi gün ona gece dinlediği hikâyeleri aktarıyor ve bunları yazıya döküyorlar.
Ancak Yusuke yarım bırakılan hikayeni Takatsuki’den dinlediğinde şunu anlıyor:
Oto demek ki hikâyeleri sabah unutmuyormuş. Bunları büyük olasılıkla Yusuke’den dinlemeyi sevdiği için ona anlattırıyor. Bu hoşuna gidiyordu. Peki, Oto en baştan beri mi böyleydi? Bu kritik bir soru. Ben şöyle düşünüyorum:
En başta Oto’nun gerçekten böyle bir sorunu vardı. Yoksa birden bire durup dururken böyle bir hastalık uydurmasının bir anlamı yok. Ancak sonra yavaş yavaş bu sorun ortadan kalktı ama bunu kocasına söylemedi. Neden söylemedi? Çünkü hikâyeleri ondan dinlemek onun hoşuna gidiyor. Onu zevkle dinliyor. İkincisi eşi nasıl tiyatro metinlerinde kendisine mesajlar gönderiyorsa o da aynı şekilde hikâyeleri kullanabileceğini fark ediyor.
Şimdi gelelim hikâyeler ve tiyatro metinlerinin taşıdığı mesajlara…
Drive My Car incelemesinin tamamına 25. Kare Youtube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.