Öncelikle Scream serisinin hakkını teslim edeyim. Scream- Çığlık, dünyanın en sevilen korku serilerinden birisi. Tam bir kült yapım. Seversiniz ya da nefret edersiniz ortası yok. Ancak filmde kullanılan hayalet surat maskesi (ghostface) seriyi izlemeyenlerde bile eminim bir çağrışım yapıyordur. Serinin milyonlarca dolar hasılat yaptığını düşününce insanın bir maske meğer neler yapabiliyormuş, diyesi geliyor.
Scream serisinin yeni halkası Scream (2022) yayınlandı. Filmin adı 1996 yapımı ilk filmle yanı. Zaten olaylar hayattaki karakterleri yine Woodsboro’a getiriyor.
Filmin konusu olması gerektiği gibi basit: Woodsboro’daki orijinal cinayet serisinden yirmi beş yıl sonra yeni bir Ghostface ortaya çıkıyor. Gelişen olaylar sonrasında Sidney kasabaya dönüyor.
İzlenimlerim (spoiler olmadan)
Bilindiği üzere serinin yönetmeni Wes Craven Ağustos 2015’de 76 yaşındayken hayata gözlerini kapattı. Son filmin iki tane yönetmeni var: Matt Bettinelli Olpin ve Tyler Gillett. Senaryo yazarları arasında Kevin Williamson var ancak onunla birlikte iki isim daha görülüyor: James Vanderbilt ve Guy Busick. Bu isimlerin ne kadar tecrübeli olduğu bir noktada önemini yitiriyor; çünkü seyircinin alışkın olduğu bir seriyi yönetmek ve senaryosunu yazmak kolay değil. Serinin fanları serinin mantığına aykırı en küçük değişimleri bile hemen fark edecektir.
Ancak yeni isimlere rağmen genel olarak filmin görüntü yönetmenliği, bıçak sahneleri, renklendirmesi çok iyiydi. Bunu bir tarafa bırakıyoruz.
Peki, senaryo nasıldı? Senaryo olması gerektiği gibi sadeydi; ancak filme getirebileceğim en büyük eleştiri film içerisindeki film olayının yani kurgu-üstücülüğün abartısıydı. Eminim sizin de dikkatinizi çekmiştir. Önceki filmlerde bu bağlamda gerçekleşen konuşmalar tam tadındaydı. Ancak son filmde bu durum o kadar abartılmış ki bu diyaloglar benim kendimi filme vermemi engelliyordu. En kritik sahnelerde uzun uzadıya önceki filmlerden konuşulmaya başlanması ve bu anlatımların hayli abartılması her şeyi yapaylaştırıyordu. Karakterin çektiği acıya ve olaylara odaklanmamız gereken sahnelerde bu konuşmalar bizi olaydan koparıyordu ve bir yapaylığın içerisine çekiyordu.
Bu durumu bir tarafa bırakırsak senaryo gayet güzeldi. Ölmeyen ve hep hayatta kalan üç karakterin (Sidney, Gale ve Dewey) varlığı yeni karakterleri gölgelememiş. Bu benim çok hoşuma gitti. Bu denge senaryoda çok iyi sağlanmış.
Katil yine iyi gizlenmiş. Son ana katilin kimliği belirsizliğini korudu. Yanlış yönlendirmeler güzeldi. Ancak seriye hakim olanlar şüphelerin ilk olarak odaklandığı kişilerin katil olamayacağını bildiği için hep arka planda kalanlara dikkat etmiştir, diye düşünüyorum. Bu da katilin kimliği noktasında dikkatli izleyicileri finalden daha önce belli bir sonuca ulaştırmıştır.
Sonuç Olarak
Sonuç olarak Scream 5 güzel bir devam filmiydi. Serinin en kötü filmi değil; en iyisi de olmamış. Orta kalitede ama en nihayetinde izlenebilecek bir film. Final sahnesinin bu kadar uzun olması hoşuma gitmedi. Ancak çok fazla karakter olunca ve hepsinin yolu finalde kesişince ortaya uzun bir final çıkmış.
Scream 5 daha iyi olabilir miydi? Evet, olabilirdi ama böylesi de güzel. Gelecek filmlerin karakterlerine yapılan güzel bir yatırım olmuş.
Şimdi de spoiler içeren birkaç detay paylaşayım.
Ölen Karaktere Ağıt
Öncelikle Gale ve Dewey’in ayrıldığını görünce üzülmüştüm; ancak her ikisi de bir tercih yapmış. Gale işiyle evli birisi. New York’ta sabah haberleri sunmayı Woodsboro’a dönmeye tercih etmiş. Dewey ise New York’ta yaşayamamış ve yolları böylece ayrılmış. Dewey sabah haberlerini hiç kaçırmıyor; yani aralarındaki aşk sona ermemiş. Bu güzeldi.
İkilinin olay yerindeki konuşması bir veda konuşmasıymış meğerse. Bu nedenle o kadar duygusal geçmiş. Dewey, hastaneye son kurşun için dönünce artık onun öleceği anlaşılmıştı. Acı bir veda oldu. Sahne zaten dramatize edilmiş ve katile bir onurdu, dedirtilmiş. Şu ana kadar hep hayatta kalan üçlüden bir tanesinin vedası serinin ciddiye alınmasına neden oluyor. Bu ifade filmde vardı. Ana karakterlerden birisinin ölümü serinin imajını kurtarıyor ve ara bir film olmadığını gösteriyor.
Dewey için üzüldüm. Gale’in kollarında ölseydi keşke…
Gelecek Film Nasıl Olacak?
Billy’nin kızı Carpenter güçlü bir karakter. Onun en sonda erkek arkadaşı katil Richie’yi sayısız kez bıçaklaması, sonra boğazını kesmesi ve en sonunda da ateş etmesi onun ne kadar psikopat olduğunu gösteriyor. Gelecek bölümler için ideal bir devam karakteri oldu. Hayalet surat efsanesini başlatan ilk katil Billy’nin kız kardeşi devam filminin- filmlerinin yüzü olacak. İlginç ama güzel bir düşünce.
Gale ve Sidney hayatta kaldı ve bence artık onlara ayrılan süre yeterli. İkisi zaten film boyunca geri plandaydı ve bu güzel bir dengeydi. Ön plana çıkmadılar ve yeni karakterleri seyrettik. Gelecek filmde artık “orijinal” karakterlerin peşinde olan bir hayalet surat görmek istemiyorum. Bu kabak tadı verebilir. Bu nedenle olayların onlardan bağımsız devam etmesi en güzel seçim olur gibi.
Merakla bekliyoruz.
guzel yazi yalnız sam carpenter billynin kızı;kardesi degil.
Evet, doğru. Düzeltme yaptım. Teşekkürler.