Bu yazıda Alman yapımı Who Am I– Ben Kimim (2014) adlı filmin çözümünden bahsetmek istiyorum. Yapım genç bir bilgisayar dehası ve onun arkadaşlarının yaşadıklarına odaklanıyor. Benjamin çocukluğundan beri görünmez birisidir, yani bir hiçtir. Çevresinde kimse onu takmaz. Doğru dürüst bir arkadaşı bile yoktur. Ancak işler sanal dünyaya taşınınca o yetenekleri tartışılmaz bir dehadır. Benjamin ve birkaç arkadaşının oluşturduğu bir hacker grubu kısa sürede adlarından söz ettirmeyi başarıyorlar. Ancak peşlerinde federal polisler ve aynı zamanda çok yetenekli başka bir hacker vardır.
Orijinal Adı: Kein System ist sicher (Who Am I)
Yönetmen: Baran bo Odar
Ülke: Almanya
Türkiye Gösterim Tarihi: 04 Eylül 2015
Oyuncular: Tom Schilling, Elyas M’Barek, Wotan Wilke Möhring, Antoine Monot Jr., Hannah Herzsprung, Stephan Kampwirth, Trine Dyrholm
Süre: 01s 42dk
IMDB: 7,5 – 25. Kare puanı: 7,9
Ben Kimim, 25. Kare takipçilerinin kaçırılmaması gereken sağlam bir film. Şimdi geliyoruz final çözümüne… Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Benjamin, rol mü yapıyor yoksa gerçekten hasta mı?
Burada dört olasılıktan bahsedebiliriz.
a. Benjamin hasta değil. Yaptıkları plan gereği böyle davranıyor.
b. Benjamin hasta ve numara yapmıyor.
c. Bunların tamamı Benjamin’in kurguladığı bir hayal.
d. Belki de hasta olan Hanne’ydi.
Ben önce son seçeneği elemek istiyorum. Dedektif son sahnede araçtan baktığında Benjamin’i görmediği için ve şekerleri cebinden sanki yeni keşfediyormuşçasına çıkardığı için böyle düşünenler olabilir. Dedektif hasta değil. Zaten bu kadar olasılığın bir araya gelmesi mantıklı olmazdı. Benjamin’in annesi hasta, belki Benjamin’in kendisi hasta ya da en azından numara yapıyor ve işe bakın ki olayı araştıran dedektif de aynı hastalıktan muzdarip. Hayır, böyle bir şey yok.
Finalde dedektif Benjamin’in kendisine şekerlerle bir şeyler anlatmaya çalıştığını anladığı için bir onlara bir daha bakıyor. Ayrıca Benjamin’in yürüme hızına ve aradan geçen zamana bakarsanız onun kaybolması normal. Dedektif onun peşinden gitmiyor; çünkü istediğini aldı. Benjamin’le uğraşmasını gerektirecek bir durum yok. Bunun üzerinde daha fazla durmak istemiyorum ve bu seçeneği eliyorum.
Peki, tüm bunlar hiç yaşanmamış olabilir mi? Yani her şey Benjamin’in kurgusu olabilir mi? Böyle düşünmemize neden olabilecek en önemli argüman şu: Dikkat ederseniz Benjamin’in hayatında temel olarak iki tane önemli kişi var. Bir tanesi kendisi ve çoğu hacker-ın idolü olan gizemli hacker MRX diğeri çocukluk aşkı Marie. Benjamin filmin sonunda bunların bir tanesini alt ediyor ve onu aşıyor. Diğeriniyse kendisine âşık ederek yanına çekiyor. Eğer filmin kurgusu böyle olsaydı elimizde bu teoriyi doğrulayacak daha fazla argüman olması gerekirdi. Sadece bu noktalardan hareketle filmin tamamına Benjamin’in kurgusu ya da hayali demek kolaya kaçmak olur. Filmde az sonra anlatacağım teorileri destekleyen veri bulabiliyoruz ama bu teori sadece teori olarak kalıyor. Bu nedenle bu seçeneği de eleyebiliriz.
Şimdi geriye iki seçenek kalıyor. Ben senaryonun bize cevabı net olarak verdiğini düşünüyorum. Benjamin hasta mıydı yoksa numara mı yapıyordu? Cevap şu: Benjamin hastaydı ve numara yapmıyordu. Peki, bu sonuca nasıl varabiliyoruz? Anlatayım.
Marie Detayı
Bir kere Marie’nin Benjamin’in her gittiği yerde ortaya çıkması bir soru işareti. Benjamin Max’le tanışıyor. Max onu alakasız bir eve götürüyor. Ama şu işe bakın ki Marie ve arkadaşları da orada. Benjamin ve Max, markete gidiyor. O yine orada bitiveriyor. Dans etmeye gidiyorlar… Marie mekana onlardan önce gitmiş. Hatta Marie, hiç tanımadığı insanlarla birlikte polisten kaçmayı seçebiliyor. Sonra umulmadık bir anda Benjamin’in evine geliyor. Finaldeyse Marie tüm yaşamını bir tarafa bırakıyor ve ilk gördüğünde tanımadığı silik birisinin peşine takılıyor. Hayır… Bu çok fazla… Her şey nasıl oluyor da tam Benjamin’in istediği gibi gerçekleşiyor? Yoksa göremediğimiz bir şeyler mi var?
Şimdi Marie ve Benjamin’in ilk karşılaşmasına gidelim. Marie burada “Eğer sınav sorularını alabilirsen bir yüzlük daha verecek” gibi bir şey söylüyor. Bu sözleri konsepte uymuyor. Paragraf sorularında anlam akışını bozan cümle var ya işte onun birebir aynısı. Hiç fark yok. Marie gayet ciddi bir şekilde Oskar’a kızıyor ve hiç tanımadığı bu kuryeye para vermek için çabalıyor. Bu sırada araya neden böyle bir cümle sıkıştırsın? Neden hiç tanımadığı ve belki de para alamayacak diye acıdığı bir kuryeye hem de tam olarak Benjamin’in ilgi ve yeteneğine uygun bir istekte bulunsun? Bunun bir anlamı yok.
Buradaki olay şu: Marie, ona para vermek için çabalarken Benjamin tamamen kendi dünyasında ve onun kendisine bunu söylediğini düşünüyor. Benjamin resmen uçmuş durumda. Marie ve diğerleri onun Superman alıntısına neden bu kadar şaşırıyor? Aslında eğer Marie gerçekten şakayla karışık da olsa bu kuryeden yardım isteseydi, Benjamin’in bu sözlerine şaşırmazdı; çünkü Benjamin bizim dinlediğimiz konsepte uygun konuşuyor. Ama Marie parayı alması için muhatap olduğu bu kuryenin bu alakasız sözleri karşısında şaşırıyor ve böylece bakakalıyor.
Bu sahne bize ister istemez hem de güçlü bir şekilde acaba Benjamin şizofren mi, sorusunu sorduruyor. Ancak sadece bu sahneye bakarak net bir teşhis koyamıyoruz. Elimizde başka veriler de olmalı. İşte bu noktada yönetmen parti sahnesine yerleştirdiği detayla aklımızdaki soru işaretlerini siliyor.
Parti sahnesinde ilginç bir an yaşanıyor. Bu arada ben Marie ve diğerlerinin o partide gerçekten bulunabilir. Bu olasılığı kestirip atmıyoruz. Ancak partide yaşananlarda bir soru işaretleri var. Benjamin yine görünmez bir şekilde insanların arasında dolaşırken birden Marie’yi görüyor. Marie tam bu sırada elindeki sigarayı yere düşürüyor. Buraya kadar bir sorun yok; ancak belki de bir saniye sonraki görüntüde sigarası tekrar elinde. Bu inanılmaz bir an. Üstelik bir de gözlerinin Benjamin’e dikiyor. Marie, nasıl oluyor da görünmez Benjamin’i görebiliyor hem de bu kadar kişinin arasında?
Who Am I- Ben Kimim film incelemesinin tamamına 25. Kare Youtube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.