Kulüp (2021- )… Bana göre yılın en iyi yerli dizisi… Dizi 1950’lerin İstanbul’undaki ötekilerin üzerinden hayatı okuyor. Yapım sizi 1950’lerin İstanbul’una alıp götürüyor ya da o yılların İstanbul’unu günümüze taşıyor.
Hani bazı kitaplar vardır, şöyle birkaç sayfa okumak için elinize alırsınız da hepsini okumadan bırakamazsını… İşte dizi size öyle bir duygu yaşatıyor.
Dizi çok kabaca söylemek gerekirse; uzun yıllar hapiste kaldıktan sonra dışarıya çıkan bir kadının bebekliğinden beri görmediği çocuğuyla iletişim kurma ve kendinden daha çok kızı için hayata tutunma çabalarını anlatıyor.
Şimdi yazıya ilk bölüme ait mini birkaç spoiler vererek devam edeceğim.
Diziyi İzlenir Kılan Detaylar
İlk bölümün hemen başında elleri titreyerek silah tutan genç bir kız yüzünü görmediğimiz bir adamı vuruyor. Dizi bu sahnenin ardından tam 17 yıl sonraya atlıyor. Hapishanede geçen tam 17 yıl… Radyodan af çıktığı haberleri mahkûmlar tarafından sevinçle karşılanır. Artık orta yaşlı bir kadına dönüşmüş olan Matilda elinde bir çanta yaşadığı mahalleye döner (Cinayet işlerken 17-18 yaşlarında olsa şu an yaşı 30 civarında). Amacı ülkesine yani İsrail’e dönmektir; ancak 17 yıldır görmediği genç bir kızı vardır.
Diziyi orijinal yapan nokta şüphesiz ki konusu olamaz. Klasik denebilecek bir konu hatta ilk bakışta ya yine mi, diyebileceğiniz bir senaryo; ama bu senaryo yapımcı Zeynep Günay Tan ve oyuncular sayesinde bir şahesere dönüşmüş.
Fransız bir şairin yaşamında bana yol gösteren bir ifadesi var. “Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.”
Bu söz ışığında diziye bakıyorum. Şurası çıksın, şu sahne gereksiz olmuş; şu konuşma, şu bakışma olmamış diyebileceğiniz neredeyse hiçbir sahne yok. Çok beğenilen ve izlenilen popüler yerli dizilerin neredeyse yarısını kesip atabilirsiniz.
Dizi karakterleri çok ama çok sağlam. Fatih Kısaparmak’ın Bu Adam Benim Babam şiirinde resmettiği bir baba var ya… Bir işçi maaşıyla altı çocuk büyüten ve dağlar gibi duran bir baba… Matilda o şiirdeki adamın kadın versiyonu… Duruşundan asalet akıyor. Gökçe Bahadır role öyle bir yakışmış ki onu role izlemeye doyamıyorsunuz…
Dizi sadece Matilda üzerinden ilerlemiyor. Dizi, 1950’lerin kozmopolitan İstanbul’unu anlatıyor. Matilda, inançlarını hapishanede bile yaşayan bir Yahudi. Ancak dizide söylendiği gibi ülke değişiyor, şartlar değişiyor. Bu değişim azınlıkların yaşamını zorlaştırmaya başlıyor. Sanki bir kıskaç var çevrelerinde ve o gittikçe daralıyor. Gittikçe daralan bir sosyal baskı altında yaşama tutunmaya çalışan insanların ırkçılık belasıyla imtihanı…
Matilda’nın kızı Raşel’in bir şoför parçasına ki bu kendi ifadesi, aşık olması… Onda aşkı bulmuştur ama Fıstık İsmet ona uygun birisi midir? Bu ikisi arasında dantel dantel işlenen inişli çıkışlı bir ilişki…
Kulüp dizisi incelemesini 25. Kare üzerinden seyredebilirsiniz.