Show Tv’de yayınlanan ve Uraz Kaygılaroğlu‘nun Roman bir mafya lideri olan Kartal’a hayat verdiği Üç Kuruş dizisi üzerine bir değerlendirme… Yazı ilk bölümle ilgili spoiler içeriyor.
Bu dizi önemli bir hastalığa parmak basıyor. Hem de müdahale edilmezse eğer hepimizi yerle bir edebilecek kadar tehlikeli bir hastalığa…
Kanser, temelde hızlı ve kontrolsüz şekilde büyüyen tümörlere verilen bir isimdir. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi geciken kanserler öldürücüdür. Araştırmalar bitkiler de dahil olmak üzere tüm canlılarda kanser görülebileceğini gösteriyor.
Kanser nasıl insanları ölüme gönderiyorsa toplumları zayıflatan, yok eden ve öldüren hastalıklar da vardır.
Tam da Üç Kuruş dizisinde anlatıldığı gibi…
Irkçılık toplumda sinsice yayılan bir kanserdir. Çingene karşıtlığı devamlılık arz eden ve şiddet içeren bir ırkçılık ve maalesef pek çok toplumda görülüyor.
Mesleğiniz, yaşınız, konumuzu önemsiz… Kanser size de bulaşmış olabilir ve farkında bile olamayabilirsiniz. Tıpkı Efe komiser gibi. Belli ki tüm Roman’lara karşı bir ön yargısı var. Tüm tavırlarından bir ön yargı akıyor. Doktor birisinin Roman olduğunu duyduğunda şok geçiriyor.
Efe’yi lütfen başkası olarak görmeyin. Efe sensin, Efe benim… Yok mu önyargılarımız birilerine karşı? Hukuk ne der? “Aksi ispatlanana kadar herkes suçsuzdur!” Efe ne der peki? “Aksi ispatlanana kadar tüm Romanlar suçludur”
Efe’nin tavırlarının özeti işte bu… Öyle bir kaptırmış ki kendisini Roman karşıtlığına bunu takıntı haline getirmiş. İşte bu onu kör ediyor. Her Roman’a potansiyel bir tehlike olarak yaklaşıyor.
Kartal’ın kardeşi Leyla onun yanına yaklaştığında onun gazeteci olduğuna inanmıştı. Efe; mahalledekileri hiç tanımadan etiketlemeye başladığında Halide’nin yüzü düşmeye başlıyor. Çünkü o da yanındaki adamın hiç tanımadan etiketlediği topluma ait birisi…
Üç Kuruş… Dizinin Adı Neden Üç Kuruş?
Katilin bıraktığı kuruşlar yüzünden mi? Hayır… Bu bir sembol…
Üç kuruşla alakalı deyimlere bir bakalım.
-Üç kuruş para kazanmak
– Üç kuruş maaş
– Üç kuruş biriktirmek
– Üç kuruş fazla kazanmak
– Üç kuruşa satmak
Deyimlerin hepsinde üç kuruşa yüklenen değersizlik anlamı var. Toplumda Efe gibi insanlar tarafından itibarsızlaştırılan Kartal gibilerin değeri de üç kuruş değil mi?
Ne diyelim… Dizi güzel başladı… Umarım aynen Efe gibi adım adım tüm ön yargılarımızı yıkarız ve gözlerimizi kör eden ön kabullerimizi ve tüm at gözlerimizi çıkarıp atabiliriz.
İlk bölüm Üzerine Kısa Notlar
Uraz ve Ekin rollerine çok yakışmışlar… Diğer oyuncular da iyi seçilmiş gibi duruyor. Onları da zamanla daha iyi tanımış olacağız.
Roman mahalle ortamını çok güzeldi. Ortalıkta karakterle beraber dolaşan hareketli kameralar, doğal ortamlardan alıntılar… Hepsi diziye renk katmış.
Senaryo şu an için iyi. Ancak bizim yerli dizilerin iyi başlayıp sıradanlaşmak gibi bir huyu var. hele bir de dizi tutarsa…
Bence Efe çok kolay bıraktı rozetini… Kartal ve Efe mücadelesi polis ve çete arasında devam etseydi daha etkili olurdu. Bu ikisi birbirine yaklaşacak ve Efe Leyla’ya aşık olacak bu zaten görünüyor ama her şey çok hızlı oldu sanki. Umarım senaristler tüm kurşunlarını ilk bölümde bitirmemiştir.
İkinci bölüm sonunda Efe ve Kartal can ciğer arkadaş olursa ikisinin potansiyeli harcanmış olacak.
Kartal ve Efe diyalogları çok iyiydi. Kartal, Roman toplumunu çok iyi yansıtıyor. Güçsüzken, garibanken bizi hiç görmüyorsunuz; bizi itip kalkıyorsunuz; ama azıcık gücü elimize alırsak ve hesap sormaya başladık mı radarınıza giriyoruz… Bunlar özenle seçilmiş güzel cümleler… Senaristleri tebrik ediyorum.
Dizinin süresi tam iki saat olmasaydı diğer bölümleri de izlerdim… Bunu da Romanların hatırına izledim…
Kartal gibi diyeyim: Adaletin sadece garibanları tartmadığı günlerde buluşmak ümidiyle…
Üç Kuruş dizi incelemesi 25. Kare‘de.