Nolan’ın efsanevi Batman üçlemesinin birinci filmindeyiz: Batman Begins- Batman Başlıyor (2005). Bruce Wayne’nin yolculuğuna ve hangi noktalarda haklı olduğuna, neden fikir değiştirdiğine ve Bruce Wayne’i Batman olmaya doğru yönlendiren bence en etkili kişiye bakacağız.
Yazı spoiler içeriyor.
Orijinal Adı: Batman Begins
Tür: Aksiyon, macera
Yönetmen: Christopher Nolan
Ülke: Amerika
Türkiye Gösterim Tarihi:
Oyuncular: 17 Temmuz 2005
Süre: 02s 20dk
IMDB: 8,2 – 25. Kare puanı: 9,0
Güç Kullanabilen Üç Grup
Dikkat ederseniz süper kahraman filmlerinde ya da romanlarında şiddeti uygulayan üç güç ya da üç aktör bulunur. Birincisi meşru yani güç kullanma yetkisini elinde bulunduran polis ya da asker gibi kuvvetler, ikincisi meşru gücün baş etmekte zorlandığı ya da baş edemediği suçların failleri ve son olarak da düzeni korumak için kendi yeteneklerini kullanan ve suçluların peşinde giden süper kahramanlar…
Batman Başlıyor adlı filmin en önemli özelliği ve onu diğer Batman filmlerinden ayrılan yönü işte bu noktada belirginleşiyor. Meşru sınırlar içerisinde güç kullanma yetkisi olmamasına rağmen Batman de güç kullanıyor.
Peki, bu noktada onun uyguladığı gücü ya da şiddeti en azından bizim gözümüzde meşru hale getiren şey nedir?
Polis gücü diğer suçlular gibi Batman’in de peşinde… Onu yakalamak için çabalıyorlar. Birinci güç onu bir suçlu gibi nitelerken bizler neden bu noktada polislerden ayrı düşünüyoruz? Onların görmediği ve bizim gördüğümüz şey nedir? Biz mi yanılıyoruz onlar mı?
Bu soruların cevabını Bruce Wayne’in yolculuğunda buluyoruz.
Bruce Neyin Peşinde? Adalet Yoksa Eğer?..
Sizleri Bruce Wayne’in peşinde olduğu en temel soruya götürmek istiyorum. Anne ve babası gözleri önünde öldürülen minik Bruce doğal olarak Gotham sisteminden adalet bekliyordu. Ancak neredeyse tüm şehri; polislerin, yargıçların, politikacıların önemli bir çoğunluğunu satın alan Falcone’un da etkisiyle, katil serbest bırakılıyor. Bruce da eline aldığı bir silahla kendi adaletini sağlamak için harekete geçiyor.
Bunu gerçekleştiremiyor ama bizi ilgilendiren kısım şu: Adaletin olmadığı bir yerde, bir ülkede, bir sistemde meşru sınırlar dışına çıkılabilir mi? Dikkat ederseniz süper kahramanların çıkış noktaları genellikle budur. Aynı durum Peter’ın başına da gelmişti ve Örümcek de adaleti kendisi sağlamaya çalışıyordu.
Batman’e dönersek Bruce tüm hayatını riske attığına göre yani bir katil olmayı göze aldığına göre adaletin olmadığı bir yerde meşru sınırların dışına çıkabileceğinden emin. Silahını alıyor ve çeşitli hazırlıklar yapıyor. Dolayısıyla bunu anlık bir kızgınlık değil planlı bir eylem olarak düşünmemiz gerekiyor. Onun mahkemedeki bakışlarını görüyor musunuz? İnanılmaz bir çaresizlik durumu…
Bruce’un çaresizliği kelimelere dökülemeyecek kadar büyük… Çaresizlikten beslenen öfkesi tüm benliğini sarıyor ve artık gözü hiçbir şey görmüyor. Onun bu çaresizliği ilerde Falcone tarafından küçümsenecek ama şu an için mültimilyarder Bruce Wayne için adalete giden yollar kapalı.
O intikam dürtüsüyle hareket ediyor; ancak bir intikamcı sadece kendi tatmini için hareket eden bir insandır. İntikamcı adalet duygusunu geri plana atabilir; gözü dönmüş bir insan mantıklı hareket edemez.
Bruce aslında son anda bir katil olmaktan kurtuluyor. Falcone’un gönderdiği bir adam dışarıya çıkan Bruce’dan önce davranıyor.
Ancak Bruce Wayne hâlâ kendinden emin ve plandığı eylem konusunda bir tereddüt yaşamıyor. Onca yıl onu öldürmek istedim, artık bunu yapamayacağım, diyor, eşi az bulunan nesli tükenen bir adalet savaşçısı olan Rachel’a.
İşte bu an, Rachel’ın ona tokat geçirmesi ve baban senden utanırdı, demesi Bruce Wayne’in yaşamının en önemli kırılma anı. Bu an yaşanmasaydı o, Batman olamazdı.
Neden mi?
Bruce burada bir şok yaşıyor. O adamı öldürme planını ilk kez birisine açıyor. Hep içine atmış. Hiç aykırı bir ses duymamış. İşte tam bu nedenle kendini haklı görüyor.
Bruce ne kadar haklıydı değil mi? Anne ve babasını öldüren birisini mahkeme dışarı salıyordu. Adam elini kolunu sallayarak dışarıda gezecekti. Nerede adalet? Adaleti satın alınan satılık hakimler mi sağlayacaktı? Bu durumda adaleti kendi sağlamalıydı.
Zeki birisi olan Bruce’un aklı onu bu noktaya getirmişti ve başka türlü düşünemiyordu. At gözlü takmıştı. At gözlüğü takan bir insan kadar sıkıcı, düşüncesiz, empati yoksunuz birisi olamaz şu yaşamda…
Rachel’ın baban senden utanırdı, demesi onun attığı tokatlarından çok daha etkiliydi. İşte yaşamımızda hepimizin böyle dostlara ihtiyacı var. Yüzüne karşı yanlış yapıyorsun, demeyen birisi senin dostun olamaz. Bunu unutma. Sinsi mahluklar senin hata yaptığını görür ve düşmeni bekler. Gerçek dostunsa seni uyarır. Seni uyaranlar, yanlış yapıyorsun diyebilenler olmalı hep çevrende.
Bruce Wayne inanamıyor bu sözlere… İlk kez yanlış mı yapıyorum, diye sorguluyor kendisini. Hiç böyle düşünmemişti. İntikamcı dürtüleri onu kör mü etmişti? Babasını öldüren adamı mıydı suçlu yoksa onu o hale getiren sistem mi? Adaletin yoksunluğu kendisini de bir katile dönüştürüyordu işte neredeyse… O zaman yanlış mı yapıyordu?
Yanlış yaptığına kanaat getirmiş olmalı ki silahını fırlatıp atıyor.
Sonra da kentin yarısını satın alan Falcone’un karşısına çıkıyor. Bruce burada korkunun gücünü öğrenecek.
Korkunun Gücü
Senden korkmuyorum diyor adama bakarak. Korkmadığını düşünüyor olabilir; ama karşısında korkuları yöneten bir adam var.
Batman Begins- Batman Başlıyor (2005) incelemesinin tamamını 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.
.){kind=link}