Entering Red (2019), etkileyici ve fantastik bir kısa film deneyimi… Arzularınıza ulaşmak için sadece onların gerçekleşmesini dilemek yeterli mi?
Kadın, mekanda söylenen şarkıyı kendinden geçercesine dinlemektedir. Sanki bulunduğu ortamdan tamamen sıyrılmış çevresiyle irtibatını kesmiş gibidir. Orada olmayı ve şarkı söylemeyi arzuladığı bellidir.
Ancak yaşam çoğunlukla bizi arzularımıza, hedeflerimize, isteklerimize yönelirken başıboş bırakmaz. Sever bizimle oynamayı ve aklımızı karıştırmayı… Bu kadına olan şey de işte bu…
Tam şarkıyla bütünleşmişken ona konsantre olmuşken hiç beklemediği bir çeldirici giriyor ortama. Ona ilgi duyan davetkar bir bakış ona yoğunlaşıyor.
Adam ona bir ikilem yaşatıyor en başta… Şarkıya eşlik etmeyi bırakıp onun gözlerine bakıyor. Ancak kadın bu etkiyi kırmasını biliyor ve tekrar şarkıya eşlik etmeye başlıyor ama artık aklına düşmüştür yanı başındaki adam.
Az önceki tutkusu kalmamıştır zira aklı artık ikiye bölünmüştür. İkisini (hem hayalini hem de adamı) birden elinde tutmak ister ama aslında ikisini birden kaybeder.
Adam ortadan kaybolur. Etrafına bakınsa da onu göremez. Gözleriyle onu ararken şarkı da sona erer. Ortada kalakalmıştır.
Yaşamda hedefine odaklanmışken başka hiçbir şeyin aklını karıştırmasına izin vermemelisin. Hedefine odaklanmışken aklının karışmasına izin verirsen elde etmek istediklerinin hepsini kaybedebilirsin.
Anna, az sonra şarkıcıyla konuşma fırsatı yakalıyor. Şarkıcı oraya içkisi almaya gelmiştir. Anna, ona hayrandır belli ki. Kadın onun ulaşmak istediği bir yerdedir. “Birden ben de söylemek isterdim” der sahneye doğru çevirerek gözlerini… Şarkıcı kadınsa ona “Peki ya tutku Anna?” diye sorar. Tutku, ihtiras, aşk, arzu, hırs olmadan elde edemezsin istediklerini…
Anna, az sonra arzu ettiği adamı, şarkıcı kadının yanında görür. İşte o an ne yapacağını bilemez. Kaçamak bakışlar atar, kıskançlık içeren… Yapabileceği tek şey budur artık.
Şarkıcı kadın, adamla birlikte masadan kalkarken masanın üzerine yüzüğünü bırakır, Anna’nın onu izlediğini bile bile… Burada şarkıcı kadının masadan erkekten daha önce kalktığını, erkeğin onu takip ettiğini kaçırmayalım. Kadın, erkek için bir arzu nesnesi haline gelmiş. Anna, bu kadını hayran hayran seyrediyor. O uzaklaştıktan sonra da masaya gidiyor ve onun bıraktığı o muhteşem yüzüğü eline alıyor.
Barmenin sözlerinden sonra yüzüğü parmağına geçiriyor ve ruhunun en güzel olmasının arzularına ulaşması için yeterli olmadığını anlıyor. Yüzüğü taktığı anda sanki başka bir boyuta geçiyor ve yolculuğu başlıyor. Karşısında hareket eden tramwayın üzerinde N100 yazıyor, yani yüzükteki yazının aynısı.
Arzuladığı şeylerin hepsi o trende. Az önceki adam ve şarkı söyleme hayali… Treni takip ediyor. Tren bir yol ayrımına gelince onun kararlılığı test ediliyor. Çünkü yol artık kırmızı değil. Biraz da ürkütücü. Anna şöyle bir çevresine bakıyor ve yola giriyor.
İşte bu adım onun arzusunun gücünü gösteriyor. İlk ödülünü alıyor. Az önce o ıssız yolda gördüğü ve ürktüğü adam onu takip etmeye başlıyor (Anna geri dönüyor). Adamın aslında arzuladığı kişi olduğunu fark ediyor. Gülümsüyor.
Az sonra duruyor ve arkasına bakıyor. Onu elde ettiğini düşünmüştü ama hayır, yanılıyordu. Adam ardında beliriyor. İlk başta kadın arkasını döner dönmez onu bulsaydı bir şeyler eksik olurdu. Anna, ona bakarken bir şeylerin yanlış olduğunu fark ediyor. Adam mutlu değil, onun yüzüne bakmak yerine parmağındaki yüzüğe bakıyor. Doğru yoldasın, der gibi adamın bakışları ve tavırları ama hâlâ eksik bir şeyler var.
Anna bu rağmen onu öpmek istiyor; yani onu elde etmek. Peki, bu kadar mı? Ona ulaştı mı? Bitti mi her şey? Hayır… Daha yapması gerekenler var. Hedefine ulaşmak için yola çıktı. Aksiyona geçti. Hatta tehlikeyi göze aldı yani ortaya ruhunu koydu ancak eksik olan bir şey var: Akıl.
Sadece kaba saba istek hedefe ulaşmak için yetersizdir. Akıllı hamlelerle, çalışarak, emek vererek hatta gerekirse savaşarak hedefe ulaşmak gerekiyor. Güzel olan şey işte budur, hazinenin değerini ona ulaşmak için verilen mücadele artırır.
Adam kendini geri çeker. “Senin önünde yürüyemem. Bu yolunu tek başına yürümek zorundasın.” der. Anna, yolculuğuna devam eder. Bu kez yürüdüğü yol kırmızıdır. Yani arzularına ulaşmak için doğru yoldadır.
Barmen ona ruhunun ve aklının hazır olduğunu söyler. Bir başka adamın onun neye ihtiyacı olduğunu bildiğini söyler. Anna barmenin sözleri üzerine onu bekleyen araca biner. İçindeki hediye paketi “Kırmızının yolunda bir başka adımdır.”
Adam arzuna, hedefine ulaşmak için her şeyinle bir bütün olmalısın, demek istiyor. Kıyafetin de iç güzelliğini yansıtmalı… (ilk barmenin söylediği sözlere gönderme)
Anna, arzu ettiği adamın bir binaya girdiğini görür. Aracın durmasını ister. Bu onun kararlı olduğunu gösteriyor. Hedefini unutmadı ve doğru yolda ilerliyor.
Binaya girince ruhen yükselmeyi sembolize eden merdivenlerin sonunda yolun bittiğini görüyor. Karşısında bir duvar vardır. Bazen yaşamda her şey sona ermiş gibi görünür. Sanki tüm ümitlerimiz tükenmiş ve çaresiz kalmışızdır. Ancak o anda doğru hamleyi yapabilirsek karşımıza hiç ummadığımız kapılar açılabilir.
Anna yüzüğü takarak salona giriyor. Girişte sağda solda bu yolculuğunda ona yol gösteren kişileri görüyor. Sonunda arzuladığı erkekle yan yana geliyor ve aynı anda sahnede şarkı söyleyen kişinin de kendisi olduğu görülüyor.
Evet, Entering Red; arzularımıza, hedeflerimize ancak ruh (istek ve arzunun içten gelmesi), akıl (doğru hamleler) ve kalp (ne istediğini bilmek, onu gerçekten arzu etmek) bütünlüğü ile ulaşabileceğimizi anlatan etkileyici bir kısa film.
, etkileyici ve fantastik bir kısa film deneyimi. Arzularınıza ulaşmak için onların gerçekleşmesini dilemek yeterli mi?){kind=link}