Resident Evil: Infinite Darkness İncelemesi

Resident Evil serisinin neredeyse tüm oyunlarını oynamış birisiyim. Netflix’te yayınlanacak olan Amerika ve Japonya ortak yapımı bu animeyi heyecanla bekliyordum. Yayınlanır yayınlanmaz tüm bölümlerini seyrettim. Birinci sezon maalesef sadece dört bölümden oluşuyor.

Şimdi 1. sezonla alakalı düşüncelerimi kısa notlar halinde iletmek istiyorum; başlamadan önce şunu söyleyeyim. Eğer serinin oyunlarını oynayan ve seven biriyseniz bu diziyi kaçırmamalısınız. Buram buram Resident Evil kokan, sağlam bir yapım var karşımızda.

1. Seriye Infinite Darkness yani bitmeyen karanlık adını vermişler.  Raccoon City şehrinin havaya uçurulmasından sonraki zaman dilimindeyiz. Zombi dehşeti farklı bir formatta devam ettiği için seriye bitmeyen karanlık adı verilmiş diye düşünüyorum.

2. Leon ve Claire’ı beraber seyretmek çok iyiydi. Leon olayların tam merkezinde olsa da Claire bu kez daha pasif bir roldeydi. İkiliyi sadece final savaşında beraber mücadele ederken gördük. Onları beraberken daha fazla izlemek isterdim.

3. Serinin konusu klasikti. Ben konu seçimini beğenmedim. Beyaz Saray’ın içerisinde savunma bakanı olan gizli bir hain var. Geliştirdiği ilaçlardan daha fazla para kazanmak için Amerika ve Çin’in arasını bozmaya çalışıyor. Hain çok belliydi. Ben ilk sahneden itibaren onun başkanı kışkırtmaya çalıştığı andan itibaren adamı çözmüştüm. Başkanın en sondaki konuşmayı yapmayacağı da belliydi. Bu bağlamda dizi bana hiçbir sürpriz yaşatamadı ve senaryo olarak benden geçer not alamadı.

4. Çizimler bir harikaydı. Leon resmen canlı gibiydi. Yapımcılar bence barakterlerin hareketleri bağlamında doğallığı yakalamakta zorlanmış; ancak çizim detayları mükemmeldi. Denizaltının özellikle dış çekimleri amatör işi gibiydi ve bu diziye yakışmamış. Onun dışında savaş ortamları, genel anlamda dış ortamlar ve bunları detayları ve hareketli kameralar bir harikaydı. Hareketli kamera sahnelerini geri alıp defalarca seyrettim.

5. Final bossunun kimliği benim için sürpriz olmadı. Ben final dövüşü için ya deneysel ortamda yetişmiş ve hazırda bekleyen bir dev zombi ya da Jason’ın dönüşümü bekliyordum. İkincisi oldu.

Final canavarının çizim detayları ve karakterin kendisi iyiydi. Gideri vardı.

Ben hem oyunlarda hem filmlerde çok büyük ve şekilsiz canavarları oldum olası hiç sevmem. Bu, boyut olarak ideal bir kötüydü ancak birkaç sorunu vardı.

Öncelikle gücünü gösterebileceği bir savaş ortamı yoktu. Onun gücü gösterebilmek için demirleri söktüğü sahneler eklenmiş. Ayrıca acımasızlığını vurgulamak için de Shen May’i öldürdüğü sahne… Bunlar güzeldi ama ne olursa olsun final bossunun savaşları çok yetersizdi. Ayrıca onun dönüşümden sonra zihnini tamamen bir insan gibi kullandığını gördük. Bu durumda onun acımasızca Shen’i öldürmesi beni hâlâ şaşırtıyor. Aklı gidip gelseydi daha iyi olurdu bence.

Bossun, Leon’u eline aldıktan sonra öldürmemesi ve aside atmak yerine güvenli yere doğru fırlatması olmamış. Daha biraz önce beraber çalıştığı arkadaşının boynunu kıran canavar Leon’u ele geçirdikten sonra bırakıyor. Olmamış…

6. Final klasikti. Söylediğim gibi konuşmanın yapılmaması sürpriz olmadı. Leon çipi yok edecek gibi duruyor. Tam aksini yapmalıydı bence. Ama canavar onun korkuyu yayacağını söylemişti. Leon belki de çipi saklayabilir… Göreceğiz.

7. Kötü adamımız serum üretimine devam edecek gibi görünüyor. Kendisi zaten ısırıldığı için seruma muhtaç. Muhtaç olduğu serumu ona birisinin getirip vermesi ilginçti. Ya onun çalışmalarını gizlice yapmakta olan başka bir merkez vardı ya da çalışmaları zaten düzenli olarak birilerine satıyordu.

Gelecek sezonda muhtemelen zombi ve süper asker karışımı yaratıklar göreceğiz; ancak bu durumda dizi sanki oyunlarda hiç bozmadığı o çizgisini biraz kaydıracak gibi… Umarım senaryo yeni bir Raccoon City’ye doğru kayar.

Claire’ın söylediği gibi bu kıyafet Leon’a yakışmıyor.