Elm Sokağında Kabus Serisi’nin kahramanı Freedy Krueger neden bu kadar korkunç? Onu ürkütücü kılan yönü nedir? Bu videoda 80’li yılların hatta 90’lı yılların en sağlam kötülerinden birisi olan Freddy’nin felsefesinden bahsetmek istiyorum.
Elm Sokağında Kâbus (A Nightmare On Elm Street) serisi toplamda dokuz filmden oluşuyor. Serinin filmleri şunlar:
- Elm Sokağında Kabus (1984)
- Elm Sokağı Kabusu 2 Freddy’nin İntikamı (1985)
- Elm Sokağında Kabus 3: Rüya Savaşçıları (1987)
- Elm Sokağında Kabus 4: Rüya Ustası (1988)
- Elm Sokağında Kabus 5: Hayal Çocuk (1989)
- Freddy’nin Ölümü: Son Kâbus (1991)
- Elm Sokağında Kabus 7: Yeni Kabus (1994)
- Freddy Jason’a Karşı (2003)
- Elm Sokağında Kâbus (2010)
Youtube üzerinden gelen yorumların bir tanesinde Tezer isimli takipçi Freedy’nin neden korkunç olduğunu şöyle yorumluyor: “Kabuslar insanları en savunmasız oldukları anda, yani uykuda sarmaya başlar… Belki bu da ilkel korkulardan biridir. Kontrol elimizde değilken bir anda tuzağa düşmek bizi hep ürkütür. Bu gücü elinde tutan bir karakter yaratmak sinema açısından çok akıllıca bir hamle. O dönem filmi izleyenler günlerce uyuyamamıştır.”
Savunmasız olma hali gerçekten de ürkütücü. Uyuduğunuz anda Freddy’nin kanunlarının hüküm sürdüğü dünyaya adım atıyorsunuz. O sizi orada ilmek ilmek doğrarken aynı zamanda gerçek dünyada da doğranmış oluyorsunuz. Savunma ve karşı koyma gücünüzün elinizden alınması gerçekten de Freddy’yi korkunç bir hale getiriyor. Rüya bir tuzağa dönüşüyor. En kötüsü de tuzağın içinde olduğunuzu fark etmeniz ama çaresizliği yaşamanız. Bir anda ölmek yerine her saniye ölüp ölüp diriliyorsunuz.
Rüya dünyasına geçiş yaptığınız anda zaten fizik kanunları işlevini yitiriyor. Dibi görünmeyen korkunç ve ürkütücü bir maviliğin içerisindesiniz. Freddy’nin orada olduğunu biliyorsunuz ancak; ne yönden ve nasıl geleceğini kestiremediğiniz için dehşeti yaşamaya başlıyorsunuz.
Kanalda yaptığım duyurunun altına gelen yorumlarda Turgut Öksüzce şöyle belirtmiş: “O zamanlar slasher tarzı filmlerin moda olduğu dönemdi. Ancak slasher dediğimiz tipler genelde hiç konuşmayan, sadece kurbanını savunmasız bir şekilde yakalayıp acımasızca öldüren tiplerdendi (…) Ancak Freddy Krueger farklıydı. Freddy Krueger kurbanlarını öldürmeden önce onlarla konuşurdu. Kurbanlarıyla sohbet eder, onları psikolojik olarak zayıflatırdı. Diğer slasher tipler kurbanları yakaladıkları ilk fırsatta öldürürken Freddy Krueger kurbanlarını yakaladığı zaman onları öldürmeden önce kurbanlarıyla oynar, kendini eğlendirirdi. (…) Sonuç olarak Craven klişe slasher karakterlerinin dışına çıkarak farklı bir karakter meydana getirdi. Meydana getirdiği bu farklı karakter “uykuda öldürme” gibi orijinal bir fikirle birleşince ortaya bu harika film çıktı.”
Bir başka yorumda Kuzey şöyle söylüyor:
Çünkü aslında o karakter belli başlı kötü karakterlerin ve anti kahramanların tek bir vücutta toplanmış hali. Kontrolu bulduğu yer bizim kontrolsüz olduğumuz zaman. Tıpkı bir avcı av ilişkisi gibi kurbanlarıyla oynuyor. Ama onlar bunu fark etmeden Kısacası kabus gibi varlık.
Kontrolü bulduğu yer bizim kontrolsüz olduğumuz zaman… Bu ifade Freddy felsefesini doğru yerden yakalıyor. Az önce söylediğim gibi insancıklar kabuslarda kontrol edemedikleri bir dünyanın içerisinde tuzağa düşünüyorlar; ancak Freddy burada tam olarak bir hükümdar… Uyumamak tek çare; ancak herkes uyumak zorunda. Bu da onun ayrı bir korkunç yönü…
Freddy konusunda az bilinen korkunç bir gerçek daha var. Elm Sokağı serisinde ilgisiz ebeveynler, çocuklara bu konuda inanmayı reddeden büyükler ve bu tarz karakterler görürsünüz. Yani Freddy bir yönden cahil yetişkinlerden psikolojik destek göremeyen çocukların bilinçaltı korkularını yansıtır. Çocuklar denebilecek yaşta bireyler aileleri ve büyükler tarafından dışlanır. Bunun sonucunda onlar, ölmeden önceki yaşamında bir çocuk istismarcısı olan Freddy’nin eline düşerler. Onların rüyalardaki zayıflıkları, minicik çocukların yetişkinler karşısındaki acziyetini ve çaresizliğini simgelemektedir.
Freddy’yi bu kadar ürkütücü yapan bir diğer felsefe onun bilinmezliği…
Karşınıza nasıl çıkacağını, nereden fırlayacağını ve ne yapacağını bilemiyorsunuz. Bilinmezlik insanlar için her zaman ürkütücüdür. Bilinmezlik ve rüya gerçekliği son derece ürkütücü bir bileşen.
Bir başka yorumda “Zamanında korkunçmuş ama; şimdi Chucky’den farksız bence” deniyor. 25. Kare’nin sıkı takipçilerinden olan Kylo Ren de bu konuya vurgu yapmış. “Freddy in hikayesi bayağı değişik annesinin başına gelenler filan. Çıktığı dönemde konu olarak insanları bayağı etkiledi. Şimdiki zamanda ortaya çıksa idi aynı etkiyi verir miydi bilemem. Serinin Dream Warriors bölümü bayağı iyiydi.”
Şu an çıksa bu kadar etkileneceğimizi ben de düşünüyorum; çünkü artık sayısız korku filmi, gerilim yapımı çekildi ve bizler belli bir doyum noktasına ulaştık. Şimdi geriye dönüp 80’lerde çekilmiş bir filmi izlediğimizde bizi korkutmaması normal. Ancak bu gerçek Freddy felsefesinin özünü kaybettiği anlamına gelmiyor. Bu filmi bir çocuk yaşlarda birisinin izlediğiniz düşünür müsünüz? Rüyalarda kendisini öldürmeye gelen korkunç bir katil… Filmin 80’lerde çekilmiş olması Freddy’nin etkisini azaltmayacak ve onları uyumaktan bile korkar hale getirecektir.
Freddy kim ne derse desin şu ana kadar yapılmış en ürkütücü kötü karakterlerden birisi…
Şüpheniz varsa ona kendi dünyasında meydan okumayı deneyebilirsiniz; tabii ki sevdiklerinizle vedalaştıktan sonra…
Freddy incelemesini 25. Kare üzerinden seyredebilirsiniz.