Sil Baştan ya da orijinal adıyla Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Lekesiz Zihnin Sonsuz Güneş Işığı) drama, romantik ve bilim-kurgu etiketlerine sahip bir yapım. Filmin senaryo yazarlarından birisi Charlie Kaufman, Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum (2020) ve New York Yanılsamaları (2008) gibi sıra dışı filmlerin hem yazarı hem de yönetmeni.
Sil Baştan filminde kötü giden ilişkileri sonrasında hafızanın ilgili kısımlarını silebilen bir şirkete giden bir çifti seyrediyoruz. İlişkilerin doğası hakkında oldukça ilginç mesajlar veren filmde Jim Carrey, Kate Winslet (Titanik’in Rose’u), Elijah Wood (Yüzüklerin Efendisi’nin Frodo’su), Mark Ruffalo (Zindan Adası’nın Chuck’ı) ve Kirsten Dunst (Örümcek Adam’ın Mary Jane’i) gibi birbirinden ünlü isimler yer alıyor. Bu oyuncuları bir arada seyretmek benim için büyük bir zevk oldu diyebilirim.
Orijinal Adı: Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Tür: Drama, romantik, bilim-kurgu
Yönetmen: Michel Gondry
Ülke: Amerika
Gösterim Tarihi: 04 Haziran 2021 (Kanada)
Oyuncular: Jim Carrey, Kate Winslet, Gerry Robert Byrne, Elijah Wood, Thomas Jay Ryan, Mark Ruffalo, Jane Adams, Kirsten Dunst
Süre: 01 saat 48 dakika
IMDB: 8,3 – 25. Kare puanı: 7,5
Sil Baştan özellikle ikinci yarıdan sonra ilginçleşmeye başlayan ve farkını ortaya koyan bir yapım. İlk yarısı bir anlamda sıradan ve beklendik bir kurguya sahip olsa da sonraları filme biraz canlılık geliyor. Filmin senaryosu bence oldukça orijinal ve sürprizlerle dolu. Bu filmin günümüz teknolojisiyle çekilmesini çok isterdim. Bu durumda çok daha yüksek puanlı bir yapım seyrediyor olabilirdik.
Film boyunca Kaufman’ın pek çok filminde olduğu gibi bolca iş ses dinliyoruz. Bu tercih bizlerin karakterlerin iç dünyasını tüm boyutlarıyla anlamamıza yardımcı oluyor ve bence bu yöntem verilmek istenen mesajın iletilebilmesini kolaylaştırıyor.
Filmin finali çok sürpriz yaşatmasa da yapımın kurgusal mantığı içerisinde tam da olması gerektiği gibi bitmiş.
Birazcık spoiler vererek şunları söyleyebilirim: Hiçbir insan ve hiçbir ilişki kusursuz olamaz. Kusursuzluk arayanlar hep yolda kalmıştır ve kalacaktır (Filmdeki karakterlerin kusurları, hataları bir bir ve sırayla dökülürken verilen mesaj bu aslında). Hatıraların özü eşyalar olamaz; onlar silinse yok olsa bile yaşanmışlıklar, duygular, hisler, özlemler, sevinçler, üzüntüler vs. geride kalır (Anı silinmesine karşı gösterilen direnç). İnsanları birbirine bağlayan güç onların birbirlerinde uyardıkları hislerdir (Finali hatırlayın). Birbirlerini gerçekten sevenler karşı tarafın kusurlarını görmezler; eşyalarla, varlıklarla değil sevdikleri kişinin varlığı ile huzur bulurlar.
Son olarak da şunu söyleyebilirim: Yaşanmışlıklar iyi ya da kötü öyle derin izler bırakıyorlar ki bunları silen bir teknoloji gelişse bile insan ruhundaki yaralar, hasarlar ya da tam tersi sevinçler, mutluluklar hep kalıcı olacaktır.