Scarlett Johansson’ın rol aldığı Ghost in the Shell (Kabuktaki Hayalet) aksiyon ve bilimkurgu türünde bir yapım. Film hangi tarih olduğu net olarak belirtilmeyen bir gelecekte geçiyor. İnsan ve makine arasındaki çizgi artık neredeyse yok olmak üzeredir. İlk bakışta kimin insan kimin robot olduğunu söylemek gittikçe zorlaşmaktadır.
Teknolojik gelişmeler insanların kendilerini sibernetik parçalarla geliştirmesine olanak vermiştir. İşte böyle bir ortamda devlet tarafından finanse edilen Hanka Robotik, mükemmel bir askeri casus projesi devreye sokuyor. Şirket insan beynini tamamen sentetik bir bedene aktararak insan ve robotun en güçlü yönlerini birleştirmeyi amaçlamaktadır.
Burada devreye Johansson’ın canlandırdığı Binbaşı Mira Killian karakteri giriyor. Gerçek bedeni bir kazada parçalanan Mira’nın beyni kurtarılarak bir tür siber askerin bedenine aktarılıyor ve Mira suçlulara karşı savaşması için türünün ilk örneği olan, inanılmaz yeteneklerle donatılmış bir savaşçıya dönüşüyor.
Orijinal Adı: Ghost in the Shell
Tür: Drama, aksiyon, bilim-kurgu, suç
Yönetmen: Rupert Sanders
Ülke: Amerika, Hindistan, Hong Kong, Çin, Kanada
Oyuncular: Scarlett Johansson, Pilou Asbæk, Takeshi Kitano, Juliette Binoche, Michael Pitt
Süre: 01 saat 47 dakika
IMDB: 6,3 – 25. Kare puanı: 6,0
Ghost in the Shell’in bence en büyük artısı muhteşem bir kurgusal dünya oluşturması ve bunu başarıyla beyaz perdeye aktarması (Özellikle Hong Kong manzaraları çok iyiydi).
Film gerçekten beni o kurgusal dünyanın içerisine çekmeyi başardı. Tüm sahneleri, makyajları, efektleri gerçekten iyiydi. Tabii ki bu başarısının ardında 1995 yapımı aynı isimli filmin uyarlaması olmasının etkisi büyük. Bilindiği üzere Ghost in the Shell aslında Masamune Shirow’un aynı isimli mangasından uyarlanan bir filmin yeniden uyarlaması. Ben açıkçası 1995 yapımı filmi seyretmediğim için bu konuda bir yorum yapamayacağım ama okuduğum kadarıyla 1995 yapımı Ghost in the Shell filminin ruhu ve felsefi altyapısı 2017 yapımında neredeyse tamamen ortadan kalkmış.
1995 yapımı filmi hiç izlemediğimizi varsayarak 2017 yapımı Ghost in the Shell’e dönersek yapımın bunca çabaya rağmen yüksek bir puan alamamasının nedeni senaryonun sıradanlığı. Bilmem kaçıncı kez baskısını gördüğümüz bir senaryoyu güzel bir makyajla tekrar piyasaya sunmuşlar. Emirleri pek sorgulamadan yerine getiren kahramanımızın zamanla işlerin göründüğü gibi olmadığını anlaması ve çalıştığı sistemi sorgulamaya başlaması… Diğer bazı noktaları spoiler olmaması için yazmıyorum ama karşıdaki düşmandan, filmin finaline kadar seyredeceğiniz her şeyi tahmin edebilirsiniz ve yanılma ihtimaliniz çok düşük…
Bu muhteşem kurgusal dünyaya harika bir senaryo yazsaydınız ne kaybederdiniz ey yapımcılar?
Aksiyon olayını da tam olarak görsel bir zevke dönüştürmeyi başardıklarını söyleyemem. Klasik bir film hilesi yapılmış… Film başına sağlam birkaç sahne eklenmiş. Karakterimizin çatıdan aşağıya atladığı ve bir düzine robotu paçavraya çevirdiği sahneden bahsediyorum.
Bu sahneyi görünce filmin böyle devam edeceğini düşünüyorsunuz ama sonrasında bu ayarda bir tane bile aksiyon sahnesi gelmiyor ekranlara… Zack Snyder’ın Army of the Dead (2021) balonunda yaptığı hilenin aynısı… 10-15 dakikalık reklam kokan bir bölüm… Sonrası sıradan bir zombi filmi…
Toparlarsak Kabuktaki Hayalet’in aksiyon yönü çok zayıf. Sağlam bir senaryosu yok. Scarlett Johansson’ın adının ardında saklanmış bir yapım… Söylediğim gibi en başarılı yönü kurgusal dünyayı yani fiziksel atmosferi vermedeki başarısı. Dış dünyanın atmosferine, sokak çekimlerine ve makyajlara bayıldım. Bunlar sağlam bir kurguyla ve iyi bir aksiyonla desteklenseydi ortaya unutulmaz bir film çıkabilirdi.
Finali bu kadar berbat yapabilmelerine hala inanamıyorum. Minik bir spoiler vererek bitireyim. Finaldeki “örümceği” ben final dövüşü olarak bile görmemiştim. İnanın… Dev bir robot örümcek ve ona silahla zarar vermeye çalışan kahramanımız… Bu sahne resmen seyircilerle alay etmek anlamına geliyor. Şöyle düşünelim: En ileri derece silah eğitimleri almış bir asker olsun. Bu askerin karşısına son teknoloji bir tank çıksın. Bu asker bombaların bile aşamayacağı tankın zırhına elindeki basit bir taramalıyla ateş etse ve bundan sonuç beklese ne düşünürsünüz? Johansson’ı işte böyle bir duruma sokmuşlar.
İkinci olarak Johansson’ın karakterinin daha önce bir bomba saldırısında bedensel olarak hasar aldığını görmüştük. Finalde Johansson’ın olduğu mekana tankın bombası isabet etmesine rağmen bu yüksek tesirli bombanın ona neredeyse hiçbir zarar vermemesi çok kötüydü. En azından bombayı hissederek oradan kaçsaydı yine anlardım…
Sonuç olarak Ghost in the Shell (Kabuktaki Hayalet) bence kendi potansiyelini harcamış bir yapım olmuş. Türün meraklıları başarılı dış dünya kurgusunu için şans verebilir ama seyir zevki, aksiyon ve harika bir son beklemeden…
Gelecekte geçen ve buna yakın denebilecek bir konusu bulunan; Sylvester Stallone, Wesley Snipes ve Sandra Bullock gibi harika oyuncuların rol aldığı Cezalandırıcı (1993) filmi bile bence Kabuktaki Hayalet’ten daha heyecan verici bir yapım.