The Queen’s Gambit’ın Beth Harmon’u Anya Taylor-Joy bu kez karşımızda bir yapay zeka rolüyle karşımızda. Morgan, özel bir tesisin içerisinde yetiştirilen duygusal bağlamda son derece ileri düzeyde bir yapay zeka. İnsansı davranışlarıyla ön plana çıksa da bir ara kontrolden çıkıyor ve tesisteki doktorlardan birisine saldırarak onu ağır yaralıyor.
Tesisin bağlı olduğu şirket durumu kontrol etmesi için tesislere bir risk yönetimi uzmanını gönderiyor. Morgan’ın hayatı artık onun hakkında düzenlenecek rapora bağlıdır.
Film yapay zeka üzerine çekilen sayısız yapıma yeni bir bağlam getirmekten uzak. Ayrıca son derece tahmin edilebilir senaryosu da akıcılığı yakalama konusunda başarısız. Filmin süresi çok da uzun olmamasına rağmen yapım bu süreyi bile akıcı bir kurguyla doldurmayı başaramamış. Filmin sonlarına saklanan aksiyon sahneleriyse gayet başarılıydı.
Margon tek seyredimlik bir yapım. Eğer yapay zeka bir ders olsaydı bu film onun giriş modellemesi olabilirdi. Bu tarz yapımları seyredenler için filmin en büyük sürprizi bile şaşırtıcı olmaktan uzak. Sonuç olarak Morgan yüksek beklentilere girmeden izlenebilecek ve sona erdiğinde de akılda pek fazla yer etmeyecek bir yapım.
Şimdi spoiler içeren birkaç noktaya değinerek yazıyı sonlandırmak istiyorum.
Lee Weathers Aslında Kimdi?
Lee, aslında Morgan’ın bir önceki sürümüydü. Lee’nin film boyunca duygusallıktan sonra derece uzak tavırlarının ardında onun da bir yapay zeka sürümü olması yatıyordu. Morgan’ın sürümü L-9; Lee’nin sürümü ise L-4’tü. L-9 duygusal bağlamda daha üst seviyelere çıkması için tasarlanan bir yapay zekaydı. Bu başarılmıştı ama duygusal olarak gelişmesi onu L-4’ten daha iyi yapmamıştı. Lee, bilgisayar başında Morgan’ın çocukluk dönemlerine bu yüzden dikkatle bakıyordu. O burada kendisinin bir üst modelini inceliyordu ve bu görüntüler onun ilgisini çekiyordu.
Bu arada Morgan insanların düşüncelerini okuyabilecek kadar ileri bir seviyeye ulaşmıştı. Ancak muhtemelen bunu kimseyle paylaşmıyordu. Kendisini sorgulamak için gelen doktorun özel yaşantısını ve baba olduğunu o an onun zihnini okuyarak öğrenmişti.
L-9 duygusal olarak gelişse de güvenilmez ve tahmin edilemez bir yapıya evirilmişti. Yok edilmesi gerekiyordu. Şirket durumu zaten çok iyi bildiği için oraya yapay zekalarla mikrodalga fırınlarını aynı gören bir değerlendirmeci göndermişti. Bu doktor sorgu sırasında Morgan’ı kızdırmak için ona adeta psikolojik bir baskı uyguladı ve istediğini aldı. Tabii ki onun kendisine saldırarak öldürebilecek kadar ileri gideceğini düşünmemişti. Ben burada şirketin doktoru bu konuda manipüle ettiğini düşünüyorum; çünkü adam onun ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyordu.
L-9 sonuç olarak kendisine verilen görevi hiç tereddüt göstermeden yapmıştı. Doktorlar masada “Morgan’ın daha yeni gelişiyor ve hata yapma şansı var” dediklerinde Lee hiç düşünmeden “Onun böyle bir şansı yok” demişti. Onun duygusal olarak hiçbir şey hissetmediği filmde pek çok yerde özellikle vurgulanıyor.
Bu da onun hala en iyi seçim olduğunu gösteriyordu.
Morgan, Lee’nin insan olmadığını anlamış mıydı?
Evet, anlamıştı. Daha ilk karşılaşmalarında birbirlerinin gözüne uzunca bir süre baklamaları ve Morgan’ın “Peki, sen nasıl hissediyorsun Lee?” diye sormasının nedeni buydu. Morgan daha onu görür görmez karşısında bir insan olmadığını tabii ki anlamıştı. Onunla özel olarak konuşma isteğinin altında da bu yatıyordu. Karşısındaki modelin kendisini anlayacağını düşünüyordu. İkisi baş başa konuşursa bu Morgan için olumlu sonuçlanabilirdi. Ancak konuşmanın sonunda Morgan, cama uzattığı eline Lee tarafından karşılık verilmeyince Lee’nin kendisine yardım edeceği noktasındaki beklentilerinin boşa çıkacağını anlamıştı. Lee oradan uzaklaşınca eline baktı ve onu aşağıya indirirken oldukça duygusal anlar yaşadı; çünkü bu yardım çağrısının karşılıksız kalması anlamına geliyordu. Morgan aynı hareketi daha sonra Dr. Amy’e de yapacak ve karşılığı alacaktı.
Finalde ikili yer değiştirince yani bu kez Lee “kafese” kapatılınca Morgan “İlk kez kendim gibi hissediyorum. Sen farklı bir şekilde mi hissediyorsun? Beni neden yaptıklarını biliyorum.” demişti. Yani Morgan kendisinin bir katil olmak için tasarlandığının farkındaydı.
Burada şu kritik noktayı kaçırmamak gerekiyor. Morgan’ın anne diye hitap ettiği Dr. Lui diğer doktorların aksine Lee ile ilk karşılaştığında yani yemek sahnesinde karşısında bir yapay zeka olduğunu ve onun buraya neden geldiğini anlamıştı. İkili özel konuşmaya geçtikleri zaman Dr. Lui, Lee’ye “Ne yapmak için geldiysen onu yap” derken onun ne için burada olduğunu anladığını vurguluyordu. Diğer taraftan Morgan’ı tam olarak çözemese de onun bir suikastçı olduğu Dr. Kathy de hissetmişti. “Yüzünde bir gülümseme var ama ne olduğunu söyleyebilirim. Sen bir suikastçısın” demişti.
Evet, Morgan oldukça sağlam konusunu akıcı bir kurguyla birleştiremediği için ön plana çıkamamış bir film. Bence içerik olarak Ex Machina’den çok daha sağlam ve çok daha iyi bir senaryosu var. Akıcılığı yakalayabilseydi en az 7 puanlık bir yapım olabilirdi.