Sisteki Kız (La ragazza nella nebbia) İtalya, Almanya ve Fransa ortak yapımı bir suç ve gizem filmi. Filmin çözümünden daha önce 25. Kare üzerinde yayınladığım bir videoda bahsetmiştim. Ancak o videoda filmin sıkıcılığı bana da etki ettiği için çözümden detaylara girmeden yüzeysel olarak bahsedip geçmiştim. Gelen yorumlar üzerine çözümden biraz daha detaylıca bahsetme kararı aldım.
Film katil kim meraklılarına hitap ediyor. Sağlam bir kurgusu var. Ancak tek sorunu akıcılık. Film maalesef akıcılıktan çok çok uzak. Filmi izlemek isterseniz bunu bilerek seyretmenizde yarar var.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Orijinal Adı: La Ragazza Nella Nebbia
Tür: Suç, gizem, gerilim
Yönetmen: Donato Carrisi
Yapım Yeri ve Yılı: İtalya, Almanya, Fransa-2017
Oyuncular: Toni Servillo, Jean Reno, Alessio Boni, Lorenzo Richelmy, Galatea Ranzi, Michela Cescon
Süre: 2 saat 08 dakika
Konu: Özel ajan Vogel, on altı yaşında bir kişinin ortadan kaybolma olayını araştırmak için ücra bir dağ vadisindeki ıssız bir kasabaya gönderilir.
“Şeytan’ın En Ahmakça Günahı Kibirdir”
Önceki videoya da bu sözle başlamıştım çünkü Loris Martini’nin Vogel’e söylediği bu söz çözümü almamamız adına çok önemli. Öğretmen, Vogel’in hapsettiği adamın hapisten çıktıktan sonraki röportajını seyrettiği anda benzer bir senaryo yapıp yapamayacağını düşünmeye başlıyor. Sınıfta söylediği gibi “Her yazar kendinden önce başkalarının yazdığı bir şeylerden ilham alır.” Kendisi de bu planında Vogel’in eski davasından ilham almıştı. Hatta ilham almanın ötesinde onu kopyalamıştı. “Büyük bir romancı olmanın ilk kuralı taklit etmektir.”
Ancak planını gerçekleştirmesini sağlayacak en önemli stratejisi Vogel’in kibri üzerine kuruluydu.
Vogel, basını çağırdığı, tüm ülkeye ilan ettiği bu davayı çözmek için kendi attığı yemleri yutacaktı; çünkü o kendisini kanunların bile üstünde görebilecek kadar kibirli ya da kendini beğenmiş birisiydi. Onun için önemli olan davayı çözebilmesiydi. “Adalet kimsenin umurunda değil.” diyen bizzat Vogel’di. “Adalet reyting getirmiyordu.” Vogel’e ayrıca değineceğim. Şimdi Martini’nin kurgusuna bakalım.
Martini’nin Kurgusunun Detayları
Martini’nin amaçladığı o tazminata ulaşabilmesi için önce suçlanması, sonra içeri alınması ama sonunda masum olduğu kanıtlanarak dışarı çıkması gerekiyordu. Planı üç aşamalıydı. Herhangi birisini başaramazsa tazminata ulaşmazdı.
Önce suçlanması kısmını adım adım planlamaya başladı. Sınıftaki bir öğrencisinin (Mattia) video kamerasına baktı önce. Orada Mattia’nın sınıftaki bir kızı sürekli videoya çektiğini gördü. Bu kız Anna Lou’ydu yani kaybolan kız. Öğretmen kendi aracının defalarca bu öğrencinin videolarında görülmesini sağladı. Böylece ileride suçlanabilmesi için harika bir yem attı Vogel’in önüne.
İkinci olarak öğrenci Priscilla’yı yemledi. Ona oyunculuk dersi alması gerektiğini söylediği sahnede “Ben geçmişte oyunculuk yaptım.” deyiverdi. Böylece kızın “Lütfen, bana ders verir misiniz?” demesini sağladı. Bu sırada Priscilla’nın telefonunu aldı. Daha sonra ona “Öğleden sonra evime gelmek ister misin?” mesajı attı. Kendisi suçlandığı zaman bu mesajın ortaya çıkacağını biliyordu. Televizyoncular böyle bir fırsatı kaçırmazdı. Şüpheler böylece kendi üzerinde yoğunlaşıyordu. Oyunculuk dersi konusunu kimse bilmiyordu. Kız da zaten ünlü olmak isteyen şımarık bir tip olduğu için bu mesajın ne anlama geldiğini bilmesine rağmen bunu kimseyle paylaşmayacaktı. Paylaşsaydı üzerine ilgi çekemezdi. Öğretmen sapıktı. Demek ki bir kızı da kaçırmış olabilirdi.
Kedi konusu da böyle
Martini aracın içini yıkatmıştı güya ama kedi kıllarının orada bulunmasını bilerek sağladı. Muhtemelen aracı yıkattıktan sonra içeriye kedi kılları bırakmıştı. Kendisinin bir kedisi olmadığına göre bu kedi kıllarının araçta olmasını nasıl izah edecekti? Üstelik (Vogel nereden bulduklarını tam söylemiyor ama bence kamera görüntülerinden ulaştılar) sokakta dolaşmaya başlayan bir kedinin fotoğraflarına da ulaşmıştı. Kedinin boynunda Anna’nın yaptığı boncuklu bir tasma vardı. Eğer bu kedi bulunursa ve kılları araçtaki kıllarla eşleşirse Martini kendisini ele vermiş olacaktı. Martini’nin bu hamlesi Vogel’i kendisinin suçlu olduğuna iyice inandırmıştı. Bu arada minik bir parantez açayım. Tamam, Vogel kibirli birisi, kendisini beğenmiş birisi, sahte kanıt üretebilecek kadar alçalabilen birisi ama bunu kendince %100 emin olduktan sonra yapıyor. Yani karşısındaki kişinin suçlu olduğuna kesin olarak inanıyor ama onu içeri tıkacak kanıt bulamıyorsa eğer bu yola sapıyor. Burada kendi dedektiflik içgüdülerine güveniyor. Aslında yanılmıyor. İlk olayda bomba olaylarının birden bire kesildiğini söylemişti. Bu onun muhtemelen doğru adamı tutukladığını gösteriyordu. Martini’nin planına geri dönelim.
Ancak sorun şu ki bunların hiçbirisi birincil derecede kanıt değil. Yani bunlarla o en fazla şüpheli durumuna düşebilir. Bundan ötesi olamaz. Kanıt gerekiyor. Birincil derecede kanıt olmalı. İşte burada Martini müfettiş Vogel’in kibrini kullanıyor. Sürekli kanattığı elinden onunla konuştuğu sahnede masanın üzerine kan bırakıyor. Onun bu kanı nasıl kullanacağını tam olarak bilmese de kızın bulunan eşyalarının herhangi birisine bırakması yeterli olacaktır. Vogel bu şansı kaçırmıyor ve masadan hemen az miktarda da olsa kan örneği alıyor. Sonra bu kanı kızın bulunan çantasına sürüyor. Kanıt odasında çanta ile yalnız kaldığı sahneyi hatırlayın. Orada Vogel çantanın etrafında geziyordu. Tabii kanı sürdüğünü görmedik ama önemli değil. Sonuçta bunu yaptı.
Sahte kanıt üretmek onun yapmadığı bir şey değildi.
Bunu kendisi Augusto Flores ile konuşurken itiraf etti zaten. Burada Martini neden kendisi kendi kanını kızın bir eşyasının üzerine sürerek bulunmasını sağlamıyor diye düşünebilirsiniz. Bunu Vogel’e yaptırması gerekiyor ki daha sonradan suçsuzluğuna Vogel’in bizzat kendisi de inansın. Vogel’in önce kendisinin suçlu olduğuna inanması kadar sonradan suçsuzluğuna inanması da çok önemli.
Şimdi Martini’nin planının üç aşaması olduğunu tekrar hatırlatayım. (1) Suçlanması gerekiyor. (2) İçeri alınmalı ve (3) sonunda masum olduğu kanıtlanarak dışarı çıkmalı. Planın ilk iki adımı tamamlandı. Her tarafa kendisini suçlu gösterecek ikincil derece kanıtlar bıraktı. Kendi kanı kızın çantasında bulunduğu anda da Vogel birincil derecede kanıta ulaştı. Zaten o bu kanıta ulaşır ulaşmaz hiç beklemeden doğrudan sınıfa gelerek orada yaptığı şovla öğretmeni içeriye aldı.
Martini planın son aşamasını da içeriye girmeden yapmak zorundaydı; aksi durumda içerden çıkamazdı. Son perdeyi tekerlikli sandalyedeki gazeteci Beatrice Leman’ı kullanarak gerçekleştirdi. Onun yıllar önce kaybolan- kaçırılan kızlar hakkındaki teorisini biliyordu. Burada detaylara girmiyorum. Vogel ve Beatrice konuşmasına bakabilirsiniz. Öğretmenin Anna Lou Kastner’i seçmesinin nedenlerinden birisi onun kızıl ve çilli olmasıydı. Bu durumda Beatrice olayı “Sis Adam’a” bağlayacak ve kendisinin masum olduğunu söyleyecekti.
Martini yıllar önceki kızları kaçıran kişi olamazdı; çünkü olaylar 30 yıl önce gerçekleşmişti. Martini o zamanlar daha çocuktu. Demek ki Sis Adam hayattaydı ve hangi nedenden ötürü olursa olsun 30 yıl sonra tekrar aynı standartlarda bir kızı kaçırmıştı.
Sisteki Kız incelemesinin tamamına 25. Kare Youtube kanalından ulaşabilirsiniz.