Bu yazıda Kader Ajanları filmiyle alakalı düşüncelerimi paylaşmak ve filmin kader ve özgür irade konusunda vermek istediği mesaj üzerinde durmak istiyorum.
Film romantizim üzerine temellendirilmiş bir yapım. Bir tarafta başkanlığa oynayabilecek kapasitede bir politikacı ve muhteşem bir potansiyele sahip bir dansçı bulunuyor. Diğer tarafta da bunların bir araya gelmesini istemeyen doğaüstü gizemli güçler.
Bu fantastik konunun üzerine bir de Matt Damon ve Emily Blunt gibi iki dev oyuncu eklenmiş. Film sanırım sadece bu ikiliyi seyretmek için bile izlenebilir diye düşünüyorum.
Bilimkurgu sosu eklenmiş kader ve aşk konuları ilginizi çekiyorsa yüksek beklentilere girmeden güzel zaman geçirmek için bu filmi seyredebilirsiniz.
Orijinal Adı: The Adjustment Bureau
Tür: Romantik, gerilim, bilim-kurgu
Yönetmen: George Nolfi
Ülke: Amerika
Türkiye Gösterim Tarihi: 4 Mart 2011
Oyuncular: Matt Damon, Emily Blunt, Lisa Thoreson, Florence Kastriner, Michael Kelly
Süre: 1 saat 46 dakika
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Kader Çizgisi Değişir mi?
Kader Ajanları, alınyazısı ya da kader çizgisi diyebileceğimiz o kurgunun değişip değişmeyeceğini sorguluyor.
Ajanların elindeki defter ilgili kişilerin hem geçmişini hem geleceğini gösteriyor. Anladığımız kadarıyla ortada bir plan var. Bu planı çizen kişi Başkan denilen ama hiç görmediğimiz varlık ki bu varlık doğrudan Tanrı’yı temsil ediyor.
Kader ajanları tüm birimleriyle David ve Elise ikilisinin buluşmaması için çabalıyor. “Kaderiniz bu…” diyor bir ajan David’e. David, Richardson’a “Neden buluşmamızı istemiyorsunuz? Sorun ne?” diye soruyor ama bu ajan yetkisizlikten ötürü bu cevabı bilmiyor. Ancak bir üst birimde çalışan efsanevi ajan Thompson şöyle söylüyor: “Onunla olursan başkan olamayacaksın. Ayrıca o da dans kariyerinde basamakları tırmanamayacak…”
Filmdeki ajanlara melekler olarak bakabiliriz. Tabii ki birebir uyumlu değil ama benzeyen hayli yönleri var. Başkan’ın emirlerini sorgulamadan uygulamaya çalışmaları, belli kurallara tabii olmaları yani her istediklerini yapamamalı, kademe kademe, birim birim olmaları ve bu kademelerine göre bilgi sahibi olmaları gibi durumlar ilahi kitaplarda anlatılan melek kavramıyla benzeşen yönler…
Bu ajanlar özgür iradeyi kabul etmiyorlar. Kader planını ellerindeki deftere bakarak sonuna kadar gördükleri için bu yaşam çizgisinin hiç değişmeyeceğini düşünüyorlar. Alt kademe ajanlar her şeyin ellerindeki defterde yazan plana uygun devam etmesini sağlıyorlar. Ancak plan bir yerde aksıyor. Sabah David üzerine kahve dökmeliydi; böylece otobüsü kaçıracak ve Elise ile tekrar görüşemeyecekti. Ajan Harry uyuyakaldığı için David otobüse biniyor ve Elise ile tanışıyor.
Bu ikili hemen itiraf etmeseler de sonuç olarak birbirine aşık oluyorlar. İşte burada ajanların ellerindeki plan ve özgür irade çatışması yaşanıyor.
David ve Elise ikilisi buluşmamalıydı; birlikte olmamalıydı… Ama tanıştılar. Peki, şimdi ne olacak? Üst birimde çalışan ajanlar bu beraberliğin sonunu da görüyorlar. Eğer birlikte olurlarsa ikisinin sonu da iyi olmayacak. Birisinin başkanlığa kadar uzanan kariyeri tamamen sona erecek diğerininse parlak dans kariyeri…
Ancak burada her şeyin farkında olan David özgü iradesini kullanıyor. Her şeye rağmen tüm olasılıklar ve geleceği bilmesine rağmen Elise ile bereber olmayı seçiyor. Bunun sonucunda da plan ya da kader değişiyor; yeniden yazılıyor…
İncelemenin tamamını 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.