Bu yazıda The Haunting of Hill House dizisinin ikinci sezonu olan The Haunting of Bly Manor – Bly Malikanesi hakkında konuşmak istiyorum. Dizinin ilk sezonu bence Netflix’in kendi alanındaki en iyi dizisiydi. Hill House kurgusal anlamda bir zirveydi. Hill House’un çözüm videosuna 25. Kare Youtube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Şunu sevinerek söylüyorum ki ikinci sezonda yani Bly Manor’da dizinin kalitesi düşmemiş ve daha da yükselmiş…
Spoiler içeren bölüme geçmeden önce yeni sezonla alakalı birkaç ön bilgi vermek istiyorum.
İkinci Sezonun Konusu
Manor, görkemli büyük evlere, malikânelere verilen isim. Bly dizinin geçtiği bölgenin adı. Dizi İngiltere’de geçiyor bu arada. Dani, Bly Manor’a çocuk bakıcısı olarak geliyor. Dani dizinin hemen başlarında bir iş görüşmesi yapıyor ve işi kabul ettikten sonra malikaneye gidiyor.
Görüldüğü üzere dizinin konusu ilk sezondan tamamen bağımsız.
İlk İki Sezonun Kıyaslaması
Hill House kurgusal olarak ne kadar muhteşemse Bly Manor da aynı şekilde harika. Bly Manor bizi Hill House kadar korkutamıyor ama böyle kapsamlı bir dizide korku öğesi sadece bir detay olarak kalıyor. Bly Manor sizleri büyülü bir dünyanın içerisine davet ediyor ve sizi yaşadığınız dünyadan kopararak malikanenin bir ferdi yapıyor.
Her şeye hakim bir anlatıcı sizi fark edemediğiniz detaylara çekiyor. İlk sezonda bir dış ses yoktu. Bu sezonun en vurucu yönlerinden birisi işte bu dış ses olmuş. Bly Manor da beyni yoran beyin yakıcı sahneler daha fazla. Hill House’daki gizemin dozu bu kez hayli yukarılara çekilmiş.
Eğer korku, gerilim ve gizem yapımlarını seviyorsanız; kurguda, oyunculukta, senaryoda kalite arıyorsanız koltuğunuza yaslanın ve Bly Manor gibi bir zirve bir dizinin tadını çıkarın…
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.

Hannah Öldü Mü, Yaşıyor Mu?
Bly Manor’ın mantığını anlatabilmek için önce bu soruyla başlamak istedim. Dani, malikaneye ilk ulaştığında Hannah’yı kuyuya bakarken görüyoruz. Adeta çevresinden kopmuş bir halde oraya bakıyordu; neye baktığını unutmaya çalışarak…
Kendi cesedi orada olsa bile Hannah onu göremiyordu… Bilindiği üzere Hannah, Peter’ın kontrol ettiği Miles tarafından kuyuya itilmiş ve orada ölmüştü. (Onun duvarlarda gördüğü çatlak aslında kuyuda bulunuyor ve ölmeden önce gördüğü son görüntülerden birisi buydu. Bu görüntü onun zihninin ona öldüğünü hatırlatma hamlesiydi ancak Hannah öldüğünü bir türlü kabullenmek istemiyordu.)
Peki, öldüyse nasıl oluyor da hiçbir şey olmamış gibi evde yaşamaya devam edebiliyordu. Onu özel kılan şey neydi? Bly Manor’da ölen herkes bir anda hayalete dönüşürken o ev halkıyla yaşamaya devam ediyordu.
Olay aslında şu: Hannah öldüğünü bir türlü kabullenmedi. O hariç herkes yani diğerleri öldüklerini kabullenmişti. Hayalet hallerine alışmaları zaman alsa da sorun yoktu. Hepsi artık farklı bir boyutta yaşadığını kabul ediyordu; Hannah dışında herkes…
Peter da bu duruma kafa yoruyordu. Hannah’ı öldürmüştü ama o hala yaşayanların arasındaydı. Bu nasıl olabilirdi? Hatta diğerleriyle bu durumu konuştuğunu bile söylüyor. Peter sonunda kendisine ayak bağı olan ve hırsızlıklarını yakalayan, kendi gerçek yüzünü açıkça gören Hannah’dan kurtulma yolunu buluyor. Çocukken seyrettiği çizgi filmden yola çıkarak ona kendi cesedini gösteriyor. Hannah yine oraya bakmamak için direnmeye çalışıyor. Aynı durumu daha önce de görmüştük. Zihni burada da ölümü kabullenmemeye direniyordu. Ancak sonunda inkar ettiği gerçekliği kabullenmek zorunda kaldı.

Hannah’nın Bir Hayalet Olduğunu Neden Hiç Kimse Fark Etmedi?
Öncelikle onun durumunun özel olduğunu unutmamak gerekiyor. Onun durumunda olan başka bir hayalet yok. Bly arazisinde ölen herkes Viola’nın çekim gücüne kapılıyor ve oradan ayrılamıyordu. Hannah’nın farkı kendisinin oradan ayrılmak istememesi ve diğerlerinin aksine öldüğünü kabullenmemesiydi.
Peter ya da Rebecca örneğinde görüldüğü üzere hayaletler değişim geçirmeden önce yüzlerini kaybetmeden önce yaşayanlar tarafından görülebiliyordu. Dani, aslında bir hayalet olan Rebecca’yı görmüştü. Eskilere gidersek 17. yüzyılda Bly Manor’da yaşayan Viola öldükten tam 10 yıl sonra bile evdekiler tarafından görülebiliyordu.
Yine Viola ve Peter örneğinde görüldüğü gibi hayaletler yaşayanlara ya da nesnelere dokunabiliyorlardı. Hem başkaları tarafından görünen, hem öldüğünü kabul etmeyen hem de eşyalara dokunabilen Hannah’nın hayalet olduğu anlaşılamamıştı.
Bir diğer önemli nokta onun cesedinin bir kuyunun dibinde olması. Ceset kimsenin dikkatini çekmemişti.
Ancak malikaneye dıştan gelen birisi olan Dani ondan tuhaf bir şeylerin olduğunu fark etmişti. Örneğin o yemek yemiyor ve çay bile içmiyordu. Dani bunu hemen fark etmişti. Onun yemek masasında oturduğu sahnelerde çay ya da kahve bardağını dudaklarına götürse bile onlardan içmediğini fark edebilirsiniz.
Dani bir başka sahnede Hannah’yı kastederek onu son günlerde Hannah’yı daha az gördüğünü, bazen arkasını döndüğü zaman birden ortadan kaybolduğunu söylüyor. Bunun nedeni Hannah’nın anılarına kayması. Muhtemelen ilk başlarda bunun olmasını engelleyebiliyordu; ancak son zamanlarda yaşadıklarından ötürü bu kaymalar sıklaşıyor ve güçleniyordu.

Yüzlerin Yok Olması Rüyalara Kayma Olayı
Viola malikaneye o kadar güçlü bir bağla bağlıydı ki öldükten sonra bile orayı terk etmedi. Onun oluşturduğu bu tuhaf çekim gücü orada ölen herkesi Bly Manor’a bağlıyordu. Bu bir tür büyüydü ve Viola adeta bir yörünge haline gelmişti. Hiç kimse göldeki kadının oluşturduğu bu çekimden kurtulamıyordu. Hiç kimsenin hiçbir şansı yoktu bu güç karşısında…
Bly Manor artık dipsiz bir kuyuydu ve orada ölenler hangi nedenden ötürü olursa olsun orada ölenler Viola’nın yörüngesine hapsoluyordu. Peter’ın bahsettiği diğerleri ve çocukların zaman zaman çeşitli yerlerde gördüğü hayaletler evde sıkışmış olanlardı.
Zaman sadece yaşayanların üzerinde etkili değil. O aynı zamanda ruhlar üzerinde de etki ediyordu. Viola da dahil olmak üzere hepsinin yüzleri zamanla ve anılarıyla beraber siliniyordu. Viola (vayola) ile artık gölden çıkarak çocuk odasına neden geldiğini hatırlamaz olmuştu.
Bu arada evde görülen çamurlu ayak izleri Viola’ya aitti.
Rüyalara Kayma olayına gelirsek bu hayaletlerin anıları ve yüzleri tamamen silinmeden önce yaşadıkları bir olay. Onlar Bly Manor’de aslında bir çeşit Araf’talar. Oradan ayrılamıyorlar. Bly Manor’ın sınırları dışına çıkamıyorlar. Ruhları oraya hapsoluyor.
İşte bu sırada yaşadıkları anılara kayıyorlar. Duydukları bir ses, bir gördükleri bir birisi veya herhangi bir neden olmaksızın birden anılara dönüş yapıyorlar. Bu gerçekleştiği an hayalet bedenleri ya da varlıkları ortamda siliniyor.
Hannah’nın sık sık ortadan kaybolmasının nedeni işte buydu. Hannah, Owen’la ilk kez karşılaştığını ana dönüş yapıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla hayaletlerin günahkar olup olmamasına göre bu durum değişkenlik arz ediyor. Mesela Peter kendisi için aslında bir Cehennem azabı olan bir ana sıkışıp kalmıştı. Diğerleri farklı anılarda dolaşabiliyor ama ben hep buraya geliyordum, diyordu. Bu onun için bir azaptı; çünkü kendisi aslında bir hırsız olarak yaşamış ve öyle ölmüştü.
Bu arada bir parantez açayım. Henry’nin konuştuğu ve gördüğü kişi ne bir hayalet ne de bir ölüydü. Abisi Flora’nın ondan olduğunu öğrendikten sonra onu hayatlarından atmış ve ofisi ona bırakarak oradan ayrılmıştı. İşte bu konuşmada ona “Hiç kimsen yok. Yapayalnızsın. Kendinle baş başasın ve gerçek sen bir iblisten ibaret…” demişti… İkinci Henry işte onun bu ikincil karakterini temsil ediyordu.
The Haunting of Bly Manor dizi incelemesinin tamamını 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.