La Tortue Rouge- The Red Turtle- Kırmızı Kaplumbağa (2016) eğlenceli, düşündürücü ve beyin yakıcı bir animasyon yapımı. Filmin künyesinde tam 13 farklı ülkenin ortak yapımı olduğu bilgisi bulunuyor. Bu video IMDB puanını sonuna kadar hak eden bu animasyon üzerine konuşalım.
Aslında filmin konusu tek cümleyle ifade edilebilecek kadar basit. Filmde ıssız bir adaya düşen bir adamın adadan kurtulma mücadelesi ve bu sırada adada bulunan kırmızı bir kaplumbağa ile olan yakınlığını anlatıyor.
Ancak filmin sonlarına doğru gördüğümüz bazı sahneler özellikle filmin final sahnesi yapım hakkında akıllarda soru işaretleri oluşmasına neden olmaktadır.
Orijinal Adı: La Tortue Rouge
Tür: Animasyon, aile, fantastik
Yönetmen: Michael Dudok de Wit
Yapım Yılı ve Yeri: 2016 – Fransa, Belçika, Japonya, Polanya, Hollanda, Macaristan, İngiltere, Almanya, Çin, Tayland, İtalya, Danimarka, Amerika
Türkiye Gösterim Tarihi: 29 Haziran 2016
Süre: 1 saat 20 dakika
Yazının bundan sonrası spoiler içermektedir.
Adam denize nasıl düştü?
Öncelikle adamın denize muhtemelen bir gemi kazası sonrasında düştüğünü söyleyebiliriz. Çünkü adam dalgalarla boğuşurken bir tahta parçasına tutunuyor. Sonrasında da ada yakınlarına doğru süzülen bir fıçı görüyoruz. Tüm bunları birleştirdiğimizde adamın denize bir gemi kazası sonrası düştüğü anlaşılıyor.

Hayal gücü mü yoksa gerçek mi?
Adam tam üç kere sandalını parçalayan ve kendisinin adadan ayrılmasına izin vermeyen kaplumbağayı ters çevirerek onun ölmesine neden oluyor. Kaplumbağa ölünce kabuğun içerisinden bir kadın çıkıyor. Ancak bu kadın filmin sonunda tekrar bir kaplumbağaya dönüşüyor.
Tüm bunlar adada yalnız kalan adamın gördüğü hayallerden mi ibaret yoksa adamın tüm yaşadıkları gerçek miydi?
Bence bu film hakkında birkaç farklı şekilde düşünebiliriz. Ancak ben bunlardan bir tanesinin daha olası olduğunu düşünüyorum.
Örneğin tüm bu olan bitenler hakkında şöyle düşünebiliriz: Adaya düştükten sonra çektiği yalnızlık o kadar fazlaydı ki adam belli bir süre sonra gerçek ve hayali karıştırmaya başladı. Adadan kurtulma gayretleri de bir işe yaramayınca adam akli dengesini tamamen kaybetti ve biz film boyunca onun hayali dünyasını seyrettik.

Salların dağılmasını da bu bağlamda düşünebiliriz.
Belki de adamın yaptığı sallar çok güçsüzdü ve kendi kendine dağıldı. Adam sal dağıldıktan sonra suyun içerisinde her yöne dikkatle bakıyor. Eğer kaplumbağa orada olsaydı onu görme olasılığı yüksekti. Ama adam suda hiçbir şey görmüyor.
İkinci denemesinden sonra sahilde gün boyunca kıpırdamadan yatıyor. Sonrasında gördüğü hayali insanlar onun akıl sağlığını iyice kaybettiğini gösteriyor. Tüm yaşadıklarını akıl sağlığını yitirmiş birisinin hayali dünyası olarak düşünebiliriz. Adam sahilden ayrılan kaplumbağaları görünce hayal dünyasında onlara özeniyor. Onlar gibi olmak ve adadan kolaylıkla ayrılıp gitmek istiyor. Ancak bunu hayal dünyasında kendi çocuğuna yaptırıyor. Çünkü zihni akıl sağlığını yitirse bile adadan asla ayrılamayacağını çok iyi biliyor.
Bu, bahsetmek istediğim ilk olasılıktı.
İkinci olasılık bence ilkine göre daha güçlü.

Bir Masal Olarak Kırmızı Kaplumbağa
Bu yapıma kurgusal olarak yaklaştığımızda onun bir masaldan farkının olmadığını görüyoruz. Hikaye kelimesini bilerek kullanmadım. Hikaye ve masalı birbirinden ayırt eden özellikler bulunuyor. Bunların en belirleyici olanlarından birisi masalların uzun bir zaman dilimini kapsaması. Masallar hikaye gibi belli kahramanın başından geçen bir olay üzerine odaklanmaz. Masallarda kahramanın tüm hayatı hatta onun çocuklarının ve torunlarının hayatları bile anlatılabilir. Binbir Gece masallarını okuyanlar beni çok daha iyi anlayacaktır.
Kırmızı Kaplumbağa incelemesinin tamamını 25. Kare Youtube (yedek) kanalı üzerinden seyredebilirsiniz.