Archive – Arşiv 2020 yapımı bir bilimkurgu filmi. Filmde Japonya’da bulunan yüksek donanımlı bir tesiste yapay zeka üzerinde çalışan bir bilim adamının hikayesi anlatılıyor. George isimli bu bilim adamı son derece yakın davranışlar sergileyen yapay zekalar oluşturmayı başarsa da bunu sponsorlarından gizlemektedir.
Spoiler vermeden filmin konusundan bu kadar bahsedebilirim. Arşiv, bilimkurgu ve duygusallığı birleştirebilmiş ve güzel dokunuşlar yapmayı başarabilen bir film. Süresi biraz daha kısa olsaydı çok daha iyi olabilirdi. Sanırım filme getireceğim tek eleştiri bu.
Yapımın kendisini klasik bir yapay zeka filminin ötesine taşıyan yönleri bulunuyor. Senaryosu bana iki filmin bileşeni gibi geldi. Bir tanesi bilimkurgu türünde diğeri bilim kurgu olmayan ünlü iki film… Bir tanesinin incelemesini 25. Kare’de yapmıştım. O filmleri seyreden dikkatli izleyiciler filmler arasında bağlantıyı hemen kuracaktır diye düşünüyorum (sonuyla alakalı spoiler olmaması için film isimlerini yazmıyorum).
Orijinal Adı: Archive
Tür: Bilim kurgu
Yönetmen: Gavin Rothery
Ülke: Amerika
Gösterim Tarihi: 10 Temmuz 2020 (Amerika)
Oyuncular: Theo James, Stacy Martin, Rhona Mitra, Peter Ferdinando, Lia Williams
Süre: 1 saat 49 dakika
Şimdi spoiler içeren bölüme geçebiliriz.
Çok Sağlam Bir Final Seyrettik
Finalde arşiv adı verilen o tabutun ya da kutunun içerisinde olan kişinin George olduğu ortaya çıkıyor. Bu gerçekten iyiydi. O kısa telefon görüşmesi sona erince tüm film baştan sona kadar zihnimizde yeniden yazıldı.
Meğerse kazada ölen kişi George’muş ve seyrettiğimiz tesis onun ölürken gerçek dünya ile iletişim kurduğu hayali dünyasından ibaretmiş.
George’un zihni öldüğünün farkında değil ki zaten ölüm olayı yaşarken anlaşılacak bir gerçeklik değil. Zihinlerimiz o çizginin ötesini görmediği için o tarafı hayal etme şansımız da yok. İşte bu yüzden George bedensel olarak ölse de zihinsel olarak uzun bir süre ailesiyle iletişim kurabiliyor. Daha doğrusu ailesi Arşiv teknolojisini kullanarak onunla iletişim kuruyor.
Ancak George’un zihni bunun tam tersini hayal ediyor. Ölen kişinin eşi olduğunu düşünüyor. Tabi George’u çevrelen fiziksel kurallar ya da zamansal akış ölüm sonrasında tamamen alt üst oluyor. Kaza anında eşinin hamile olduğu netleşiyor filmin sonunda.
Orada görülen çocuk en azından 3-4 yaşlarında… George’un tesislerde çalışmak için 3 yıllık bir anlaşma yaptığını duymuştuk. Bu durumda onun Arşiv’in içerisinde kalma süresini en azından 3 yıl gibi düşünebiliriz.
Bu süre zarfında eşiyle telefon görüşmeleri yapıyor ve öldüğünün ya da en azından tabutun içerisinde olduğunun farkında değil.
Peki, bu durumda George neden eşinin öldüğünü hayal ediyor?
Yani onu sürekli yanındaymış gibi hayal edemez miydi? Hayır, öyle hayal edemezdi. Bunun iki nedeni var. Birincisi şu: Aslında onun bilinçaltı her şeyin farkında. Onu kandırmasının bir yolu yok. Bu nedenle eşinin ayrılığına bir neden bulmak zorunda. O trafik kazasını unutmasına imkan yok. Ancak orada ölenin kendisi olduğunu kabullenemiyor; çünkü ölüm kavranabilecek bir gerçeklik sunmuyor kendisine. Arşivin içerisinde hayata tutunmaya çalışıyor alt bilinci çaresizce ve bir gün tamamen öleceğini bile bile.
Final sahnesindeki son prototip bu yüzden telefonu açma demişti ona. Orada konuşan onun alt bilinci. O gerçeği biliyor. Üst bilincini uyarıyor. “O telefonu açarsan eğer derinlerde bir yerlerde bildiğin o gerçeği artık inkar edemeyeceksin. Bana dönüşeceksin. Sakın o telefona cevap verme…”
Evet, alt bilincin uyarısı işte buydu. Ancak son kaçınılmazdı… George o telefonu açmalıydı ve eşiyle konuşmalıydı. Kaçınılmaz olan olmalıydı.
Arşiv film incelemesinin tamamını 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.
Bu güzel inceleme için teşekkür ederim, final sahnesi beni silkeledi ve soğuk su serpti yüzüme resmen. Dram bilim-kurgu ile birleştiğinde gerçekten çok daha dramatik oluyor, en azından benim gibi bir bilim-kurgu fanatiği için bu böyle…
Teşekkür ederim. Evet, dram ve bilim-kurgu bileşimi etkileyici oluyor gerçekten…
Hiç Bi halt anlamamıştım iyi oldu anlattiginiz?
Aynen bende son sahnede kafam karıştı hiçbirşey anlamamıştım belki açıklayan biri olur diye internete baktım teşekkürler 🙂 ama film güzeldi ilk defa dram tadında bilim kurgu izledim güzel oluyomuş
Evet, doğru bir tanımlama… Dram tadında bir bilim-kurguydu.
Emekli olmama az kaldığı için yeni hobiler edinmek adına biraz araştırma yaparken sitenize rastladım. Oldukça detaylı çalışmalarınız var. Bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Elinize sağlık…
Teşekkür ederim sağ olunuz.
Youtube’dan da takip edebilirsiniz. “25. Kare”