The Prestige – Prestij filminde önceleri aynı gösterilerde görev alan iki sihirbazın daha sonra gittikçe şiddetlenen rekabeti konu alınıyor. Doymak bilmeyen bir hırsa sahip bu iki sihirbazın rekabeti birbirlerinin gösterilerini sabote etmek noktasına kadar varacak ve sonunda bu rekabet artık geriye dönülemez bir savaşa evrilecektir.
Christian Bale, Huge Jackman ve Scarlett Johansson gibi dev oyuncuların sahne aldığı bu filmin IMDB puanı 8.5… Film bu puanı fazlasıyla hak ediyor.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Robert’ın yanında mühendi olarak çalışan Cutter; Robert’in planından haberdar mıydı?
Cutter, Robert’in tankta gerçekten boğulduğunu düşünüyordu. Robert hiçbir zaman ona Tesla’nın tasarladığı makinenin gerçekte ne işe yaradığından bahsetmedi; bu büyük sırrı onunla paylaşmadı. Cutter, mahkeme sahnesinde söylediklerine gerçekten inanıyordu. Makineyi satın almak isteyen Lord’un Robert olduğunu öğrendiğinde onun gerçekten şaşırdığını görmekteyiz (01:52:30). Cutter, Robert’in planından haberdar değil ve planı öğrendiği anda zaten Robert’in yanında durmaktan vazgeçiyor.
Olivia gerçekte kimin tarafında?
Olivia’nın Robert’e sadık bir asistan olduğuna şüphe yok. Robert’in onu casus olarak Alfred’e gönderme teklifini duyduğu ana kadar onunla çalışmaktan oldukça memnundu. Olivia işte o an onun yani Robert’ın her şeyi ve herkesi kendi hırsları için hiç düşünmeden kullanıp atabilecek birisi olduğunu anladı. Robert için daha fazla çalışmak istemedi ve gerçekten de Alfred’in tarafına geçti. Robert’ta bulamadığı sıcaklığı ve insanlığı Alfred’de bulması ona aşık olmasına neden oldu.
Kim Daha İyi? Robert mi, Alfred mi? Filmin Sonuna Ne Oldu?
İki sihirbaz arasında geçen ve filmin sonuna kadar aralıksız biçimde süren üstünlük savaşı aslında kimin galibiyeti ile sona erdi? Bu sorunun cevabını arayalım.
Alfred hapishanede bulunduğu sırada kızının mutluluğu için YER DEĞİŞTİREN ADAM numarasının sırrını paylaşma teklifini kabul eder. Bunun üzerine Robert hapishaneye gelir ve ona kendisini gösterir. Yaptığı bu oyunla; hem en büyük rakibini hapse attırmış; hem onun kızını onun elinden almış hem de YER DEĞİŞTİREN ADAM numarasının sırrını ele geçirmiştir. Bu teklifi yaptığı anda TESLA’dan aldığı makineyi kullandığı için artık bu numaranın sırrını bilmeye ihtiyacı kalmamıştır. Zaten sırrın yazılı olduğu kâğıdı yırtıp atar. Görünüşe göre istediği her şeyi elde etmiş ve karısını öldüren kişiden intikamını almıştır. Ancak Robert’in kazanmak için artık her yolu meşru gördüğünü ve hiçbir ahlaki değer taşımadığını anlıyoruz. Rakibini haksız yere ölüme mahkûm ettirmiş ve üstelik onun kızının vekâletini üzerine almıştır. Tüm bunların sonucunda kendisinin zafer kazandığını ilan eden cümlesini söyler: “Ben kazandım!”… Alfred’in çığlıklarına aldırış etmeden oradan uzaklaşır.
Ancak onun bu bencilce ve haddini fazlaca aşan tavrı onunla birlikte mühendis olarak çalışan Cutter’ın bile onu terk etmesine neden olur. Olaya bu açıdan bakarsak aslında kaybeden kişinin Robert olduğunu görürüz. Alfred’in deyimiyle “elini pisliğe bulaştıran” birisi haline gelmiş ve çevresinde onu destekleyen bir kişi bile kalmamıştır. Aynen Tesla’nın söylediği gibi saplantısı adım adım onun yalnız kalmasına ve sonunda da yok olmasına neden oldu.
Hapishanede Olan Kişi Kızın Babası mı Yoksa Amcası mı?
Öncelikle bu konuyu hiç sorgulamadan filmin sonundaki konuşmaya göre karar verecek olursak içerideki kişi kızın amcasıydı. Çünkü sondaki konuşmada gördüğümüz Alfred “Ben Sera’yı sevdim; o ise Olivia’yı…” demektedir… Bu durumda kızın babası şu an gördüğümüz Alfred’tir ve hapishanede olan kişi ise kızın amcasıdır. Ancak sahneleri analiz ettiğimizde bunun hiçte öyle olmadığını anlıyoruz.
Öncelikle içerideki Alfred’in kızını aynen bir baba gibi çok sevdiğini; onun mutluluğu için en büyük sırrından bile vazgeçtiğini görüyoruz. Küçük kızla konuşurken adeta kendinden geçiyor ve onu çok sevdiği ve numara yapmadığı hemen anlaşılıyor. Bu sahnede gardiyan “Zengin lordun onu ziyarete geldiğini söyleyince hiç kımıldamıyor bile ancak küçük kızın da orada olduğunu öğrendiği anda heyecanla yerinden fırlıyor. Onun küçük kızla olan sahnelerini dikkatle izlerseniz; numara yapmadığını kızın gerçek babasının o olduğunu ve onu gerçekten çok sevdiğini anlayabilirsiniz.
İçerideki kişinin kızın gerçek babası olduğunu gösteren önemli bir ipucu da şu: Kızının yetiştirme yurduna gidip gitmeyeceği konusundaki nihai kararı o veriyor; dışarıdaki Alfred değil. Aksi olsaydı küçük kızla ilgili son kararı dışarıdaki Alfred verirdi; içerideki değil.
Son sahnede Robert karşısındaki kişiye “Peki ya Olivia? Ya senin karın?” diyerek ona merak uyandırıcı bir soru sorar. Alfred hiç düşünmeden “İkimiz de birini sevdik!” demektedir. Ancak onun bu cümlesinden sonra ilk olarak kimi düşündüğüne dikkat edelim. Normalde öncelikle karısını yani sevdiği kişiyi düşünmeliydi. Ama hayır; onun ilk düşündüğü kişi Olivia! Hem de onunla ilk tanıştıkları anı hayal ediyor. Çünkü sevdiği kişi o.
Bu sahnede küçük kıza sarılırken ona verdiği topu kızın gerçek babası vermişti. Kızın amcası Cutter’a bir teşekkür bakışı atıyor ve kızı alarak uzaklaşıyor. Küçük kız babasının öldüğünü hiç bilmeyecek.
Bu durumda son sahnedeki Alfred neden yalan söyledi?
Robert’in yapmak istediği ve aslında yaptığı şeylerden birisi de Alfred ve kızını ayırmaktı. Onun mutluluğunu çekemediği açıktı ve ona bu acıyı yaşatmak istiyordu. Son sahnede gördüğümüz Alfred bu yalanı söylemek zorundaydı çünkü karşısındaki rakibine ölüm anında bile olsa o mutluluğu yaşatmamalıydı. Robert ölürken kızın babasının dışarıda olduğunu düşünmeliydi; böylece baba ve kızını ayırmayı başardığını asla öğrenemeyecekti. Alfred, Robert’ın bunu bilmesine izin vermedi ve onun aksini düşünerek ölmesini sağladı.
Robert’in ölmeden önce onun söylediği sözlerin anlamı ne?
Alfred “Fedakârlık… İyi bir numaranın karşılığı bu… Ancak sen bundan ne anlarsın?” diyerek Robert’i küçümsüyor. Robert her ne kadar elini kirletse ve rakibine ahlaksızca saldırsa bile onun iyi bir sihirbaz olmak için elinden geleni yaptığı inkâr edilemez. Aslında o da çok büyük bir fedakârlık yapmıştı hem de her gösterisinde ölümü göze alacak kadar. Tesla’nın makinesi sayesinde ortaya çıkan kopyaları onunla aynı düşünceleri paylaşıyordu. Her bir kopya ölümü ve aynı zamanda başarıyı tadan ve bunu yaşayarak tecrübe eden birisi haline geliyordu. Robert artık kutuda ölen kişi mi yoksa prestijde seyircileri selamlayan kişi mi olduğuna bile emin olamayacak kadar kendisini kaybetmişti. Tesla’nın söylediği şey gerçek olmuş ve bu korkunç makine onun takıntısı ya da hırsıyla birleşince onu zihnen yerle bir etmişti. İşte onun bahsettiği fedakârlık buydu.
Belki de Alfred’in bir yaşamı iki kişiyle paylaşmasından daha zor bir fedakârlıktı.
Birisinde yaşam varken diğerinde her seferinde ama her seferinde suyun altında öleceğini bilmek ve buna adım atma cesareti vardı. Ona bu cesareti veren seyircilerin yüzünde gördüğü şaşkınlık ifadesiydi. Robert son cümlesiyle bunu kastetti. “Ben onların yüzündeki ifadeydim!” Evet, kendisini mesleğinde o kadar kaybetmişti ki bunun için her gösteride ölümü bile göze alabiliyordu. Bunu söylerken ve ölürken hafifçe gülümsediğini gözden kaçırmayalım. Son gösterisinde aslında Robert’in yüzündeki şaşkınlık ifadesini de görmeyi başarmıştı ve uğruna savaştığı şey işte buydu.
Tüm sihir gösterileri üç bölümden oluşur. İlk bölümde sihirbaz sıradan ve olağandışı olmayan bir şey gösterir. Seyircinin onun incelemesine izin verilir; aynen Robert içine düşmeden önce Alfred’in su tankını incelemesi gibi. Sonra gösterinin ikinci kısmı yani dönemeç bölümü sahnelenir. Sihirbaz bu sıradan nesneye olağandışı bir şey yaptırır. Alfred’in şahit olduğu şey yani Robert’in su tankının içerisinde ölmesi gösterinin dönemeç kısmıydı. Üçüncü ve zor bölüm olan prestij kısmı ise hapishanedeki karşılaşmada gerçekleşmişti. Kaybolan nesne geri geldi ve seyircinin yüzündeki şaşkınlık sihirbaz tarafından görüldü.
Sonuç olarak bu iki sıradışı sihirbaz arasında daha yetenekli olan kişinin Alfred olduğu açıktır. Zaten Robert bunu hapishane sahnesinde itiraf etmişti. Zaten Robert bunu itiraf etmişti. Oyunun kuralları dışına çıkan ve elini kirleten Robert, kısmen istediğini elde etse de sonuç olarak kaybeden taraf olmuş ve çevresinde hiçbir seveni kalmadan ölmüştür.
Prestij film incelemesini 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.