Hollywood sinemasında seyrettiğimiz pek çok korku filminin Japon sinemasından birebir kopyalandığını biliyor muydunuz? Japonya’da korku filmleri, II. Dünya Savaşı ile birlikte varlık göstermeye başladı ancak Japon korku filmlerinin ilk olarak Ugetsu (1953) adlı film ile Batı’da tanınmaya başladığı bilinmektedir.
Japon ve Hollwood sinemaları hem teknik hem de düşünsel ve sinema dili olarak birbirinden hayli farklı. Ancak bu farklılıklara rağmen özellikle Japon korku filmleri Hollwood sinemasında tekrar çekilmekte ve çekilen bu filmler oldukça ilgi görmektedir.
Tekrar Filmleri Neden Çekilir?
Hollwood gibi devasa bir sektör neden bazı filmleri yeniden çekme ihtiyacı hissediyor, sorusu aklınıza gelebilir. Bunun nedeni daha önce yerel pazarlarda izleyiciyle buluşmuş, belirli bir başarı yakalamış ve yeniden çekilse üzerinde nasıl değişimlerin yapılacağı açık olan filmlerin hiç çekilmemiş yeni filmlerden daha az riskli olmasıdır. Böylece Hollwood zaman ve para harcayacağı bir projeyi sağlam bir yatırıma dönüştürüyor.

Yeniden çekim, Amerikalı yapımcılar için kar getiren, riskli projeleri Hollywood’a taşımak için güvenli bir ekonomik girişimdir. Yerel pazarlarda denenmiş, izleyici kitlesi belirlenmiş, üzerinde ne gibi değişikliklerin yapılacağı ortaya çıkmış sinemasal bir metin söz konusudur. Yeniden çevrim için seçilen filmlerin çoğu üretildikleri ülkede ticari başarı kazanmış filmlerdir.
Japon korku filmlerinin kendine özgü ve Hollwood’tan farklı farklı bir estetiğe sahip olduğu hemen görülebilir. Japon korku filmleri hiç alışık olmadığınız bir ortam ve farklı kamera teknikleriyle sizi derin bir korku atmosferine çekmektedir. Japon korku filmleri belirsizlik üzerinden kurgulanarak izleyiciyi korkutmaktadır. Belirsizlik insanı korkutan en büyük uyaranlardan birisidir. Bu nedenle Japon korku filmleri sizin tüm benliğinizi kaplayacak derin bir psikolojik ortam ve anlatım barındırmaktadır.
Japon korku filmlerinin bu karakteristik özellikleri Halka ve özellikle Karanlık Sular’da kendini göstermektedir. Filmlerin Japon versiyonları o kadar farklı ve başarılıdır ki filme kendinizi kaptırdıysanız psikolojinizin derinden etkilenmesi içten bile değil…