Karakomik Filmler 2 (Koleksiyon 2) Netflix’te yayınlandı. yapım daha önceden 20 Ocak 2020’de sinemalarda gösterime girmişti. Bu dizinin (film değil dizi aslında) formatı Cem Yılmaz’ın ülke dizi standartlarıyla oynama yaptığı bir formattı bence.
Ülkemizde dizi süreleri eşi benzeri görülmedik şekilde uzun olunca dizi yapımcıları bu süreyi doldurmak için uzun süren bakışmalara, şarkılara, paragraftan çıkarılınca anlamı bozmayacak cümlelere sarılıyorlar. Cem Yılmaz’ın takip ettiği format bunların tamamen dışında.
Her bölümde farklı bir konu işleyen diziler yerli yapımlar arasında pek görülmese de yabancı dizi takipçilerinin alışkın olmadığı bir format değil bu. Örnek olarak Oda 108 ya da Inside No 9 dizilerini verebiliriz. Ben ne olursa olsun Cem Yılmaz’ın adımını çok yerinde buluyorum. Diğer taraftan onun kadar tecrübeli bir ismin bu formatın sinemada izlenmeyeceğini de bilmesi gerekiyordu.
Beyni çok yormayan, uzun süreli olmayan, eğlenceli ve aynı zamanda kaliteli bu yapımlar bir kahve eşliğinde gecenin bir vaktinde ya da gün içerisinde uygun bir vakitte izlenip tüketilebilecek yapımlar bence. Sinemalık yapımlar değil.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Koleksiyon 2’ye Genel Bir Bakış
Cem Yılmaz bence kurgusal olarak ilk koleksiyona göre daha dikkatli davranmış. Birinci koleksiyonda iki bölüm arasında uçurum vardı. Ayzek’in ele geçirmeye çalıştığı güç tarafından esir alınması ne kadar sağlam ve güzel idiyse uzaylıları anlatan bölüm bunun tam tersiydi.
Koleksiyon ikide her iki bölüm de hem senaryonun doğru ve etkili anlatımı denebilecek kurgusal bağlamda hem de akıcılık anlamında başarılıydı. Ben Deli adındaki bölümden daha çok hoşlandım; bunun nedeni ikinci bölümün ona göre daha klasik bir konuyu işlemesiydi.
Emanet de zaman zaman temposu düşse de etkili bir anlatım diline sahip, bunu inkar etmiyorum. Birol’un bu kadar saf olması aslında akıllarda gerçekten büyük soru işaretleri bıraksa da dizinin adındaki komik tarafa verdim ben bunu ve bu gözüme çok batmadı.
Deli adlı bölümün finali gerçekten çok çok iyiydi. Ortalamanın bir tık üstündeki izleyiciler için taksiye binen elemanın gerçek olduğu anlaşılabilir bir durumdu. Ancak ben bölüm boyunca hep Güven’in olayının aşık olduğu kıza nasıl bağlanacağını düşündüm. Hastanede mi çalışıyordu bu kadın yoksa Güven aslında hep orada mıydı? Bu olasılıklar aslında bir süre sonra kendini eledi zaten. Güven’in son sahnede kızı hemşire olarak karşında görmesi ve önceden söylediği cümlelerin gerçekleşmesi bence çok iyiydi.
Ne söylediğine dikkat et. Kendi kaderini kendin yazıyor olabilirsin, gibi bir alt mesaj vardı burada. Güven’in söylediği sıradan bir cümlenin dizi finaliyle bağlanması beni en çok etkileyen durumdu.
Koleksiyonun ikinin ikinci filmi her ne kadar ilk filme göre daha sağlam ve daha yoğun mesajlar içeriyorsa da onun sorunu bu mesajların ve anlatımın tahmin edilebilir olmasıydı. Bu bölüm genel anlamda insanların çürümüşlüğünü, şov dünyasının göründüğü gibi olmadığını etkili bir dille anlatıyordu gerçekten de. Ancak bu kimse için bir sürpriz olmadı. Şov dünyası tarafını anlatmak için Deniz’in koridordaki sahnesi bile yeterliydi bence. Ondan sonra yaşananlar bu olaydan sonra beni çok şaşırtmadı.
Sonuç
Karakomik filmler net olarak bence doğru yolda ilerliyor. Bunlar Cem Yılmaz’ın kendi çektiği uzun metrajlı sinema filmlerinden çok daha başarılı ve çok daha nitelikli yapımlar. Ancak ben ne olursa olsun daha etkili, daha vurucu, gizem dozu daha yüksek senaryolar bekliyorum Karakomik filmlerden…
Karakomik Filmler 2 incelemesini 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.
