Time Lapse bence zamanla oyun oynanıp oynanmayacağı sorusunun cevabına odaklanmış bir yapım. Filmin sonunda bu sorunun cevabı net bir şekilde veriliyor. Oldukça mütevazi bir bütçeyle çekilen, içerisinde özel efekt bulunmayan bu yapım çok yüksek beklentilerle seyredilmezse izleyicileri eğlendirebilecek ve onların merak duygusunu filmin sonuna kadar canlı tutmayı başarabilecek kadar iyi. Ancak Predestination (2014) ya da Source Code (2011) kalitesinde veya onlara yakın bir film beklentiniz olursa yapım sizi tatmin etmeyecektir.
Filmin konusundan spoiler olmadan şöyle bahsedebiliriz.
Aynı evde yaşayan üç arkadaş karşı evlerinde yaşayan yaşlı adam bir süre ortalıkta görülmeyince kontrol etmek amacıyla onun evine giriyorlar. Evin duvarlarında kendi evlerine ait sayısız fotoğraf olduğunu görüyorlar. Bu resimlere bir anlam vermeye çalışırlarken evin içerisinde devasa boyutta bir fotoğraf makinesi olduğunu fark ediyorlar. Bu makine kendi evlerinin penceresini çekecek şekilde yerleştirilmiştir. Fotoğrafları incelemeye devam eden gençler son fotoğrafın geleceğe ait olduğunu anlıyorlar. Çünkü fotoğrafta görünenler henüz gerçekleşmemiş olaylardır. Örneğin fotoğrafta tamamlandığı görülen resim çalışması henüz bitmemişti. Gördükleri bu makinenin bir gün sonrasının fotoğrafını çektiğini anlıyorlar. Sonrasında da makinenin bu özelliğini para kazanmak için kullanmaya kadar veriyorlar ama bir süre sonra işler sarpa saracaktır.
Bu arada sadece fotoğraflarını gördüğümüz ve karşı evde yaşayan kişinin yani Dr. Heidecker’in sahne çekimlerinin yapıldığını ama sonradan filmden çıkarıldığını belirtelim.
Videonun bundan sonraki kısmı spoiler içermektedir.
Makine Gerçekten Bir Gün Sonrasının Fotoğrafını mı Çekiyordu?
Bu onların film boyunca yaptıkları en büyük hataydı. Onlar askılığın yere düştüğü fotoğrafı gördükleri zaman ve askılık gerçekten de bir gün sonra aynen fotoğraftaki gibi yere düşünce makinenin bir gün sonrasının fotoğrafını çektiğini düşündüler. Bu hem doğru hem de yanlıştı. Makine gerçekten de bir gün sonrasının yani tam olarak 24 saat sonrasının fotoğrafını çekiyordu ama bu onun sadece bir özelliğiydi. Makine aynı zamanda haftalar sonrasının da fotoğrafını çekebiliyordu.
Onlar makinenin bu özelliğini ölen bilim adamının arkadaşı evlerine geldiği zaman anladılar. Kadın onlara bir fotoğraf gösterdi. Bu fotoğraf en az iki hafta önce kendisine gönderilmişti. Fotoğrafta karşı evin camlarında kan olduğu ve ölen bilim adamının da şapkası bulunduğu görülüyordu. Kadın bu fotoğrafa bakarak telaşlanmış ve arkadaşını kontrole gelmişti. Onun intihar ettiğini öğrenince bu fotoğraftaki kanın ona ait olmadığı anlaşıldı. Ancak evde henüz böyle bir olay yaşanmamıştı. Bu durum onları makinenin en az iki hafta sonrasının fotoğrafını çekebildiği sonucuna ulaştırdı. Gerçekten de o kanlı fotoğraf karesi bu olaydan birkaç gün sonra gerçek olacaktı.

Makine Günde Bir Kez mi Çekim Yapıyordu?
Callie (keliy), ölen bilim adamının evine tek başına giden ilk kişi. Filmin başlarında onun evini kontrol etmek için oraya gitmişti ama orada bir zaman atlaması yaşanmıştı. Callie’nın evde ne yaptığını görmedik. O, eve ilk gittiğinde ertesi sabah kendisinin çektiği bir fotoğrafı görmüştü. Fotoğrafta kendisine eliyle sus işareti yapmış ve “Askılığı devir. Geçen haftanın gündüz fotoğraflarını sakla…” yazılarını cama yapıştırmıştı. Callie (keliy) makinenin gündüz çekimi yaptığını arkadaşlarından sakladı ve fotoğrafta gördüklerini yapmaya başladı.
Aslında makine gece 08:00 ve sabah 08:00 olmak üzere günde iki kez çekim yapıyordu. Filmin hemen başlarında güvenlik görevlisi koca Joe’nin Finn’e “Sabahları Callie’i buralarda görüyorum, bir sorun mu var?” deme nedeni buydu. Callie hiç kimseye fark ettirmeden sabahları ertesi sabahın fotoğrafını almaya gidiyordu. Böylelikle kendisine bir gün sonradan gönderdiği mesajları uygulama şansı buluyordu.
Onlar eve girdiklerinde duvarda gündüz çekimlerini de görmüşlerdi. Ancak makinenin gündüz çekim yaptığına hiç şahit olmadılar (Callie hariç). Diğer taraftan mafya elemanı ve bahisçi Ivan makinenin olduğu eve girdiğinde aynı soruyu sormuştu. Jasper (Caspır) “Biz bulduktan sonra makine sadece gece çekim yaptı.” yanıtını vermişti.

Callie Gündüz Çekimlerini Diğerlerinden Neden Sakladı?
Callie’nin amacı bir süredir aralarında bir soğukluk bulunan Finn’le arasını düzeltmekti. Jasper’la olan öpüşmesi, duvarında asılı olan ve Jasper’la olan uygunsuz fotoğraflarını kimseye göstermeden toparlaması, onu kıskandıracak davranışlar sergilemesi hep bu yüzdendi. Bu nedenle onun kötü bir amacının olmadığını söyleyebiliriz.
Callie’nin, Finn Uyuduğu Sırada Jasper’la Olan Fotoğrafı Neden Gerçekleşmedi?
Dikkatli izleyiciler o fotoğrafın geçmiş haftalara ait olduğunu fark edebilirler. Makine sadece bir gün sonrasının değil haftalar sonrasının fotoğrafını da çekiyordu. Callie o fotoğrafı aslında (diğer fotoğrafların arasında duvarda) bulmuştu ancak onu saklamıştı. Kendisinin bir gün sonrasından gönderdiği fotoğraflara bakarak bu fotoğrafı bir gün sonranın fotoğrafıyla değiştirmiş böylece Finn’i kıskandırmayı amaçlamıştı. Zira bir gün sonrasının sabah fotoğrafında kendisine gelecekten gönderdiği mesaj buydu.

Finalde Neler Oldu?
Finalde önce Jasper, sonra Finn sonra da Callie zamanla oyun oynanmayacağını en küçük bir hatalarında geriye dönemeyecekleri olayların meydana gelebileceğini acı bir şekilde öğrendiler. Jasper, paraya o kadar düşkündü ki her attığı adımda daha da battı. Bir katile dönüştü. Para kazanma hırsından adeta gözü döndü ve dengesiz davranmaya başladı. Daha sonra kaçınılmaz olarak Finn’le de arası bozuldu. Finn’in kız arkadaşı Callie’de (keliy) gözünün olduğu daha ilk dakikalardan itibaren belliydi. Bu amacını gerçekleştirmek için Finn’i bile öldürmek istedi. Hemen ardından Callie’ye de silah doğrultmaktan kaçınmadı. Jasper’ın hiçbir ahlaki kritere saygısı kalmadı ve makine için herkesi öldürmeyi göze alan bir katile dönüştü. Sonuçta Callie tarafından başına vurulan ağır bir cisimle öldürüldü.
Finn belki içlerinde en dengeli olan en mantıklı düşünen kişiydi. Bir süre sonra “Makineyi bırakarak buradan ayrılalım.” teklifini yapan kişi oydu. Kız arkadaşı Callie’yi sonuna kadar savundu ve onun için savaşmaya devam etti. Burada bir not olarak şunu belirteyim ki Callie’nin onu kıskandırmak için yaptığı dengesiz ve abartılı hareketleri gördükten sonra hala onun için mücadele etmesi onu gerçekten sevdiğini gösteriyor. Aksi takdirde onu ve Jasper’ı baş başa bırakarak oradan ayrılması içten bile değildi. Ancak finalde Finn’in hiç tahmin edemeyeceği bir şey oluyor. Kendi kız arkadaşı Callie onu sırtından vurarak öldürüyor. Peki, neden?

Callie, Finn’i neden vurdu?
Makine ve oradan kendisine gönderdiği mesajlar Callie’nin aklını öyle çelmişti ki adeta yaşadığı zamanın hangisi olduğunu unuttu. Finn onu gördüğü an olaylar inanılmaz bir hızla değişim gösterdi. Finn onun sakladığı fotoğrafları buldu ve her şeyi bir anda çözdü. Buna rağmen Finn yine alınması gereken en mantıklı kararı aldı ve “Makineyi yok edelim, parayı alalım ve buradan uzaklaşalım.” teklifinde bulundu. Ancak makinenin büyüsü Callie’nin (keliy) gözünü kör etmeye yetmişti. Makineyi kullanarak olayları toparlamayı planladı. Aslında Callie gerçekten de cama not asarken Finn’e yakalanmasaydı olayları toparlayabilirdi. Ancak zamanla oyun olmazdı. Yapacağı en küçük bir hatanın dönüşü yoktu ve o hatayı yapmak üzereydi.
Callie makineye ve sisteme o kadar güveniyordu ki Finn’i vurarak öldürmekte hiç tereddüt göstermedi. Onun mantığına göre akşam çekimi için cama yapıştıracağı “Sabah Finn’e not asarken yakalanma” notu olayların değişmesini sağlayabilirdi. Ancak onun anlayamadığı şey tam olarak şuydu: Eğer bunu yapabilseydi zaten bu sabahki fotolarda bunu çoktan görmüş olacaktı. Eğer göremediyse demek ki bunu zaten yapamamıştı, bu notu cama asamamıştı.
Diyelim ki Finn’in öldürüldüğü gün Pazar olsun. Pazar sabahı… / Callie cama o notu Pazar akşam çekimi için asabilir. Çünkü sabah çekimi saati geçti. / O bu fotoyu zaten bir gün önce yani cumartesi gece çekiminde almalıydı. Böylece Pazar sabahı cama yaza asarken Finn’e yakalanmamış olacaktı. / Eğer alamadıysa yazıyı asamamış olmalı…
İşte bunu tam olarak algılayamayan ve zamanla oyun oynamaya kalkışan Callie cama astığı yazı düştüğü için bu planında başarılı olamadı ve eski güvenlik görevlisi yeni polis koca Joe (Finn’in ona gönderdiği not nedeniyle) eve geldiğinde tutuklandı. Yazının düştüğünü gördü ama Joe onun eve girmesine engel oldu.

Callie, yazıyı asmayı başarsaydı olaylar düzelecek miydi?
Aslında bu sorunun cevabını az önce verdim. Onun cama not asma olasılığı %0… Çünkü makinenin çalışma mantığına göre eğer notu asabilseydi zaten onu çoktan görmüş olacaktı ve Finn’e yakalanmayacaktı. Az önceki örneği biraz değiştirerek tekrar anlatmaya çalışayım.
Bu kez Finn’in öldüğü sabah pazartesi sabahı olsun. Vakit olarak 8’den hemen sonra olduğu anlaşılıyor çünkü Callie cama yazı asarak fotoğraf çekilmekle meşgul.
Finn öldüğü zaman Callie en yakın akşam çekimi için not yazabilir. Akşam sekizdeki çekimde cama “Sabah Finn’e yakalanma” notu asacak. Bu notu zaten Pazar gecesi gittiği zaman makineden almalıydı. Ama oradan aldığı fotoğrafta pencerenin kapatılarak oraya polisler tarafından SUÇ MAHALİ yazıları asıldığını görüyor. Demek ki gelecek çoktan yaşandı. Callie cama not asamadı. Sadece onun neden not asamadığını bilmiyoruz o kadar. Onu da az sonra öğreniyoruz zaten. Astığı not bant onu tutamadığı için yere düşüyor. Böylece Dr. Heidecker’in ölümüne aitmiş gibi görünen fotoğrafın bu olaya ya da olaylara ait olduğu anlaşılıyor.
Toparlarsak sorunun cevabı şu oluyor: Callie not asmaya başarsaydı sorusunda makinenin mantığını tam olarak kavrayamamaktan kaynaklanan bir mantık hatası bulunuyor. O bunu başaramadı zaten. Başarsaydı bunu bir gün önce görecekti ve hiçbir olay yaşanmayacaktı. En azından Finn ölmeyecekti ve polise yakalanmayacaklardı.

Time Lapse – Zaman Sapması eğlenceli ve güzel bir film. Seyrettiğiniz zaman (eğer bu tarz filmleri seviyorsanız tabi ki) pişman olmayacağınız, vakit kaybı olarak görmeyeceğiniz bir yapım. Ancak beklentilerinizi çok yüksek tutmamanızı tavsiye ederim.
Time Lapse film incelemesini 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.