Tall Grass(2019) Stephen King Klasiği Ne Kadar İyi?
Netflix’te yayınlanan In The Tall Grass- Uzun Otların İçerisinde korku, drama ve gizem etiketleriyle yayınlanan bir yapım. Bu yazıda bir Stephen King romanından beyaz perdeye aktarılan bu yapım üzerine konuşalım.
Tall Grass Filminin Konusu
Filmde ıssız sayılabilecek bir yol kenarında bulunan uzun otların içerisinde yaşanan gizemli olaylar anlatılıyor. Otların yanından geçenler öncelikle bir yardım sesi duyuyorlar. Bu sesin sahibine yardım etmek için otların içerisine adım atanlar çıkışı kaybediyorlar. Sonra da bu uzun otların içerisinde tuhaf olaylar yaşanmaya başlıyor.
Filmi Beğendim mi?
Eğer 25. Kare kanalına göz atarsanız site üzerinde genellikle filmlerin detaylı incelemelerinin yapıldığını görebilirsiniz. Ancak bu film için detaylı bir inceleme yapmayı düşünmüyorum çünkü net olarak filmi beğenmedim. Ya da şöyle söyleyeyim: In The Tall Grass, vasat bir korku-gerilim yapımı. Hele hele King’in filmlerine ya da romanlarına yabancı olmayanlar için filmde neredeyse hiçbir sürpriz yok diyebilirim.
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.
Filme yöneltebileceğim en büyük eleştirilerden bir tanesi yapımın muhtemelen yarıdan fazlasının karanlık ortamlarda geçmesi. Uzun otların karanlık atmosferi gerçekten oyuncuları bile bastırabilecek kadar fazla. İşte bu nedenle filmin görsellik bağlamında seyir zevki düşük.
İkinci olarak King romanlarında gördüğümüz klasik korku unsurlarının çoğu bu filmde de yer alıyor. Birden ortaya çıkan gizemli bir çocuk, kilise teması, zaman kayması, olağanüstü özellikler barındıran varlıklar… Bu klasik unsurları görmeye başladığınızda ve eğer özellikle King romanlarına bir aşinalığınız varsa filmde yaşananların çoğu sürpriz olmaktan çıkıveriyor. Otların içerisinden gelen sesin sahte olduğunu en başta tahmin edebiliyorsunuz. İçeriye adım attıklarında karakterlerin birbirini kaybetmesi, otların içerisinde kaybolan başkalarının olması, bir başkasını kurtarmak için kendisini feda eden kişiler… Evet, bunların çoğu önceden tahmin edilebiliyor.
Filmin makyajları, çekim kalitesi, atmosferi, özel efektleri (var mıydı ki?) ve oyunculukları çok zayıf. Bunların hepsi bir korku gerilim filmi için hayati öneme sahipler.
Senaryo bence sıradanlıktan kurtulamıyor. Eğer sıkı bir korku-gerilim filmleri takipçisiyseniz olacakların çoğunu (final de dahil olmak üzere) tahmin edebiliyorsunuz.
Sonuç
Eğer Stephen King imzası gördüğümüz için bu yapımın üst kalite olduğunu düşünüyorsanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Film hiçbir yönden (senaryo, çekimler, final, oyunculuklar vs.) vasatı aşabilen bir yapım değil. Unutmalık, tek seferlik, izleyip geçmelik ve biraz da korku-heyecan barındıran bir film arıyorsanız In The Tall Grass sizin için doğru bir tercih olabilir. Seyredin ve unutun; filmde fazlası asla yok.