12 Maymun (1995) – İnsan Irkını Yok Eden Virüs

12 Maymun bilimkurgu türünün efsaneleri arasında yer alıyor. Filmin 1995 yapımı olması onun değerini düşürmüyor aksine daha çok artırıyor. Klasikler arasına girmeyi başaran bir yapım olduğu için internette filmin özellikle kamera arkasına yönelik pek çok bilgi bulunuyor. Örneğin filmin çekildiği yıllarda Bruce Willis en çok kazanan ve aranan Hollywood yıldızları arasında yer alıyor. Buna rağmen kendi standartlarında oldukça düşük bir ücret karşılığında bu filmde oynamayı kabul etmiş. Benzer bir durum Brad Pitt için de geçerli. Bruce Willis’ın canlandırdığı Cole karakteri filmin bir yerinde “Ölü insanlar görüyorum.” diyor. Bu sözler, bu filmden tam dört yıl sonra 1999 yılında çevrilen Altıncı His filminin en ünlü repliği. Üstelik bu sözleri söyleyen karakterlerin her iki filmde de adı aynı. 12 Maymun filminin kamera arkası bilgileri internette bolca yer alıyor. Meraklıları bunlara kolaylıkla ulaşabilir. Bu yazıda filmin senaryosunu, karmaşık kurgusunu ve finalinde neler yaşandığını konuşalım. 

Detaylara geçmeden önce filmin henüz seyretmeyenler için konuyu özetlemek istiyorum.

Filmin Konusu

Filmin kahramanı James Cole filmde hangi tarih olduğu net olarak belirtilmeyen bir gelecekte yaşıyor. (Bu arada filmde geleceğin tarihi yer almasa da yönetmen Terry Gilliam’ın açıklamalarından bu tarihin 2035 yılı olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle inceleme yaparken bu tarihi kullanmayı düşünüyorum.) 1996 yılında ortaya çıkan bir virüs dünya nüfusunun neredeyse tamamının ölümüne neden oluyor. Sağ kalan insanlar yerin altında yaşıyorlar. Cole, kendi zamanındaki bilim insanları tarafından virüsün ortaya çıktığı yıla gönderiliyor. Görevi virüs hakkında bilgi toplamak. Daha doğrusu virüsün nerede ortaya çıktığını net olarak tespit edebilmek. Eğer bunu yapabilirse gelecekten yaşan bilim insanları virüsü incelemek için 1996 yılına gelecek ve yapabilirlerse bir çare üretecekler. Evet, filmin konusu kabaca böyle özetlenebilir. 

Filmde kapitalizme yapılan eleştiriler, zamanın göreceliği konusu, deliliğin neye ve kime göre belirlendiği gibi konularda lafı hiç dolandırmadan doğrudan iletilen mesajlar bulunuyor. Şimdi filmin detaylarını konuşmaya başlayalım. 

Twelve Monkeys (1995) – Brad Pitt

Filmdeki Olaylar James’in Hayali Bir Kurgusu Olabilir mi? 

Hem filmi seyrederken hem de film bittikten sonra zihinlerde beliren sorulardan bir tanesi bu. Filmde böyle düşünmemize neden olabilecek birkaç sahne bulunuyor. Bunlardan bir tanesi James hastaneden kaybolduktan sonra duyulan ses. Bu ses kim olduğunu soran James’e birkaç olasılık saydıktan sonra şöyle söylüyor: “Belki de senin kafanın içerisindeyim.” Ancak parçaları birleştirdiğimizde bu sesin James geleceğe döndüğü zaman onun zihinsel sağlığını kontrol eden bir ses olduğu anlaşılıyor. Ses bilim adamlarından onlar diye bahsediyor. 

Ayrıca bilim adamlarının zaman yolculuğu konusunda gittikçe daha iyiye gittiklerini söylüyor. James’in hangi tarihe gönderildiğini, 12 Maymun ordusuyla ilgili neler öğrendiğini anlamaya çalışıyor. Bunlar onun iç sesi olsaydı bunlar zaten biliyor olmalıydı. Ayrıca bu ses 90’lar lafını duyar duymaz şöyle bir tepki veriyor (Bu kısmı videodan seyredebilirsiniz)… Bu doğal gelişen bir insan tepkisi.. Planlı bir söylem değil.  Bu tepkinin aynısını daha önce bilim adamlarından duymuştuk. James yanlış tarihe gönderildiğini söyler söylemez doktorlardan birisi aynı tepkiyi vermişti. 

Aynı sesi James gelecekte hastanede yatarken de duyuyoruz.

Bu konuşmaları dikkatle dinleyince bu sesin James’in psikolojik durumunu analiz etmeye çalıştığı, onun nasıl düşündüğünü anlamaya çalıştığı görülüyor. Yaptığı tespitlerde yanıldığı da oluyor doğru söylediği de. Örneğin hastane sahnesinde James’e “İşleri berbat ettin. Ama ne düşündüğünü biliyorum. Hatalarının yüzüne vurulmasını istemiyorsun.” diyor. Bu doğru bir tespit değil. James’in öyle bir derdi yok. Ancak bu ses aynı konuşmada “Gökyüzü ve okyanusu görmek, havayı solumak… istiyorsun.” diyor. Bunlar doğru tespitler. Sonuç olarak bu ses gelecekteki doktorların gönüllüleri kontrol ettikleri bir sigorta sistemi. Onlardan bilgi almak ve sağlık durumlarını kontrol etmek için kullanılıyor. Bu arada sigorta sözcüğünü bilerek kullandım. Final sahnesi anlatımında bu kelime üzerine konuşacağız.

Twelve Monkeys (1995) – Telefon görüşmesi sahnesi
Peki, bu sesin sahibi kim olabilir? 

Bunu net olarak bilemeyiz. Ancak bazı tahminlerde bulunmak zor değil. Bir kere bu ses gelecekteki doktorlardan birisine ait değil. Ses doktorlardan sürekli onlar diye bahsediyor. Hatta onlara yönelik aşağılayıcı bir kelime bile kullanıyor. İkinci olarak hastane sahnesinde James ona “Seni görmüştüm.” deyince sesi bir merak sarıyor. “Beni ne zaman gördüğünü söylemiştin? 1872’de mi?” diye soruyor. Bence bu ses gönüllüleri kontrol etmek için ya da daha farklı amaçlarla çeşitli zamanlara gönderilen gözlemcilerden bir tanesi. Örneğin buradaki adam James’i hemen tanıyor. “Sen bizden birisin.” diyor.  Bu adam 1362 yılında orta çıkan kişinin aynısı. Söylediği sözler doktor Kathryn’in aktardığı söylemlerle aynı. Tüm bunları toparladığımızda gelecekteki doktorların bilerek veya yanılarak çeşitli zamanlara farklı insanlar gönderdikleri belli. Gelecekteki doktorlar işlerinin çok sağlam yapıyorlar. Bunu daha sonra konuşacağız. Muhtemelen James’in duyduğu bu ses tam iki sahnede gölge gibi görülen gözlemcilerden bir tanesi. Konuşmalarından anladığımız kadarıyla da daha önceleri gönderilme görevi de üstlenmiş.

Peki, James’in aynı sesin tuvalette duymasına nasıl bir yorum getirebiliriz?

Bu sahnede James’in duyduğu ses yine gelecekteki doktorların kontrolünde… James, bu sahneden hemen önce gelecekteki doktorlara çok önemli bir telefon mesajı bırakmıştı. Mesajın sonunda “Artık burada kalmak istiyorum. Oraya dönmek istemiyorum.” demişti. İşte bu ses doktorların ona ilk cevabı. Doktorlar ona burada kalmana izin veremeyiz, diyorlar. James kalmakta ısrar ediyor ve bu ısrarının bedelini hayatıyla ödüyor. 

Twelve Monkeys (1995) – On iki maymun simgesi

Şu an üzerine konuştuğumuz soruyu tekrar hatırlatayım. Tüm yaşananlar James’in hayali bir kurgusu olabilir mi?

James’in duyduğu iç sesin doktorların kontrolünde gerçekleşen konuşmalar olduğunu gördük. Peki, şu sahnede yer alan itirafa ne demeli? James açıkça “Ben akıl hastasıyım ve tüm bunları ben uydurdum” diyor. Onun buradaki itirafı verdiği mücadeleden yorulmasının bir sonucu… Yer altına dönmek istemiyor… Bu zamanda yaşamak istiyor. Hayatına Kathryn’le devam etmek istiyor. Zaten birkaç dakika sonra neden böyle söylediğini itiraf ediyor: “Bu zamanın benim şimdiki zamanım olmasını istiyorum.” 

Zaten onun daha sonra dişlerini sökmesi, bacağında 1. Dünya Savaşı’ndan kalma bir kurşun çıkması, yine aynı savaşa ait bir fotoğrafta görülmesi, film boyunca birkaç kez ortadan adeta ışınlanarak kaybolması, onun ortadan kaybolan çocuğun aslında samanlıkta saklandığını bilmesi… Örnekleri çoğaltabiliriz. Evet, tüm onun gelecekten geldiğini ispatlamaya yetiyor.  

Şimdi başka önemli bir soru üzerine konuşalım. 

Gelecekteki Doktorlar James’i Bilerek mi Yanlış Zamanlara Gönderdi? 

Bu soru üzerine konuşurken doktorların neyi amaçladığını da konuşmuş olacağız. Doktorlar görüldüğü gibi saf değiller. Üstelik ne yazık ki James’e karşı tamamen dürüst de değiller. 

James açıkça yanlış bir zaman dilimine gönderiliyor. Virüsün ortaya çıkış tarihi 1996 olmasına rağmen James ilk zaman yolculuğunda kendisini 1990 yılında buluyor. Farklı zaman dilimlerine gönderilen kişi sadece James değil. Örneğin filmin başlarında gördüğümüz hücre arkadaşı kendisini bir savaşın ortasında bulmuştu. Nerede olduğunu bilmiyordu. 

Kathryn’in 1300’lerde ortaya çıktığını söylediği bu adam da büyük olasılıkla yanlış bir zaman gönderilen birisiydi. James, doktorlara kendisini yanlış bir zaman gönderdiklerini söylediğinde onları şaşırdığı görülüyor. Bu şaşırma olayının bir numara olduğunu düşünmüyorum. Doktorlar, bu sesin de söylediği gibi zaman makinesini mükemmel bir hale getirmiş değiller. Doktorların gönüllüleri yanlış zamanlara göndermek için bir nedenleri yok. Onları odaklandığı asıl konu virüs. Bu nedenle zaman sapmalarının bilerek yapılmadığı açık. 

12 Maymun (1995) – Hastahane sahnesi

Şimdi biraz da final sahnesi üzerine konuşalım. 

Öncelikle geleceğin doktorları geçmişe gönderdikleri gönüllülerin orada kalmasını istemiyor. Örneğin doktor Kathryn’in bu sunumunda 1. Dünya Savaşında görülen ve gelecekten geldiğini iddia eden adamın birden ortadan kaybolduğunu söylüyor. James de aynı şekilde ortadan kaybolmuş ve geçmişte bırakılmamıştı. Ancak James kendi yaptığı plan gereği geçmişte kalmaya ve geleceğe dönmeme karar verdi. İzinin sürülmemesi için dişlerini bile söktü. Çünkü geçmişte kalmasına izin verilmeyeceğini biliyordu. Ancak kararı kesindi ve bunu telefonda geleceğin doktorlarına bildirdi. Doktorlar bu mesajı alır almaz zaman makinesini kullanarak James’i ikna etmek için geçmişe bir başka gönüllü gönderdiler. Buraya kadar her şey anlaşılabiliyor. Ama burada önemli bir detay var. Diğer gönüllü ısrarla James’in eline bir silah tutuşturuyor. James bu silahla kimi vurması gerektiği sorsa da cevap alamıyor. 

James’e verilen silahın anlamı ne?

Burada kaçırmamız gereken nokta şu: James, 12 Maymun Ordusu çetesinin virüsle hiçbir ilişkisi olmadığını taksiyle havaalanına gelirken ancak anlayabildi. Onlar gerçekten de bir grup hayvanseverden başka bir şey değildi. Amaçları hayvanat bahçesindeki tüm hayvanları serbest bırakmaktı. James havalanına geldikten hemen sonra bu bilgiyi gelecekteki doktorlarla paylaştı. Belki yıllardır peşinde oldukları 12 Maymun Ordusu yanlış hedefti. Bunun öğrenilmesi gelecek için inanılmaz önemli detaydı. Bu bilgiye ulaşabilmesi James farkında olmasa da onu bir kahramana dönüştürdü. Gelecekten gelen arkadaşı işte bu yüzden onun bir kahraman olduğunu söyledi. Bildiğiniz gibi James gelecekte hapishaneydi. Onun otoriteye itaatsizlik, küstahlık, isyankarlık gibi suçlamalarla 25 yıla mahkum olmuştu.  Arkadaşı ayrıca onun bu suçlardan affedildiğini de müjdeliyor. Yani tek yapması gereken geleceğe dönmekti. Ama o bunu yapmak istemiyor; doktorlar onun geçmişte kalmasına da izin veremezler. Bu durumda ortada onun ölmesinden başka bir seçenek kalmıyor. 

12 Maymun (1995) Bruce Willis
Peki, doktorlar neden onun geçmişte kalmasına izin vermiyorlar? 

Doktorların amacı hiçbir zaman geçmişteki insanları kurtarmak olmadı. Film boyunca birçok kez asla değişmeyeceğini duyduk. Bunu doktorlar da biliyorlardı. Onların amacı virüsün yayılmasını, insanların ölmesini engellemek değil; saf virüsten bir örnek alabilmekti. Böylece gelecekte yaşayan insanların tekrar yeryüzünde yaşayabilmeleri için gerekli çalışmalar yapılabilecekti. Geçmişte olanlar zaten olmuştu; önemli olan geleceği kurtarmaktı. İşte bu nedenle James gibi gönüllülerin geçmişte kalmalarına izin veremezlerdi. Onların geçmişte yapacakları küçük bir değişim aynen kelebek etkisi gibi geleceği etkileyebilir, tahmin edilemez bir şekilde kendilerine zarar verebilirdi. İşte bu yüzden ne o ne de başka bir gönüllü asla geçmişte kalamazdı. Onların varlığı kendileri için bir tehditti. 

James’i Polisler Vurdu. Onun Ölümüyle Geleceğin Doktorlarının Nasıl Bir İlgisi Olabilir?

İşte burada eğer Einstein fiziğini çizdiği kuralların dışına çıkamazsanız bu sorunun cevabını anlayamazsınız. Nedensellik ilkesi bizim iki farklı olay arasındaki ilişkinin varlığını mantıksal bir zemine oturmamıza yardımcı olur. Her olay ya da olgu bir sebebin neticesidir. Nedensiz hiçbir şey olmaz. Bu durumu Newton’un Hareket Kanunlarının üçüncüsü olan etki-tepki yasası gibi de düşünebiliriz. Sebep olmadan sonuç meydana gelmez. Tetiği çekmeden kurşun silahtan çıkmaz. Kurşunun silahtan çıkması sonuç, tetiğin çekilmesi nedendir. Hakemin sarı kart göstermesi sonuç; futbolcunun kural dışı hareket yapması sebeptir. Yani hakemin kart göstermesinin nedeni kural dışı harekettir. Görüldüğü gibi sebepler her zaman sonuçta önce gelir. Yani kural dışı hareket yoksa kart gösterilmez; tetik çekilmezse kurşun namludan çıkmaz. 

Ancak günümüzde özellikle kuantum fiziği bağlamında modern bilimin tartıştığı önemli bir konu bulunuyor. Sebep her zaman sonuçtan önce gelmeyebilir. Geçmiş nasıl şimdiki zamanı ya da geleceği etkileyebiliyorsa gelecek de şu anı etkileyebilir. İşte 12 Maymun final sahnesinde yaşanan olay bu. 

Geleceğin doktorları, 2034 yılında dinledikleri haberlerde veya okudukları gazetelerde ya da gönüllülerin anlatımlarında havalanında neler yaşandığını öğrendiler. Akıl hastanesinden kaçan, akli dengesiz bozuk silahlı bir adam ki bu James’ten başkası değil, polisler tarafından vurularak öldürüldü. Doktorlar James geri gelmeyi kabul etmediği için bu haberi gerçekleştirmek istediler. İşte bu yüzden onun eline silah verdiler. Onun silahı virüsü yaymak isteyen adama karşı kullanacağını onu vurmak isteyeceğini ama başaramayacağını biliyorlardı. Doktorlar zaman makinesi sayesinde sebep sonuç ilişkisini ters çevirdiler. 

Doktorlar, henüz gerçekleşmeden önce (1996 yılı için sonuç gerçekleşmedi yani James henüz vurulmadı) sonucu olacağını (2035 yılında sonucu yani James’in 1996 yılında vurulduğu) görerek sebep oluşturlar (yani James’e silah verdiler). Normal sıralama; sebep-sonuçken bu kez sonuç sebebin önüne geçmiş oldu. 

12 Maymun film incelemesinin devamını 25. Kare Youtube kanalından seyredebilirsiniz.